Çok okuyan, çok düşünen, gürül gürül konuşan ve muhatabını daima ikna eden, yazdığı zaman bir iki cümle ile yetinen, bir dava ve aksiyon adamı: Mehmed Selahaddin Şimşek. Kısa ve öz yazmayı o dereceye getirmiş ki “Özdeyiş yazarı” olarak bilinir. Adını bile kısaltmış, sadece soyadının ilk harfiyle yetinmiş. İmzasını Ş harfi ve bir nokta ile atmış: Ş. deyip bırakmış. Denemelerini ise Mehmed Salâh ismiyle yazmıştır. Adapazarlı âlim, vâiz, hatip Ahmet Cevdet Şimşek’in oğlu. Ahmet Cevdet Hoca, Orta Cami
Çok okuyan, çok düşünen, gürül gürül konuşan ve muhatabını daima ikna eden, yazdığı zaman bir iki cümle ile yetinen, bir dava ve aksiyon adamı: Mehmed Selahaddin Şimşek.
Kısa ve öz yazmayı o dereceye getirmiş ki “Özdeyiş yazarı” olarak bilinir. Adını bile kısaltmış, sadece soyadının ilk harfiyle yetinmiş. İmzasını Ş harfi ve bir nokta ile atmış: Ş. deyip bırakmış.
Denemelerini ise Mehmed Salâh ismiyle yazmıştır.
Adapazarlı âlim, vâiz, hatip Ahmet Cevdet Şimşek’in oğlu.
Ahmet Cevdet Hoca, Orta Cami için imamsızlık sebebiyle kapatılma kararı söz konusu olunca, ücret almadan o görevi üstlenen ve yıkılmasına mani olan kişidir.
*
Özdeyişlerinin tek cümlelik konferanslar olduğunu söyler Fahri Tuna.
“Tek kişilik çoğunluktu o. Tek kişilik cemaat. Bildiği inandığı yolda ‘kim benimle?’ diye hiç düşünmeden giderdi yoluna.
Selahaddin Şimşek çağının vicdanıydı. Çağının isyanı, çağının öfkesiydi.”
*
Özdeyişlerinden birkaçına bakalım.
“Bazen her şeyi kazanmak için, her şeyi kaybetmeyi göze almak gerekir. Endülüs, gemileri yakanlarındır.”
“Kötü savunma, kendine saldırıdır.”
“Boyun eğmek, zalimlerin iştahını artırır.”
“Yenilmek başka şey, kaybetmek başka. Galip geldikleri halde kaybedenler olduğu gibi, mağlub olduğu halde kazananlar vardır. Ömer Muhtar’ın yenilgisi bir zafer kadar muhteşem ve asildi. Mussolini’nin kasap generalinin galibiyeti bir hezimet kadar yüz kızartırcıydı. İyileri yenenler zaferine ağlamalıdırlar.”
“Çocuklarını kibrit alevinden sakınıyorlar da Cehenneme gitmelerine aldırmıyorlar.”
“Fethedilmeyi bekleyen nice kaleler var. Çabuk büyüyün çocuklar.”
“Deha ‘imkânsız’ zannedilende ‘mümkün’ü görebilmek demektir! Gemilerin karada da yüzebileceğini sezmek; Mehmed’lerden birini ‘Fatih’ yapar...”
*
Kısa ve öz yazmasını çocukluğundaki bir hatırasına bağlar. Babasının payton sürücüsüne söylediği bir söz etkilemiştir. Atların daha hızlı gitmesi için ikide bir elindeki kamçıyı vuran payton sürücüsün elini tutar ve şöyle der: “At kamçı ile değil arpayla gider!”
*
Genç yaşta arkadaşlarıyla beraber bir tiyatro kurar M. Selahaddin Şimşek. Beyaz Leke Tiyatrosu. Yönetir ve başrolde oynar. O zamanlar ülkemizde 67 il vardır, 61’inde oyunlarını sahneye koyarlar.
En yakın talebelerinden Cihat Zafer’le bir akşam buluşacaklardır.
Kahvede saatlerce bekler fakat M. Selahaddin Şimşek çok geç gelir.
Vakit gece yarısını geçmişken kapıdan kardan adam gibi girer.
Sözüne sadık olduğu için evden erken çıkmış ama yürürken yolun buz tutan bir yerinde kayıp düşmüş. Randevuya yetişmek için yola devam ederken birkaç adım sonra, orada başkalarının da düşebileceğini düşünerek geri dönmüş.
El ayak çekilinceye kadar geçenleri uyarmış.
Kahveye gelince, daha fazla bekleyemediği için üzüntü içindedir.
*
Henüz kırk yaşındayken ağır bir hastalığa yakalanır. Beyninde ur vardır. Gözlerine baskı yapmaktadır. Görmesi epeyce zayıflar.
Fakat o, son döneminde kapalı gözüyle öyle şeyler görmektedir ki yakınında bulunan sevdiklerinin görmeyişine üzülür.
Hastalığına üzülenleri teselli eder.
“Bunca yıl okuduk, biriktirdik, tam yazacak kıvama geldik ki dünyadan gider olduk” demesi, ömrünü yeterince verimli geçirmediğini düşünmesi de büyüklüğünün delilidir.
#Mehmed Selahaddin Şimşek
#Ahmet Cevdet Şimşek
#Mehmet Şeker
