Biliyoruz artık: Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek için elinden gelen her şeyi yapacak.Emareler görülmeye başladı.Su bulandırılıyor.Bulanık suda balık avlanmak isteniyor.Gerilim ve çatışma olsun isteniyor.Siyasal istikrarsızlık körükleniyor.“Erken seçim” üzerinden başlatılan “meşruiyet” tartışması bunun göstergesi.İtibar suikastları hız kesmeden devam edeceğe benziyor.Görünen o ki 2023’e doğru giderken her türlü yol denenecek.Bizi çekmek istedikleri tuzak da, başımıza örmek istedikleri oyun
Biliyoruz artık: Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek için elinden gelen her şeyi yapacak.
Emareler görülmeye başladı.
Su bulandırılıyor.
Bulanık suda balık avlanmak isteniyor.
Gerilim ve çatışma olsun isteniyor.
Siyasal istikrarsızlık körükleniyor.
“Erken seçim” üzerinden başlatılan “meşruiyet” tartışması bunun göstergesi.
İtibar suikastları hız kesmeden devam edeceğe benziyor.
Görünen o ki 2023’e doğru giderken her türlü yol denenecek.
Bizi çekmek istedikleri tuzak da, başımıza örmek istedikleri oyun da aşikâr.
Bizi çekmek istedikleri tuzak: Gerilimi körükleyen taraf olmamızı sağlamak. Veya gerilimin-çatışmanın bir tarafı olmaya bizi itmek.
Siyasi oyun planları besbelli: Erdoğan karşıtı tüm unsurları tek bir cephede birleştirmek.
Bu oyunu bilip de oyuna gelirsek veya oyunu bozmazsak vebalimiz çok ağır olur.
AK Parti devlet yöneten bir partidir. O yüzden gerilimi-çatışmayı derinleştirmek isteyen güç odaklarının oyun planlarını sağduyuyla bozan bir siyasal aklı esas almalıdır.
Bir siyasi yangın çıkartılmak isteniyorsa bunu söndürmek devleti yöneten partiye düşer.
Burada yeri gelmişken belirtmeliyim: Devleti yöneten parti olmak, devlet olmak anlamına gelmez. AK Parti devletin partisi olmadığı gibi devletin bizatihi kendisi de değildir. Devlet herkesin/hepimizin devletidir. Bu ayrımları unutmayan bir kuşatıcı siyaset dili ve pratiği, Erdoğan liderliğindeki Ak Parti’ye kurulmak istenen tuzağı bozacağı gibi Erdoğan liderliğini bertaraf etmeyi amaçlayan oyun planlarını da boşa çıkartır.
Birileri öfkemize oynuyor.
Birileri öfkemizin aklımıza baskın gelmesini sağlamaya çalışıyor.
Bu oyuna zinhar gelmemeliyiz.
AK Parti’nin alamet-i farikası, Türkiye’nin partisi olmasıdır. AK Parti bir bölgenin, etnik, dini ve mezhebi bir topluluğun partisi değildir. AK Parti toplumun her kesimini kendinden bilen bir anlayışın siyaseten ete kemiğe bürünmüş halidir. “Biz birlikte Türkiye’yiz” mottosu, AK Parti’yi iktidara taşıyan bütünleştirici anlayışın ifadesidir. “Herkes için özgürlük” söylemine yaslanan AK Parti siyaseti “eşit vatandaşlık” anlayışını içkin uygulamalarıyla Türkiye’nin demokratikleşme sürecini en anlamlı yere taşımıştır.
Eski Türkiye’nin din-siyaset-laiklik ekseninde yaşanan o sert ve ayrıştırıcı siyaseti AK Parti’nin demokrasiyi ve demokratik laiklik anlayışını olmazsa olmaz önemde gören anlayışı dolayısıyla yerini birleştirici ve uyumlu bir siyasete bırakmıştır.
AK Parti’nin dindar-muhâfazakâr-milliyetçi sosyolojiyi devletle/cumhuriyetle bütünleştiren, devleti/cumhuriyeti de cumhurun emrine amade kılan siyaseti nirengi öneme sahiptir. Cumhurun doğrudan siyasetin belirleyici öznesi kılınması ise demokratik siyaset adına devrimsel nitelikte bir adım olmuştur.
Erdoğan liderliğindeki Türkiye güç kazandıkça daha bağımsız politikalar izlemiştir. Bu da ABD ve Avrupa’da rahatsızlık oluşturmuştur. Erdoğan liderliğini kendileri için tehdit olarak görmelerinin sebebi, Erdoğan’ın kendilerine boyun eğmemesi ve ülkesinin çıkarları söz konusu olduğunda kendi politikalarını kendisinin belirlemesidir. Dahası, kendi ülkesini bölgesinde oyun kuran ve gerektiğinde oyunbozan bir güç olarak tarih sahnesine çıkartmasıdır.
Erdoğan’ın Türkiye’de gerçekleştirdiği en büyük devrim, özgüven devrimidir. Millet ve devlet olarak her şeyi yapabileceğimize dair inanç, bugün Türkiye’yi her alanda çok daha güçlü bir yere taşımıştır.
Biden yönetiminin Erdoğan liderliğini tasfiye etmeye yönelik çabası, milletimizin bağışıklık sistemini siyaseten çökertmeyi amaçlıyor.
O yüzden iç cepheyi ne yapıp edip tahkim etmemiz gerekiyor.
Üst aklın emrindeki siyasal aparatların oyun planlarını gözler önüne sermek ne kadar gerekliyse onların yaslandığı sosyolojiyi kazanacak bir dil inşa etmek de o kadar gereklidir.
Kimi siyasal partilerin ihanet düzeyine varan söylem ve icraatlarını eleştirmek ne kadar elzem ise onlara oy veren seçmenleri sahiplenmek de bir o kadar elzemdir. O partilerin kendi seçmen topluluklarını konsolide etmek için kullandıkları argümanları boşa çıkartacak bir söylem ve pratik çok daha elzemdir.
Biden’ın tek cephe siyasetini bertaraf edecek yol, tüm vatandaşlara yönelik inandırıcılığı şeksiz bir kuşatıcı dili pratiğe dönüştürmekten geçiyor.
“Nefret ettirmeyin, sevdirin!” öğüdü, siyasetimizin baş tacı haline getirilmelidir.
Herkesi kendinden bilerek sahiplenen anlayış zaten AK Parti’nin varlık sebebini oluşturuyor.
Bu anlayış temelinde her kesimle vakit geçirmeksizin bizzat Cumhurbaşkanımızın temasa geçmesi siyaseten hayati öneme sahiptir.
Ezcümle: Yeni bir kucaklaşma, yeni bir helalleşme ve yepyeni bir başlangıç için Reis’in düğmeye basması şart.