Şatafatlı bir parti verildiği akşam, malikânede bir cinayet işlenir.
Polisler gelir, olaya el koyar.
Kimse dışarı salınmaz, kim varsa tek tek sorgulanır.
Maktul ile ilişkiler irdelendiğinde, neredeyse herkesin cinayet için yeterli gerekçesi bulunduğu görülür.
***
Film bu.
Seyircinin kafasında beliren tek soru, katilin kim olduğudur.
Bir zamanlar bu tür filmler pek revaçtaydı.
İnsanlar para verip sinemaya gider, keyifle seyrederdi.
O dönemde salonlarda para karşılığı yer gösteren görevliler olurdu.
Bahşiş vermeden yerine oturan birinin kulağına, yer gösteren adam eğilerek “Katil uşak” demesin mi?
Filmin bütün heyecanı, gizemi, seyir zevki bir anda uçup gitmesin mi?
***
Şimdi aynı o yer gösterici gibi davranacak ve “Katil, Amerika” diyeceğim.
Film olmadığı için kimse bozulmayacak; zaten herkesin bildiği bir şeyi tekrar etmekten ibaret kalacak.
PKK, kiralık katil gibi davranan bir maşa…
ABD binlerce TIR dolusu silah ve cephaneyi o bölücü örgüte bedava verdi…
***
Diğer terör örgütleri gibi onları ve türevlerini de yıllarca besleyip büyüttü…
Yönlendirdi, görevlendirdi, sırtını sıvazladı.
Taktik için casuslarını yolladı.
Onlardan kimilerine koordine görevi verdi, kimilerini de teröristlerle beraber çarpıştırdı.
O casuslar bazen gazeteci kılığında, bazen din görevlisi kılığında karşımıza çıktı.
Yakaladıklarımız oldu, belki gözden kaçırdıklarımız da oldu.
Yahut uzun süre görmezden geldiklerimiz…
***
Artık, o devirleri geride bıraktık.
Kulağımızın üstüne yatacak durumda değiliz.
Eldeki belgeleri, bilgileri, görüntüleri, velhasıl bütün delilleri yok sayacak uşak zihniyetliler saf dışı edildi.
Hedef saptırmak için gayret gösterenler, cezasını buldu ya da buluyor.
***
“Tam kıstırmıştık, büyük bir grubun işini bitirmek üzereydik, yukarıdan bir emir geldi, geri çekildik…”
Doğu'da, Güneydoğu'da askerlik yapanlardan buna benzer ifadeleri duymayan yoktur.
Kimdi emir veren?
Niçin çekilme emri vermişti?
Sonra ne oldu?
Onlara hesap soran veya soracak olan kimse yok mu?
Bu devlet sahipsiz mi?
Milletin kaderi hep ölmek, gençlerin payına düşen hep çarpışmak ve sonunda can vermek mi?
Bunların cevabı o zamanlar tam olarak bilinmezdi.
Sadece “Belli ki bu bölgedeki çatışmaların bitmesi istenmiyor. Herhalde bu çatışmalardan nemalanan birileri var…” şeklinde tespitler yapılırdı.
Dağ başında çarpışırken yaralanan Mehmetçikleri almak için helikopter göndermeyen komutanların, kahvaltı etmek için helikopter kaldırdıklarını da duyardık.
Ya inanmazdık ya inanmak istemezdik.
***
Artık biliyoruz.
On bir aylık Bedirhan Mustafa ve annesini şehit edenlerin kimin uşağı olduğunu, herkes görüyor.
Dağdaki çoban da görüyor, üniversitedeki profesör de.
Kim yönlendirdi, tetiği kim çekti, bombayı kim patlattı, istihbaratı kim verdi, her şey ortada.
Mızrak çuvala sığmıyor.
***
Bedirhan ve annesinin katili PKK’dır, Papaz kılıklı heriftir, daha açık ve net ifadeyle Amerika’dır.
Bu terör örgütü ilk defa bebek öldürmüyor.
Sicili en az İsrail kadar bozuk.
Dolayısıyla, önceki yıllarda canına kıyılan bebeklerin, kadınların, yaşlıların, gençlerin katili de aynı.
Teşhis doğru konulduktan sonra, tedavi için gayret etmek gerekir.
Müttefik olmadığımızı, hiçbir zaman ittifak kuramadığımızı bilelim, ona göre çaresine bakalım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.