Çocuğa bir ayakkabı alamadık daha

04:0010/11/2015, Salı
G: 13/09/2019, Cuma
Mehmet Şeker

Siyasetle uğraşanların en fazla şikâyet ettikleri husus, çoluk çocukla ilgilenecek vakit bulamamak.Bakanlar, vekiller, belediye başkanları ve onlarla yakın çalışanlar, bu sınıfa girer en çok.Bir günü 24 saatten daha uzun yaşamalarına rağmen, çalışma yoğunluğu sebebiyle aileleriyle vakit geçirmekte sıkıntı yaşıyorlar.Çocuklar uyuduktan sonra eve gidip, onlar kalkmadan evden çıkarlar.*Ankara'da bir ilçe belediye başkanı, oğluyla yaptığı uzun yolculuk sırasında sormuş: “Nasıl gidiyor senin hazırlık

Siyasetle uğraşanların en fazla şikâyet ettikleri husus, çoluk çocukla ilgilenecek vakit bulamamak.

Bakanlar, vekiller, belediye başkanları ve onlarla yakın çalışanlar, bu sınıfa girer en çok.

Bir günü 24 saatten daha uzun yaşamalarına rağmen, çalışma yoğunluğu sebebiyle aileleriyle vakit geçirmekte sıkıntı yaşıyorlar.

Çocuklar uyuduktan sonra eve gidip, onlar kalkmadan evden çıkarlar.

*

Ankara'da bir ilçe belediye başkanı, oğluyla yaptığı uzun yolculuk sırasında sormuş: “Nasıl gidiyor senin hazırlık sınıfı?”

Delikanlı babasına bakmış, şaka mı yapıyor diye.

Şaka falan değil, gayet ciddi.

“Ne hazırlığı baba? Ben okulu bitireli altı ay oluyor.”

*

Siyasetçi olmayanların çocuklarıyla ilişkisi nasıl?

Buna basit bir cevap vermek zor.

Herkesin tavrı kendi anlayışına göre.

*

Yan masadaki genç kadın “Çocuğa ayakkabı alacaktık, bir türlü denk getiremedik” dedi.

Yaşlı kadın “He, hı” diye geçiştirdi.

Pek üzerinde durmadı.

Annesi mi, kayın validesi mi anlayamadım.

Ufaklık sağa sola koşturuyor, ilerideki renkli kaydıraklara salıncaklara gidip biraz oynadıktan sonra yine geliyordu.

Bir çift çocuk ayakkabısı kaç paradır ki diye düşündüm.

Herhalde otuz kırk liraya uygun bir şey bulunur.

Onlar filanca teyze ile falanca komşu üzerine konuşurlarken, ayakkabı parasını versem nasıl olur diye düşünüyordum.

Rencide etmeden… Üzmeden… Başkasına hissettirmeden…

*

İkisi de sigara yaktı.

Çaylar geldi.

Genç olan, cebinden bir telefon çıkardı, parmağını ekranda kaydırmaya başladı.

Püf diyor dumanı üflüyor, hüp diyor çayını içiyor, parmağını hızlı hızlı pahalı telefonun ekranında sağa sola, aşağı yukarı dolaştırıyor.

Vazgeçtim.

*

Şimdi, sorayım size…

Bu durumda ben peşin hükümlü sayılır mıyım?

Küçük oğluna otuz kırk liralık bir çift ayakkabı alamadığından şikâyet eden genç kadının, üç bin liralık telefonu “parmağına kaydırak yapması” doğru mudur?

*

Herkes sakız çiğneyebilir.

Ama terörist kızlar başka.

Kimse onlar gibi patlatamaz.

Herkes caddede yürürken telefonla konuşabilir.

Çay bahçesinde, parkta otururken, otobüste veya metrodayken de.

Ama bazıları öyle bağırır veya bağırmasa bile öyle sinir konuşur ki…

Özellikle çocuğuna ayakkabı alamadığını etraftakilere duyuranlar…

Onların konuşması bambaşkadır.

Bilemezsiniz nasıl sinir ederler insanı.

İçinizden bir ses, al o telefonu başında parala der.
#Siyaset
#terörist kızlar
#Çay bahçesi