“Ben bilmem, Bahçeli bilir” demeliydi

04:002/07/2024, Salı
G: 2/07/2024, Salı
Mehmet Şeker

Özgür Bey ilk zaman erken seçime karşı olduğunu açıklamıştı. Kısa süre sonra fikir değiştirdi. Şimdi, bir buçuk yıl sonraya tarih veriyor. İmkân-sızlığını bilmesine rağmen “Bana kalsa hemen olsun, bu hafta olsun…” bile dedi. Demek kolay. Dil, kastan ibaret; kemiği yok. Bir de o kararı alacak vekillerine sorsun bakalım, özlük haklarını elde etmeden Meclis’te kabul oyu verecek üç kişi çıkar mı? * Hem adı Devlet, soyadı Bahçeli değilken, ne zaman erken seçim olacağına karar vermek kimseye düşmez. Aklı


Özgür Bey ilk zaman erken seçime karşı olduğunu açıklamıştı.

Kısa süre sonra fikir değiştirdi. Şimdi, bir buçuk yıl sonraya tarih veriyor.

İmkân-sızlığını bilmesine rağmen “Bana kalsa hemen olsun, bu hafta olsun…” bile dedi.

Demek kolay. Dil, kastan ibaret; kemiği yok. Bir de o kararı alacak vekillerine sorsun bakalım, özlük haklarını elde etmeden Meclis’te kabul oyu verecek üç kişi çıkar mı?

*

Hem adı Devlet, soyadı Bahçeli değilken, ne zaman erken seçim olacağına karar vermek kimseye düşmez.

Aklı başında bir siyasetçinin, bu konuda soru geldiği zaman “Ben bilmem, Bahçeli bilir” demesi gerekir.

Bu memlekette erken seçimin ne zaman yapılacağına kimin karar verdiği, vereceği bellidir.

*

Yerel seçimle genel seçim arasında büyük fark var.

1950’den bu yana yapılan yerel ve genel seçimlere bakınca, her açıdan görülür.

Sadece son iki seçime baksak bile anlarız.

Vatandaşın söylediği özetle şudur: “Siz hükümeti kurun, ülkeyi yönetin; siz de belediyeleri alın.”

Biraz daha ayrıntı isteyenler için şu şekilde anlatabiliriz:

İsmail ha burada / Hasan geçsin çördeğe / Uşaklar ben dümende / Coştum arkadaş coştum / Biraz çalam kemençe…

Çekin uşaklar çekin / Hemen aldık ırgatı / Geliyor bir sert poyraz / Vuralım iki katı…

*

Bu arada bilmeyen olabilir, çördek nedir, birkaç kelimeyle söyleyelim.

Çördek: Yukarı çekmekte kullanılan ip, halat.

Irgat da burada işçi anlamında değil, gemilerde ve yapılarda kullanılan, yatay kolları olan ve birkaç kişi tarafından çevrilen bocurgat. Bir nevi çıkrık.

Bocurgat sözlükte şöyle yer alır: Ağır yükleri yukarı kaldırmakta kullanılan, manivela ile döndürülen ve döndürüldükçe, kaldırdığı şeyin bağlı bulunduğu urganı kendi üzerine saran dolap.

*

Siyasette de bunların karşılığı olsa gerek.

Kimi ırgattan, bocurgattan sorumludur, çördekle ilgilenir.

Kimi de dümendedir.

Yeri geldiğinde coşmak ise herkesin hakkı.

İsteyen kemençe çalar, isteyen horon teper veya halay çeker. İstemeyen bir köşede burnunu çeker.


FATURASI ÇOK AĞIR OLUR

Dedelerimiz Birinci Dünya Savaşı’nı gördü.

Görmek ne kelime, savaşta bizzat görev aldılar.

Ateşin ortasında kimi şehit oldu…

Kimi kolunu yahut bacağını cephede bırakarak evine döndü. Çoğu, evini bıraktığı gibi bulamadı.

*

Babalarımız İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşadı.

Sıkıntılı yıllardı. Yokluk, fakirlik, imkânsızlıkla mücadele ettiler.

Ekmeği karneyle aldılar. Bir avuç bulgur bulunca mutlu oldular.

*

Biz üçüncü nesil… Bolluk içinde bir hayata kavuştuk ama endişeyle bekliyoruz.

Atalarımıza kıyasla büyük bir konfor içinde olsak da ciddiye alınması gereken bir risk altındayız.

Üçüncü savaş çıkarsa, onlardan çok daha fazla zarar görebiliriz.

Kol-bacak vermek yetmez, can ile canandan geçme faslı başlar o savaşla birlikte.

Dördüncü nesil?

Savaş çıkar da nükleer kullanılırsa hiç kimse kalmaz ki! Bütün nesiller eşitlenir.

Ceddin, deden, neslin, baban hepsi aynı yerde buluşur.

#Siyaset
#Politika
#Mehmet Şeker