Erdoğan’a fazla güvenmeyin

04:0026/12/2015, Cumartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Mehmet Şeker

Turgut Özal, Anavatan Partisi kongresinde konuşurken bir silah sesi duyuldu. 18 Haziran 1988 tarihinde Ankara'da gerçekleşen suikast teşebbüsünde Özal parmağından yaralandı.Birkaç dakika sonra kürsüden şöyle seslendi:“Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur. Biz de O'na teslim olmuşuzdur.”Vade dolmadıysa, kim ne yapsa boş.Ecel gelmedikten sonra, insan kendi canına bile kıyamıyor.*Dün gördük işte…Bir vatandaş köprüden atlayıp hayatına son vermeye niyetlenmişken, karşısında Cumhurbaşkanı

Turgut Özal, Anavatan Partisi kongresinde konuşurken bir silah sesi duyuldu. 18 Haziran 1988 tarihinde Ankara'da gerçekleşen suikast teşebbüsünde Özal parmağından yaralandı.

Birkaç dakika sonra kürsüden şöyle seslendi:

“Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur. Biz de O'na teslim olmuşuzdur.”

Vade dolmadıysa, kim ne yapsa boş.

Ecel gelmedikten sonra, insan kendi canına bile kıyamıyor.

*

Dün gördük işte…

Bir vatandaş köprüden atlayıp hayatına son vermeye niyetlenmişken, karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı buldu.

Köprüden geçmekte olan Cumhurbaşkanı konvoyu durdu ve Erdoğan aşağı atlama hazırlığı içindeki vatandaşı kararından vazgeçirdi.

Ömrü bitmeyenin karşısına,
Cenab-ı Allah, kalan ömrünü tamamlasın diye bazen Cumhurbaşkanı gönderiyormuş demek
.

*

Lakin şunu da bilmek gerek…

Böyle bir durum her zaman denk gelmez.

Erdoğan ayın kaç günü İstanbul'da oluyor, kaç kere köprüden geçiyor…

İpliği üç metreden atıp iğne deliğinden geçirebilmek gibi bir ihtimal ortadaki.

O ihtimale güvenip şov yapma niyeti olanların bu hesabı dikkate almasını tavsiye ederiz.

Bazen de karşısına “Atla”” diyecek birileri çıkabilir.

*

Erdoğan'ın
vatandaşların sigara içmesine
müdahalesine alışmıştık.

Israrlı şekilde üç çocuk tavsiyesini de artık çoğunluk makul karşılıyor.

Ülkeyi yöneten bir liderin, memleketin geleceğini hesap etmesinin bir sonucu olduğunu çok şükür anladık.

Şimdi de canına kıymak isteyenleri vazgeçirmesine şahit olduk.

İnşallah alışkanlığa dönüşmez.

Yoksa, “
köprü ruleti
” gibi bir tuhaf alışkanlık başlar ki köprüde kuyruk oluşur.

Cumhurbaşkanı dublör
kullanmak zorunda kalır sonra.

Köprüde bekleyen bir Erdoğan dublörü düşünebiliyor musunuz?

Yahut uzaktan bakınca polis otosu gibi görünen maketlerden ilham alınabilir.

*

Bu kadar ayrıntıya girmemizin bir sebebi var.

Çünkü bu tür hadiseler birbirini tetikliyor.

Haberini seyredenlerden bazıları “
Ben daha iyisini yaparım
” düşüncesiyle harekete geçiyor.

İntihar, soygun, cinayet gibi hadiselerde bu tür tetikleme olduğunu biliyoruz.

Daha hafif suçlar için de geçerli.

Mesela yalan söyleme yarışı…

Biri yalana başlayınca, niyeti bozuk olanlar, daha gösterişli yalan için hazırlanıyor.

*

Nereye erdiği bilinmeyen, erdemi de görülmemiş bir CHP milletvekili, bugünlerde yalan söyleme yarışında sürekli kendi rekorunu kırmakla meşgul.

Son numarası
28 Şubat'ta yargılandığını
söylemesi…

1986 doğumlu olduğuna göre, 28 Şubat 1997'de 11 yaşında.

O zaman 12 Eylül'de cezaevinde işkence görmüştür.

12 Mart'ta işinden atılmıştır.

27 Mayıs'ta idam edilmiştir.

Bunları da söylesin.

Dilinde kemik mi var?

*

O her gün yeni bir yalan söylüyor da genel başkanı olan zat, farklı mı davranıyor?

Eğer o sözleri söylediyse partide tutmam
” diye canlı yayında beyanda bulunduktan sonra ne yaptı?

Sözünde durmadı.

Tıpkı daha önce verdiği sözleri tutmaması gibi.

Öncekinden daha az oy alırsa
istifa edeceğini
de söylemişti ama hafızasından silindiğine şahit olduk.

Seçim sonuçları açıklandığında hemen unuttu.

Öyle genel başkana, böyle vekil yakışır.
#erdoğan
#Turgut Özal
#Anavatan Partisi
#28 şubat