Yanlışlarımızı cesaretle söylemeye çağrı…

04:0020/07/2021, mardi
G: 20/07/2021, mardi
Mehmet Metiner

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Erzurum’da AK Parti Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’nda yaptığı önemli konuşmayı dinlediğimde aklıma şu soru geldi: “Niçin bu söylenenler bir türlü pratiğe geçirilmiyor?”Bir şey defalarca söyleniyorsa ortada bir sorun var demektir. Defalarca söylendiği halde yerine getirilmiyorsa çok daha büyük bir sorun var demektir. Asıl ikincisine artık temelli bir neşter atmak lazım.Başkan Erdoğan’ın dikkat çektiği sorun ne? Kibirlenme-böbürlenme.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Erzurum’da AK Parti Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’nda yaptığı önemli konuşmayı dinlediğimde aklıma şu soru geldi: “Niçin bu söylenenler bir türlü pratiğe geçirilmiyor?”

Bir şey defalarca söyleniyorsa ortada bir sorun var demektir. Defalarca söylendiği halde yerine getirilmiyorsa çok daha büyük bir sorun var demektir. Asıl ikincisine artık temelli bir neşter atmak lazım.

Başkan Erdoğan’ın dikkat çektiği sorun ne? Kibirlenme-böbürlenme. Milletle inatlaşma.

Aynen aktarıyorum:

“Kibir, böbürlenme bize yakışmaz. Bizim siyasetimizde milletle inatlaşmak söz konusu olamaz.”

Kimse kusura bakmasın ama diyeceğimi lafı oraya buraya çekmeden dümdüz diyeyim: AK Parti’de her düzeyde ciddi bir kibir-böbürlenme sorunu var. Dahası ve en fenası, bu kibir dolayısıyla milletle inatlaşma da var. Bu her iki sorun milleti fena halde rahatsız ediyor. AK Parti’ye oy veren hasbi ve samimi insanların gönül dünyasında gücenikliklere yol açıyor. Reis’in varlığı olmazsa bu her iki olgu çoktan AK Parti’yi siyasal ve sayısal bir yıkıma duçar kılardı.

Burada paradoksal bir duruma dikkat çekmek isterim.

Reis’in bu uyarılarını ayakta alkışlayanlar nedense kendilerine çeki düzen verme gereği hissetmiyorlar. Alkışlıyorlar ama bildiklerinden de şaşmıyorlar. Sonuçta da değişen bir şey olmuyor. Sonra şikâyetler tekrar artınca Reis bir kez daha uyarma gereği duyuyor. Bu kısır döngüyü kıracak siyasal mekanizmaların oluşturulması acilen şart. Yoksa 2023 seçimlerine doğru gidilirken sıkıntı yaşanabilir.

AK Parti siyaseti bu iki hastalıklı unsurdan hızlıca temizlenmelidir.

Bulundukları ilçede veya ilde kendini devlet-hükümet gibi gören, devlet-hükümet adına görevli herkese de emrindeki memurlar gibi bakan, milletle hemhal olmayan, özellikle de milletin yoksul-gariban evlatlarıyla ilgilenmeyen, AK Parti’yi bugünlere taşıyan hasbilere karşı dışlayıcı davranmakta beis görmeyen, “küçük olsun benim olsun!” anlayışıyla hareket edip partiyi küçülten unsurlar AK Parti’ye ziyadesiyle zarar veriyorlar.

Milletin istemediği isimleri “Biz uygun gördük!” diyerek dayatmak, “Milletle inatlaşmak” anlamına gelir. Ak Parti siyasetinin varlık nedeni olan, milletin istediği isimlerle yol yürümek ve milletin adamlarını baş tacı etmek ilkesi zinhar ihmal edilmemelidir. Bunun için her düzeyde yapılacak işlem bellidir: Güvenilir yaygın araştırma-soruşturma yöntemiyle milletin adamlarının tespiti yoluna gitmektir. Her yerde sevilen, sayılan, güvenilir ve güçlü insanlar belirlenip baş tacı edildiğinde AK Parti’nin gücü tartışılmaz hale gelir. Aksi takdirde birilerine yakın veya birilerinin adamı olduğu için tercih edilen kimseler sonuçta güçlerini milletten almadıkları için sadece o birilerini memnun etmeye kalkışırlar ki bu da kibri ve inatlaşmayı kaçınılmaz hale getirir. Gücünü milletin gönlünden alanlarla yol yürüyen bir AK Parti’nin gücünü hiç kimse kıramaz. Zira gücünü milletin gönlünden alan siyasetçi kendini milletin emrindeki biri olarak görür. Bunu siyaseten yapmaz, sahiden inandığı için yapar ki bu da o siyasetçiyi ve o siyasetçinin partisini bulunduğu yerde en güçlü kılar.

***

Geliyorum Reis’in her zamankinden daha fazla asıl bugün ihtiyaç duyduğumuz şu sözlerine:

“Eleştirilerimizi yapacak, yanlışlarımızı birbirimizin yüzüne cesaretle söylemekten çekinmeyeceğiz.”

Bir hareketi de, bir partiyi de asıl güçlü kılan budur.

İstişareye, yani ortak akla önem vermesi…

Eleştiriden kaçınmaması…

Yanlışa yanlış, doğruya doğru deme cesaretini gösterebilmesi…

Kendi özeleştirisini cesaretle yapabilmesi…

Ben bunu kaç zamandır “eleştirel sahiplenme” diyerek anlatıp duruyordum. Ama içimizden birileri bırakınız eleştiriyi en ufak bir nasihati bile “bozgunculuk, fitne!” diye boğmaya çalışıyorlardı. Kibir hastalığına yakalananların belirgin vasıflarından biridir bu: Nasihat onların nefsine pek bir ağır gelir! Sonuçta kendilerine de partilerine de herkesten çok onlar zarar verir. Dövünmek de hasbi insanlara kalır.

***

Reis’im!

Bu çağrına uyarak cesaretle bazı uyarılarda ve eleştirilerde bulundum. İnanın ki dediğiniz doğrultuda ciddi ve kapsamlı bir yenilenme-değişim olmazsa kibrin ve inatlaşmanın bedeli siyaseten ağır olur.

Mademki cesaretimizi kuşanmaya çağırdınız bizi.

O vakit mutlaka denilmesi gereken bir şeyi diyerek bitireyim.

Pek çok değerli bakanlarımız ve parti yöneticilerimiz var. Arandığında hemen ulaşılabilen, gönderilen mesajı görür görmez anında dönüp arayan mütevazı insanlardır bunlar. Lakin milletin acil bir sorunu için şahsi cep telefonlarından aranıp not bırakıldığı halde tenezzül edip bir türlü dönüş yapmayan bakanlarımız ve yöneticilerimiz de var. Burnundan kıl aldırmayan, sürekli meşgul ve yoğun oldukları için lütfedip dönüş yapmayan başkaları da cabası… Küçük iktidar hesaplarıyla sizi beklentisiz sevenleri gücendirenleri saymıyorum bile…

Bütün bunlar hem sizi sevenler hem de millet nezdinde ciddi gönül kırıklıklarına yol açıyor bilesiniz…

#Recep Tayyip Erdoğan
#AK Parti
#Millet
#Eleştiri