Gündemden yıldık, gündem dışına çıktık

04:001/11/2024, Cuma
G: 1/11/2024, Cuma
Mehmet Şeker

Gayet sıradan, iki basit soru… “Mutlu musun?” “Araban nerede?” Sorular aynı olsa bile cevaplar çok farklı olabilir. “Evet mutluyum” veya “Hayır mutsuzum” türünden bir farklılıktan söz etmiyoruz. Soruyu soran kişi, sorunun sorulduğu yer, zaman, içinde bulunulan şartlar ve sorunun sorulduğu kişi, sorunun mahiyetini de değiştirir. “Mutlu musun?” “Evet mutluyum, yeni araba aldım.” “Araban nerede?” “Aşağıda otoparkta.” “Hayırlı olsun. Güle güle kullan.” Çoğumuz için bu çerçevede geçen bir diyalog makuldür.

Gayet sıradan, iki basit soru…

“Mutlu musun?”

“Araban nerede?”

Sorular aynı olsa bile cevaplar çok farklı olabilir.

“Evet mutluyum” veya “Hayır mutsuzum” türünden bir farklılıktan söz etmiyoruz.

Soruyu soran kişi, sorunun sorulduğu yer, zaman, içinde bulunulan şartlar ve sorunun sorulduğu kişi, sorunun mahiyetini de değiştirir.

“Mutlu musun?”

“Evet mutluyum, yeni araba aldım.”

“Araban nerede?”

“Aşağıda otoparkta.”

“Hayırlı olsun. Güle güle kullan.”

Çoğumuz için bu çerçevede geçen bir diyalog makuldür.

Ancak başka türlü cevaplar da gelebilir ve sorudaki kasıt da ona göredir zaten.

İşte misal:

“Mutlu musun?”

“Hayır, Silifkeliyim.”

Veya “Evet, Mutluyum.”

İkisi de İçel’in ilçesi.

Mersin otogarında Mut’a giden otobüse binmek üzere olan birine bir başkası o soruyu sormuştur ve cevabını almıştır.

*

“Araban nerede?” sorusu, Gaziantep civarında sorulunca, soruya muhatap olan kişinin mahiyetini kavraması gerekir.

Acaba dört tekerlekli arabasını mı soruyor yoksa Araban ilçesini mi?

“İlerideki bahçeye park ettim” de diyebilir, “Yavuzeli’ni geç, 25 kilometre sonra Araban’a varırsın” da.

*

Cevaplarken, yöreye bağlı düşünülmesi gereken bir başka soru:

“Çocuğu olmayan birinin torunu olur mu?”

Buna olumlu cevap veren çıkmaz.

“Güldürme insanı” derler “nasıl olsun?”.

Çünkü imkânsızdır. Ya da öyle sanılır. Trakya hariç.

Rumeli Balkanlar’da da aynıdır.

*

Yıllar önce şahit olduğum bir konuşmayı hatırlıyorum.

Trakya’da bir kadına kaç çocuğu olduğu sorulunca, hiç çocuğu olmadığını söyledi.

Az sonra yanına yedi sekiz yaşlarında bir çocuk geldi, sarıldılar. Kadın onu sevdi, okşadı, bağrına bastı.

“Bu kim?” diye sordular, “Torunum” cevabını verdi.

Kafa karıştırıcı bir durum.

*

“Az önce çocuğun olmadığını söylemiştin.”

“Doğru, çocuğum yok. Bu kızımın oğlu”.

Çünkü Trakya’da çocuk denilince erkek evlat anlaşılır.

“Kaç oğlun var?” diye sorulmuş demektir.

Ve bu bakış, asla kızları saymamak anlamına gelmez. Yanlış anlaşılmasın, bu hususun altını çizelim.

Oğlu olmayan fakat kızı olan birinin -birçok- torunu olabilir.

*

Bir başka kafa karıştırıcı soru: Hıristiyan birinin Mekke’ye gidip bir müddet orada kalması ve döndükten sonra -kendi dininden ayrılmamasına rağmen- ona “Hacı” denmesi mümkün müdür?

Bu da mümkündür hatta örneği var ama onu başka bir gün anlatırız.

Bugünlük sadece adından bahsedelim. Adapazarlı Hacı İlia.

Yeşilçam’ın meşhurlarından Kriton ve Yorgo İlyadis’in babası, yazar İvi İlyadis’in dedesi.

“Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz” diye boşuna dememişler.

#gündem
#toplum
#Mehmet Şeker