Depremden korkma, insandan kork

04:0022/02/2019, Cuma
G: 22/02/2019, Cuma
Mehmet Şeker

Çanakkale Ayvacık depremi, büyük olmamasına rağmen herkesi korkuttu.Daha büyüğü beklenirken…Hiç kimsede onu engelleme veya erteleme gücü olmadığı bilinirken…5’lik bir sallantı bile gece vakti insanları sokağa döküyorsa, oturup biraz daha düşünmemiz gerekir.99 depreminden sonra ne gibi tedbirler aldık?Binaları yeterince sağlam yaptık mı?Zemini kötü, yapısı çürük, kumu midye kabuklarıyla dolu, zaten ince olan demiri paslanıp iyice incelmiş, çatlakları sıva ile kapatılıp göz boyaması yapılmış, terazisi

Çanakkale Ayvacık depremi, büyük olmamasına rağmen herkesi korkuttu.

Daha büyüğü beklenirken…

Hiç kimsede onu engelleme veya erteleme gücü olmadığı bilinirken…

5’lik bir sallantı bile gece vakti insanları sokağa döküyorsa, oturup biraz daha düşünmemiz gerekir.

99 depreminden sonra ne gibi tedbirler aldık?

Binaları yeterince sağlam yaptık mı?



Zemini kötü, yapısı çürük, kumu midye kabuklarıyla dolu, zaten ince olan demiri paslanıp iyice incelmiş, çatlakları sıva ile kapatılıp göz boyaması yapılmış, terazisi bozulmuş binalarda yaşayan milyonlarca insan, Allah korusun, büyük bir deprem geldiğinde ne yapacak?

Cevap çok basit.

Ölecek.

* * *

Toprağı kazınca su çıkıyor.

Yüzeyin altı balçık.

Buna rağmen yüksek binalar yapılmış.

Çarpık şehirleşmenin başkenti seçilmiş bir ilçe için, hemen yanı başındaki sağlam zeminli yamaçlara taşınma kararı veriliyor.

Üstelik orasının, tam olarak, büyük bir fay üzerinde olduğu biliniyor.

(Gemlik’ten bahsediyorum.)

Sonra ne oluyor?

Sanki çok uzak bir yere taşınma söz konusuymuş gibi, “Biz yaşadığımız yeri terk edip, bayır bacanak yerlere gidemeyiz” diyor halkın çoğu.

“Burada evimiz, iş yerimiz, çocuklarımızın okulu, hastanemiz...

Bunca yıldır, alışmışız burada yaşamaya. Her sokakta, her köşede hatıralarımız var.”

* * *

Şaka gibi ama maalesef böyle söylüyorlar.

“Atalarımızın dinini terk edemeyiz” der gibi.

İyi.

O zaman, deprem olup orada yaşayanların yarısına yakını öldüğünde ve daha fazlası yaralanıp büyük bir kısmı sakat kaldığında, kimse sesini çıkarmasın.

Kader deyip geçelim.

* * *

İzmir Bayraklı’da Çiçek mahallesindeki evlerin bir kısmı kayalar üstüne kurulmuş.

Aşırı yağıştan dolayı kayalar kendi kendine sökülüp yuvarlanıyor.

Evler yamulmuş.

Terazisi kaymış, gönyesi bozulmuş.

Ama insanlar hâlâ orada oturmaya devam ediyor.

“Korkuyoruz” diyorlar. “Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi bilmiyoruz.”

Korkulmayacak gibi değil.

Kurbanlık bir koyun daha fazla tedirgin olmaz.

Her an yıkılabilir evler.

Hiç vakit kaybetmeden çaresine bakılmalı.

Fakat yetkililer birbirine rapor yetiştirmekle meşgul.

Yarın göçse, ne olacak?

“Hay aksi” diyecekler, “yazışmalarımız bitseydi de bir karar vermiş olsaydık ve buradaki biçare insanları başka bir yere taşısaydık, ne iyi olurdu. Şu kadar insan ölmezdi…”

Doğru mu, doğru.

O zaman, alkış…

* * *

İstanbul’da 309 bina için, tam altı yıl önce yıkım kararı verilmiş.

Çatlaklar var, beton un gibi.

“Dönüşüm” kapsamına alınmış.

Fakat birkaç mülk sahibi daha fazla hak istedikleri için teklifi kabul etmemişler.

O yüzden yıkım kararı yatmış.

Yerine yeni binalar yapılamamış.

Eh mi diyelim?

Yoksa gözünün yaşına bakmadan, kimsenin aç gözlülüğüne, edepsizliğine, hak bilmezliğine aldırmadan dozerleri sokalım mı? Hangisi daha mantıklı?

Bana kalsa, uyanıklık yapıp herkesten fazla pay isteyip projeyi suya düşürenleri hapse tıkmak gerekir.

#Çanakkale
#Ayvacık
#Deprem