Siyasette yenilenme şart.
Hayatiyet açısından olmazsa olmaz öneme sahip.
Yenilenme olmazsa, durağanlık oluşur.
Durağanlık, zamanla çürümeye dönüşür.
Statükocu zihniyet kurumsallaştığında hayatiyet biter.
Statükonun olduğu her yerde oligarklar türer.
***
Siyasette iki şey tehlikelidir: Birincisi, statükonun kurumsallaşması. İkincisi, siyasal oligarkların siyaseti tayin ve siyasi aktörleri tespit makamında olması.
Gücün, uzun süre belirli kişilerin tekelinde olması, siyasetin hayatiyeti için ölümcül niteliktedir.
Zira statükonun olduğu yerde düşünce üretimi olmaz ve her yenilenme talebi siyasi oligarkların derin zırhına çarpıp geri döner.
En fenası, yenilenme talebinde bulunanlar hain ve düşman görülür.
***
Yenilik ve değişim iddiasıyla ortaya çıkan hareketlerin günün sonunda statükoya yenik düştükleri ve siyasal oligarkların hakimiyetine girdikleri çok görülmüştür.
Millete tepeden bakan kibir budalası siyasi aktörlerin sayıca fazlalaşması ve siyasi gücün uzun yıllarca belirli kişilerin tekelinde olması, o hareketin statükocu karaktere büründüğünün en bariz göstergelerinden biridir.
Siyasi oligarklar gücünü doğrudan milletten alan ve millette güçlü karşılığı olan siyasi aktörlerle yol yürümek istemezler.
O yüzden onların tercih sistemi, siyaseti milletten ve milletin adamlarından kopartmak biçiminde tezahür eder.
Millet onlar için yönetilmesi gereken bir sürüdür sadece.
Milleti merkeze alan siyasi retorikleri, gerçekte kendi kişisel ve zümrevi hakimiyetlerini sürdürmek için bir kılıftan ibarettir.
İlk ve son tahlilde sözün de kararın da kendilerinde olmasını sağlayan mekanizmaları kendileri oluşturmuştur çünkü.
Millet için millete rağmen siyasetlerini bu yüzden rahatlıkla sürdürebilme imkanına sahip oldukları için son derece rahattırlar.
Bakmayın siz, siyaseti millet için yaptıklarını söylediklerine. Hakikatte siyasetin de milletin de patronu kendileridir.
Çünkü millet için neyin gerekli olduğuna da, hangi siyasi aktörlerin lazım olduğuna da onlar karar veriyorlar.
***
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte ilk defa millet doğrudan belirleyici konumda oldu. Siyasal oligarkların en rahatsız olduğu konu bu.
Milletin sandıkta doğrudan kendisini yönetecek başkanını seçme hakkına sahip olması. Keşke vekillerini de doğrudan seçme hakkının sağlanmasıyla taçlandırılsaydı, işte o vakit milletin kayıtsız şartsız hakimiyeti tesis edilmiş olurdu. Bu yönüyle sistem ne yazık ki bir ayağı eksik durumdadır.
Siyasal oligarklar tarafından tayin ve tanzim edilen partiler demokrasisi marifetiyle seçilen vekiller, gerçekte ve pratikte milletin vekilleri olamıyorlar. İlk defa seçilebilmek için de, tekrar seçilebilmek için de bağlılıklarını doğrudan millete değil partilerdeki seçici heyetlere sunanlar, seçildikten sonra milletle olan ilişkilerini kopartmakta bir beis görmemektedirler. Çünkü onlar biliyorlar ki millet ne derse desin, sonuçta kendilerini seçtirecek olanlar başkalarıdır.
Bu sistemin değişmesi şart.
***
Bürokratik oligarşi ne kadar demokratik devlet için zararlıysa siyasal oligarşi de demokratik siyaset için zararlıdır.
Gücünü doğrudan milletten alan cumhurbaşkanı gibi gücünü doğrudan milletten alan milletvekiline ihtiyaç var.
Tercih sistemi olmazsa gerçek anlamda milletin vekilliği sistemi de oluşmaz.
Gücünü doğrudan milletten alan vekillerden oluşan yasama organı daha güçlü ve saygın olur.
O vakit bir milletvekili bilir ki şayet milleti memnun edemezse bir daha asla seçilemez.
Ama şimdiki sistemde memnuniyetin merkezi de, adresi de doğrudan millet değil, siyasetin oligarklarıdır.
O yüzden diyorum ki siyasetin de, siyasi düzeneğin de, siyasi aktörlerin de değişmesi şart.
***
Güçlü yürütme, güçlü yasama ile tahkim edildiğinde, denetim ve kontrol mekanizmaları milletin lehine ve yararına güçlü bir demokratik sisteme dönüşür.
O zaman siyaset, bürokrasiye yenik düşmez.
O vakit siyaset, bir avuç oligarkın tayin ve tanzim alanı olmaktan çıkar.
İşte o zaman millet kazanır.
Tanımına uygun bir demokratik sistem kök salar.
Siyasetin bu temelde topyekun yenilenmesi şart.
***
Biliyorum bu seçim için artık bir önemi yok bu dediklerimin. Çünkü bu denilenlerin hayata geçirilmesi zaman açısından mümkün değil.
Umarım yeni dönemde bu sistemi oluşturacak adımlar vakit geçirilmeden atılır.
Tabii sahiden milletin kayıtsız-şartsız hakimiyetine inanılıyorsa.
Sözün de kararın da millette olması gerektiğine hakikaten inanılıyorsa.
Sözde değil özde isteniyorsa.
Ama bu seçim sürecinde de istenirse adım atılabilir.
Gerçekten bu anlayışta olan partiler, milletvekili seçiminde doğrudan milletin dediklerine kulak verebilirler.
Milletin istemediği ve kendisinden memnun olmadığı isimleri aday göstermemekle işe başlayabilirler.
Sahadan aldığım mesaj, milletin bu yenilenmeyi beklediği yönündedir.
Siyasetini bu seçimde yenilemeyenler, yenilgiyle karşı karşıya kalırlar.
Bunun yakın geçmişteki örneklerinden ders çıkarmayanlar da bedelini öderler.
Milletle ve sokakla inatlaşılmaz, biline!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.