İlk romanı Kayıp Cennet’i birkaç ay önce çıkaran Umut Sezer, yaşadığı ilçede seçimi kazanan başkan mazbatasını alınca, hayırlı olsun ziyaretine giderek kitabını hediye etmek niyetinde.
Seçilen başkanların göreve başladıklarında kitap okumaya vakti olur mu bilmem.
Yapılacak o kadar çok iş var ki.
Koltuğa oturacak vakit bulmak bile mesele.
Hızlı bir koşturmaca başlayacak.
Genç yazarımıza şöyle tavsiyede bulundum:
“İlçeyi bilmem de esas İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kim kazanacak, ona bakmak lâzım.
Ve kazanana değil, kaybeden adaya “Kayıp Cennet”i hediye etmelisin.”
*
Ekrem İmamoğlu kazanırsa Binali Yıldırım’a.
Binali Yıldırım kazanırsa Ekrem İmamoğlu’na.
Üçüncü ihtimal yok zaten.
Kim kazanırsa kazansın, kaybeden yalnızca İstanbul başkanlığını kaybetmiş olmayacak.
Aynı zamanda gözden çıkardıkları önceki görevlerini de kaybedecekler.
İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığını.
Yıldırım ise TBMM Başkanlığını.
Dimyat ne taraftaydı, bulgur nereye gitti?
*
Son derece isabetli tespitlerde bulunduğu o yazıyı kaçıranların bulup okumasını tavsiye ederim.
Muhafazakâr ve sol oy oranlarının yüzde 70’e 30 oranının zaman içinde değişerek tersine döneceğini söyledi ve bugün itibarıyla 60’a 40 olduğuna işaret etti.
*
Sosyoloji gerçekten değişiyor.
Muhafazakâr, neyi muhafaza ettiğinin tam farkında değil.
Dahası, neyi muhafaza etmesi gerektiğini de dört başı mamur şekilde bilmiyor.
Öte taraf ise daha az sıkıntılı değil.
*
Ankara’da sosyal demokrat bir aday bulamamak, “eski ülkücü” sıfatıyla öne çıkmış biriyle seçime girmek, Mansur Yavaş sandıktan galip çıkınca genel merkez binası önünde seçim gecesi tekbirlerle kutlama yapmak, eminim ki pek çok CHP’liyi çileden çıkarmaya yetmiştir.
İstanbul’daki aday için de benzer bir durum var; en azından yürünen çizginin zikzakları dikkat çekici.
Yasin okumak, camiye gitmek, Eyüp Sultan’da namaz kılıp dua etmek, bunu herkesten habersiz yapmak ama nasıl oluyorsa fotoğraf çekilerek internet sitelerinde, gazetelerde, televizyonlarda haber yapılmasını sağlamak, CHP nereye gidiyor dedirtmiştir aynı kesime.
Bunların dışında seçim öncesi Genel Başkan Kemal Bey’in “Biz de ülkücüyüz” sözlerini nereye istif etmek gerekir, ona da CHP’liler karar versin.
*
CHP’nin bir yandan İP ile ittifak yaparken, bir yandan Kandil’den destek alması, “seçilecek başkanların bizim desteğimizle seçildiklerini bilmeleri gerekir” şeklindeki dağlık bölgelerden gelen açıklamalar, CHP’nin yalnızca sosyolojisinin değil, fiziğinin ve kimyasının da değiştiğine işaret.
Kesin olan bir husus var: Kemal Bey yerini sağlamlaştırdı.
Şu günlerde hiç kimse o konuya değinmiyor.
Dörtlü ittifak kurulmasına rağmen, toplamda yüzde 25’i aşamamışsın, hiç önemli değil.
“Aldıklarımız yeter” görüşü hâkim.
İmamoğlu’nun yakın veya uzak gelecekte CHP Genel Başkanlığı için öne çıkacağını düşünenlerin fikrini de yabana atmamak gerekir.
*
Bu seçim öncekilere hiç benzemedi. Hem sonuçlar çok yakın çıktı, hem şaibeli bir seçim oldu.
İstanbul’da sonuçta kim seçilirse seçilsin, tartışma bitmeyecek.
Cumhur İttifakı’nın oyların yeniden sayılmasına karşı tarafın şiddetle karşı çıkması, hatta sokak hareketleri ile tehdit etmeye kalkması, tarihe kara bir leke olarak geçti bile.
İsterseniz bundan sonra seçimleri şöyle yapalım:
Vatandaşlar oylarını kullansın. Sonra hiç sayım suyum yapmadan “Seçimi CHP kazandı” diye ilan edelim. Gayri kabili rücu şartıyla. İtiraz bile edilemesin. Olur mu?
Adam hava alanında bankoya yaklaşmış, şöyle söylemiş: “Paris’e bir bilet istiyorum. İki de bavulum var. Biri Londra’ya gitsin, diğeri de Tokyo’ya.”
Görevli “Efendim olur mu öyle şey?” deyince, yolcu şöyle cevap vermiş: “Daha önce olmuştu.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.