Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır. Amenna, kimsenin şüphesi yok. Üstelik bu kadarla da kalmaz. Güçlüdür, inançlıdır, neciptir… Yardımseverdir, misafirperverdir. Bu milletin her ferdi, yurdunu milletini özünden çok sever. Hemen hemen her ferdi diyelim. Arada tek tük arıza çıkaranlar da bulunur. Bu millet yıllarca hazırlığı yapılan askerî darbeyi, canını hiçe sayarak bir gecede önlemiştir. Hem de silahsız, bedeniyle. Ayağındaki şıpıdık terliği, acımasızca ateş eden uçaklara fırlatmış…
Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır. Amenna, kimsenin şüphesi yok. Üstelik bu kadarla da kalmaz.
Güçlüdür, inançlıdır, neciptir…
Yardımseverdir, misafirperverdir.
Bu milletin her ferdi, yurdunu milletini özünden çok sever.
Hemen hemen her ferdi diyelim. Arada tek tük arıza çıkaranlar da bulunur.
Bu millet yıllarca hazırlığı yapılan askerî darbeyi, canını hiçe sayarak bir gecede önlemiştir.
Hem de silahsız, bedeniyle.
Ayağındaki şıpıdık terliği, acımasızca ateş eden uçaklara fırlatmış…
Fanilasını çıkarıp arabaları ezen tankların egzozunu tıkamış…
Elindeki levyeyi ateş edenlere sallamıştır.
*
15 Temmuz darbe teşebbüsünün üstünden sekiz sene geçti.
Önce tam algılanamadı.
Köprü üstünde tanklarla, askerî kamyonlarla trafik kesilince, terör operasyonu sanıldı.
Akşamın o vakti darbe mi olur! Olurmuş meğer.
Mecbur kalınca kurallar değişebilir, istisna devreye girer.
Tam anlamıyla darbe olduğu fark edildiğinde, artık iş geri dönülemez bir noktaya ulaşmıştı.
Daha sonra baktık ki maksat ülke yönetimini ele geçirmekle sınırlı değilmiş.
Ardından işgal operasyonu başlayacakmış.
Bütün hazırlıklar yapılmış, yığınaklar tamamlanmış.
Darbe önlenince, sınır ötesinde ve berisinde hazırda bekleyenler de hayal kırıklığına uğradı.
Yine de tam algılayamayan veya inadına çarpıtanlar var. Cenabı Allah akıl, fikir, izan, idrak versin.
*
Tepemizde uçuşan, sonik patlamalarla bomba atıldığını zannettiğimiz uçaklara, helikopterlere “O yakıtın bitecek, havada kalamayacaksın. Elbet ineceksin” diye seslenenler haklı çıktı.
Uçaktakiler onu duymuyordu ama havada kalma süresinin sınırlı olduğunu en iyi kendileri biliyordu.
Tanklardaki mermilerin tükeneceğini haykıranlar da haklıydı.
Nereye kadar ateş edebilirdi?
Bütün milleti mi öldürecekti?
*
15 Temmuz gecesi sokağa çıkıp darbeyi engelleyenlerin yüzlercesi şehit düştü, binlercesi yaralandı.
Kalanlar, sonraki günler ve gecelerde bir ay boyunca sokakta nöbet tuttu.
Darbe nöbetiydi bu.
Dünyada örneği görülmemiş bir nöbet.
“Tekrar etmek niyetinde olan hainler varsa” düşüncesiyle asker gibi vatanı beklediler.
Reis “Bu kadar yeter” demeseydi, gece gündüz devam eden nöbet kırk güne, elli güne, belki daha ötesine gidecekti.
Kripto diye isimlendirilen gizlenmeyi başarmış olanlar “Vallahi tekrar darbe yapmaya kalkışmayacağız” diye yemin edecek veya noterden tasdikli belge getirmeyeceklerine göre, belki değil, kesintisiz sürerdi o nöbetler.
*
İlk anda terör operasyonu sanılan, sonra darbe olduğu anlaşılan, ardından işgal planı olduğu görülen aşağılık kalkışmayı o şekilde kabul etmeyenler de çıktı aramızdan.
“Tiyatro” diyerek aklımızla dalga geçmeye çalıştılar.
İşte onlar “Hemen hemen her ferdi” diye açıkladığımız ve o açıklamayla dışarıda tuttuğumuz kesim.
Önce kabullenir gibi yapıp sonra inkâr edenler.
“Darbe olsa ilk önce ben tankın üstüne çıkarım” dediği hâlde o gece tankların arasından sıvışanlar.
Yenikapı mitingine katılıp ardından ağız değiştirenler.
Karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşanlar.