Eşeğin biri, “Taksim meydanında nasıl anırmadım?” diye caka satacaktı.
Ne zaman?
Paradan sıfırlar atılmadığında.
Hâlâ milyonlarla konuşuyor olacaktık.
Bir kutu kibrit almak için, umumi helâlarda elimizi yıkamak için milyonlar ödeyecektik.
Çocuklar bile milyoner olacaktı; cebindeki harçlık beş lira, on lira değil; beş milyon lira, on milyon lira olduğundan.
*
16 yıl önce Adalet ve Kalkınma Partisi kurulmamış olsaydı, eski hamam eski tas devam edecektik.
İstikrarlı dönem nedir bilmediğimizden, kurulan hükümetler altı aylık ömürlere sahip olacaktı.
Bugün yüzüncü hükümet göreve ya gelmiş, ya gelmek üzereydi.
Bolu Dağı'ndaki tünel soğuk hava deposuna çevrilmişti çoktan.
Patatesleri soğanları orada saklayacaktık.
Tüneli bitirmeye kimsenin gücü yetmeyecekti.
Otoyollar yapılmayacağından, her gün ortalama otuz kırk kişi trafik kazaları sebebiyle hayata veda edecekti.
*
Üçüncü köprü yapılmayacaktı.
Marmaray, Avrasya Tüneli ve diğer geçişler kimsenin aklına gelmeyecekti.
Üçüncü hava limanı ihtimal olarak bile aklımızdan geçmeyecekti.
Anayasa kitapçıkları yine fırlatılacak, yine krizler çıkacaktı.
Ekonomi tepe taklak olduğu için biz de millet olarak yuvarlanıp gidecektik.
*
Savunma sanayiindeki hamleler ancak rüyalarda kalacağından, yerli uçak, yerli helikopter, insansız hava aracı, piyade tüfeği, tank, top ne varsa hiç biri yapılmayacak, hepsinde dışa bağımlı yaşamaya devam edecektik.
Onları bize satanlar, o silahları nerede kullanıp nerede kullanamayacağımızı bize dikte edeceklerdi.
Terör örgütüyle mücadele eskisi gibi sürüp gideceğinden, sürekli boş arazileri bombalayacaktı askerî uçaklarımız.
Askerden gelen gençler, hatıralarını anlatacaklardı…
“Tam teröristleri kıstırmışız, bir hamle yapsak hepsinin işini bitireceğiz… Bir emir geldi, geri çekildik. Kimse ne olduğunu anlamadı. Niçin olduğunu anlamadı. Var aga bu işin içinde bir iş… Bitirmek istemiyorlar. Büyük oyunlar dönüyor. Bildiğin gibi değil…”
Yerli otomobil fikri söz konusu olduğu zaman, “Devrim otomobili” zikredilecek, ötesine geçilmeyecekti.
Hiç kimse babayiğit aramayacaktı.
*
Ekonomik kriz çıkması için ille de Anayasa kitapçığı fırlatılması gerekmeyecekti.
Bazen hafif bir meltem yüzünden, bazen de bir poyraz yüzünden kriz çıkacaktı.
Enflasyon canavarı halkı perişan edecekti.
Dışa bağımlılığımız her geçen gün biraz daha artacaktı.
Bazen üç ayda bazen dokuz ayda değişen hükümetler, “Büyük patronlar” ne emrederse onu yerine getirmek zorunda kalacaklar, getirmeyen gidecek, yerine yenisi oturacaktı.
*
“Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan” demek bile suç olacaktı.
Çünkü devleti de, milleti de, vatanı da bölecekler, bayrak sayısını artıracaklardı.
Kişi başına düşen millî gelir eski seviyesinde kalacağından, hatta daha aşağılara düşeceğinden, kuyruklarda yaşamayı ve kuyruklarda ölmeyi kader sayacaktık.
Zengin ile fakir arasındaki uçurum daha fazla artacaktı.
*
Türkmenlere yardım götürmek kimsenin aklına gelmeyeceği için, MİT TIR'larını durdurma gibi rezilce bir hadiseyle karşılaşmayacaktık.
Kürtçe konuşmak, Kürtçe yayın, Kürtçe düşünmek hayal olacağından, eski düzen devam edecektik ve kimse çözüm sürecinden falan bahsetmeye cesaret edemeyecekti.
Bölünme ve parçalanma kaçınılmaz olacaktı.
7 Şubat krizi, 17 ve 25 Aralık, Gezi kalkışması gibi sancılı dönemleri hiç yaşamayacaktık.
15 Temmuz darbe girişimine bile gerek kalmayacaktı.
Devletin kilit noktalarına çöreklenmiş FETÖ'cüler, devleti tereyağından kıl çeker gibi ele geçirmiş olacaktı.
Türkiye, bütün İslâm dünyasına model gösterilecekti ve hepimiz o gazla epey mesafe alacaktık.
*
Başta söylediğim, eşeğin caka satması bile gerek kalmayacaktı aslında.
Çünkü hiç kimse paradan gereksiz sıfırları atmayı düşünmeyecekti.
Kim, niye düşünsün ki?
Âlemin akıllısı tek sen misin derler adama. Memleketi sen mi kurtaracaksın derler.
Otur keyfine bak. Koskoca ülkeyi yönetiyorsun işte. Daha ne istiyorsun derler.
Eğer o parti kurulmamış olsaydı, 15 Temmuz darbe girişimine gerek kalmayacağından, o yiğitlerin hiç biri şehit olmayacaktı ve biz bugün Mustafa Cambaz ile büyük ihtimal Kars Kalesi'nde veya Diyarbakır’da sur dibinde çay içiyor olacaktık.
Tabii, oralar henüz bizden koparılmamışsa.
16 yıl önce dünyaya gelen Eren de hayatta olacaktı.
Anlıyor musunuz, yapılan fenalıkları?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.