Irak Cephesi’ndeki Asya Taburu

04:0021/07/2020, Salı
G: 21/07/2020, Salı
Mehmet Şeker

Rusya, milyonlarca Müslüman vatandaşı bulunduğunu sık sık beyan eder ve her fırsatta bundan yararlanmayı iyi bilir.Özellikle savaş dönemlerinde onları cephenin en önünde ‘değerlendirmeyi’ de ihmâl etmez.Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya’da Müslümanların çoğu, gönülsüz ve çeşitli zorlamalarla askere alınmıştı.Savaşın ilk döneminde Avrupa cephesinde Almanya ve Avusturya – Macaristan ordularına karşı savaştırılan bu Müslümanların büyük kısmı, kendi istekleriyle teslim olmuştu.Onlar için Almanya ve Avusturya’da

Rusya, milyonlarca Müslüman vatandaşı bulunduğunu sık sık beyan eder ve her fırsatta bundan yararlanmayı iyi bilir.

Özellikle savaş dönemlerinde onları cephenin en önünde ‘değerlendirmeyi’ de ihmâl etmez.

Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya’da Müslümanların çoğu, gönülsüz ve çeşitli zorlamalarla askere alınmıştı.

Savaşın ilk döneminde Avrupa cephesinde Almanya ve Avusturya – Macaristan ordularına karşı savaştırılan bu Müslümanların büyük kısmı, kendi istekleriyle teslim olmuştu.

Onlar için Almanya ve Avusturya’da özel kamplar oluşturuldu.

*

Milli Şairimiz Mehmet Âkif kampları ziyâret etmiş, Abdürreşid İbrahim Rusya Müslümanlarının Osmanlı safında savaşmaları için gayret göstermişti.

“Asya Taburu” adıyla önce İstanbul’a geldiler, ardından Irak Cephesi’ne gittiler.

İki yıla yakın süre kahramanca savaştılar, şehit oldular, esir düştüler.

Yüzyılı aşkın bir süre, bilinmeyen olarak kalan Asya Taburu’nu oluşturan Rusya Müslümanlarının hikâyesi, Mehmet Poyraz tarafından ilk defa kitap hâline getirildi.

*

“Cihad-ı Ekber Askeri Asya Taburu” isimli kitapta, Birinci Dünya Savaşı’nda gerçekleşen Osmanlı, Almanya ile Avusturya – Macaristan işbirliği ile Berlin ve diğer Müslüman esir kamplarında yaşanılanlara da yer verilmiş.

Sebilürreşad ve Derin Tarih dergilerinde Rusya Müslümanları ile ilgili yazılarından bildiğimiz Mehmet Poyraz, kitabıyla ilgili görüştüğümüzde, bu konuda yapılan çalışmaların az olduğunu belirtti.

Asya Taburu hakkında yazılan makalelerin iki elin parmaklarını geçmediğine, dönemle ilgili bazı kitaplarda da sadece bahisten ibâret olduğuna dikkat çekti.

İki elin parmakları yine iyi, tek el de olabilirdi.

*

Mehmet Poyraz, taburun Irak Cephesi’ne gönderilmeleri esnasında, yolculuklarının en zor kısmının Çukurova’da yaşandığını söyledi.

İstanbul’dan trenle başlayan yolculuk, Pozantı’da son bulur.

Ancak daha gidilecek çok mesâfe vardır.

Sonrasını yazarımız şöyle anlatıyor:

“Toros Dağları’na geldiklerinde trenden inerler. Zira demiryolu bitmemiştir. Malzemelerini sırtlarına alarak yürüyüşe başlayan Asya Taburu, bu hâlde Toroslar’ı aşarak Çukurova’ya gelir. Adana’da tekrar trene binen askerler, Osmaniye’yi geçtikten sonra Gâvur Dağları’nın başlangıcında bulunan Mâmûre İstasyonu’nda inerler. Sonrasında yaya olarak intikalleri devam eder. Yolların çamurlu ve bozuk olması, Asya Taburu’nun yürüyüşünü epey zorlaştırmıştır. Mâmûre İstasyonu’ndan İslâhiye’ye ulaşmaları dört gün sürer. O esnada Suriye tarafına giden Enver Paşa’yı da Asya Taburu İslâhiye’de askerî törenle karşılar.”

*

SR Yayınevi’nden okurla buluşan “Cihad-ı Ekber Askeri Asya Taburu” kitabında Osmanlı ordusunda yer alarak cepheden cepheye koşan ve Kuzey Türkleri Rusya Müslümanlarından teşkil eden Asya Taburu’nun günümüzde Suriye ve Irak bölgesinde yer alan Fırat nehri boyunca yaşadıkları ile sonrası anlatılıyor.

Editörlüğünü Cevat Akkanat’ın yaptığı kitapta Mehmet Âkif Ersoy, Enver Paşa, Talat Paşa, Yusuf Akçura, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Şekip Arslan, Ahmet Ağaoğlu, Alimcan İdris ve Abdürreşid İbrahim gibi isimler de zikrediliyor.

Asya Taburu askerlerinden İngilizlere esir düşenler de var. “Ne işimiz var Irak’ta? Orası çok ırak” dememişler. Irak Cephesi’nden Hindistan’daki esir kampına götürülür ve 1920’de serbest bırakılırlar.

*

Dedelerimizin yedi düvele karşı savaştığını biliriz. (Bugün de durum farklı değil.)

Irak cephesinde savaşan askerlerden birinin hâtırâtı, Ketebe yayınları arasında çıkmıştı.

“Irak Cephesi Hatıraları, Hâtırâ-i Askeriye” isimli eseri, defterine günlük notlar hâlinde kaleme alan Hüseyin Nuri Seyhan, yakın akrabamız. Rahmetliyi görseydim, “Gâzi Dayı” diye hitap ederdim.

Rüştiye mezunudur. Topçu onbaşı olarak görev alır, daha sonra çavuş, takım zâbiti, mutemet olur. Irak cephesinden sonra İstiklâl Harbi döneminde Bursa savunmasına katılır. Umurbey’e muhtar seçilir.

Ardından ticarete atılır ve işleri bozulur. Romanya’ya zeytin ihracatı iyi gitmeyince iflas eder.

Celal Bayar’dan yardım ister, onun himmetiyle Turhal Şeker Fabrikasında gece bekçisi olur.

Koskoca İktisat Vekili’nin Gemlik’teki bir gaziye, Tokat’ta iş bulması, bana hep ilginç gelmiştir.

Sorsaydık, “Gemlik’te TOGG fabrikası vardı da biz mi içtik?” der miydi?

#TOGG
#Irak
#Asya
#Müslüman