Sabah erkenden, kahvaltıdan hemen sonra evden çıktım, duyum almaya gittim.
Baktım ki hiç kalmamış.
Birileri daha erken davranmış ve bütün duyumları almış.
Başta Kemal Bey… Sonra Meral Hanım… Daha sonra Koray Bey… En son Ahmet Hoca…
Yahu insaf! Bir tanesini olsun bırakmaz mı insan?
+
Bazıları, aldığı duyumları önemsemeyip sıradan karşılarken, Kemal Bey yetkili mercilere bildirmek yerine, cümle âleme ilan etti: “Siyasî suikast endişem var.”
Çok önemli, çok özel duyumlardan herkes haberdar artık.
Oldu, duyum-u umumiye.
Her türlü tedbirin alınması, korumanın artırılması şart…
Gerçi Kemal Bey beş altı senedir canı sıkıldıkça bu konuda endişelerini dile getiriyor ve çetelesini tutanlara her konuşmasında bir çentik daha attırıyor ama…
Alıştık artık denilecek durum değil bu konu.
Ya bu defa, kurt hakikaten saldırır da bir kuzuyu kaparsa? Allah korusun. Fakat kul da gayret etmeli.
“Birileri bizim tarlayı sürmüş” sözünü hatırlama vaktidir.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Hırant Dink cinayeti sonrasında söylemişti.
Memlekette tarla çok.
Başkasının tarlasını sürmeyi fazlasıyla arzulayan ve fırsat kollayanlar ise tarla sayısından ziyade.
Tedbir alması gereken sadece devlet kurumları olmasa gerek.
Teşkilatlanmış sivil yapılar da tepeden tırnağa kontrol altına alınmalı.
Sakıncalı görülenler temizlenmeli.
Sonra üstüne ihale yıkmaya kalkanlar çıkarsa yazık olur.
- Ekrem Bey, İstanbul’u bırakmış, memleketine gitmiş.
- Hazır gitmişken civar şehirleri de turlamış.
- Konuşmalar da yapmış.
- Ele aldığı konular, o şehirle veya İstanbul’la ilgili değil; memleket meselesi.
- Kalmasın tabii. Bayburt’ta büyük izdiham olmuş diyorlar.
- Belediyenin internet sitelerinde…
- Ne yapalım Hocam, endişelenmek mi lâzım?
Nihal Yalçın, usta bir oyuncudur. Başarılıdır. Ödül aldı, tören sonrası gürültü koptu.
Aslında bir mesele yoktu ortada. Sonradan icat edildi. Zoraki. Her şeyden bir şey çıkarma gayretinden.
Ödülü takdim eden Tamer Karadağlı “Beğendiğim ve takdir ettiğim bir sanatçıya ödül verdim” demişti.
Ancak mevzu başka yerlere çekildi.
Törende Nihal Yalçın’ın ödül verilmeden doğrudan mikrofona gidip konuşması sırasında, Tamer Karadağlı’nın Dolmabahçe Sarayı önündeki nöbetçi askerler gibi durmayışı, elini ayağını oynatmasından rahatsız olanlar var.
Asker arkadaşımdır, Er yatağı poşet bölüğündendir. Ne düz durmayı başarabilir, ne uygun adım yürümeyi. Ama düzgün adamdır.
*
Nihal Yalçın konuşurken, mikrofona yaklaşıp hafifçe eğilerek ödülü vermesi üzerine “Artık sus mu diyorsunuz?” deyince, Tamer Karadağlı’nın açıklaması şöyleydi:
“Hayır… Ödülle birlikte konuşmanız için” dedi, havaya kaldırarak gösterdi de. Tıpkı Oskar’daki gibi.
Bu nazik açıklama üzerine “Ha tamam, çok teşekkür ederim” dedi Nihal Yalçın. Olay burada bitmişti.
Fakat kaşıyınca, kabuk kalktı, altından başka şeyler çıktı. Kabahat ne ödülü alanın, ne verenin.
Karadağlı terör örgütüne destek veren biri olsaydı, heykelini dikerlerdi. ‘Vatan’ dediği için çullandı çulsuzlar.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.