CHP “PKK’ya silah bıraktıracağını” söyledi. Daha önce de “Kürt sorununu biz çözeriz” dedi. “Kürt sorunu”nu nasıl çözeceklerine dair bugüne kadar herhangi bir somut açıklama yapmadılar. Hangi somut adımlar atarak bu sorunu çözeceklerini söylemediler. Şimdi de seçim sath-ı mailinde PKK’ya silah bıraktıracaklarını söylediler. Bunlar afaki laflar. Henüz içi doldurulmamış laflar. Öncelikle ve önemlilikle belirtmek isterim ki bunun gerçekleştirilmesi Türkiye açısından büyük bir kazanım. Hem Türkiye’nin
CHP “PKK’ya silah bıraktıracağını” söyledi. Daha
önce de “Kürt sorununu biz çözeriz” dedi.
“Kürt sorunu”nu nasıl çözeceklerine dair bugüne kadar herhangi bir somut açıklama yapmadılar. Hangi somut adımlar atarak bu sorunu çözeceklerini söylemediler. Şimdi de seçim sath-ı mailinde PKK’ya silah bıraktıracaklarını söylediler.
Bunlar afaki laflar. Henüz içi doldurulmamış laflar.
Öncelikle ve önemlilikle belirtmek isterim ki bunun gerçekleştirilmesi Türkiye açısından büyük bir kazanım. Hem Türkiye’nin gücüne güç katması hem sosyal barışının kalıcı bir biçimde sağlanması bağlamında büyük bir kazanım. O yüzden buna karşı çıkacak birilerinin olacağına ihtimal vermem.
Buradaki can alıcı soru şu: Bunu hangi yöntemle nasıl yapacaksınız?
Cevaben denilen şu: Diyalog ve müzakere yoluyla. Meclis’te bütün partilerden oluşan bir komisyon kurarak.
Bu mu yani? Bunu yaptığınızda şıppadak sorun çözülmüş mü oluyor?
Sormaya devam edelim…
Peki, müzakereyi kiminle yapacaksınız?
Devleti PKK ile müzakere masasına mı oturtacaksınız?
PKK’nın Meclis’teki partisini bu diyalog ve müzakere sürecinin aktörü mü kılacaksınız?
Bunların hepsi geçmişte yapıldı.
Bütün bunların denendiği dönemde Meclis’te AK Parti Adıyaman milletvekili olarak bulunuyordum.
Meclis’te kurulan komisyonun da üyesiydim.
PKK’nın partisi de o süreçte Devlet-İmralı-Kandil hattında mekik dokuyan işlevsel bir aktör olarak konumlandırılmıştı.
Ne oldu?
Malum.
PKK söz verdiği halde silah bırakmadı. PKK o süreçte silahlarıyla gelip şehirlere yerleşti. PKK’nın partisi de sürecin galip partisi olarak öne çıktı.
Peki, o süreçte CHP ne yaptı?
Sürece hiddetle ve şiddetle karşı çıktı. Diyalog ve müzakere yöntemine karşı tavır aldı. Meclis’te kurulan komisyona da üye vermedi.
Şimdi aynı CHP benzer bir yöntem öneriyor. Bu yöntemle PKK’ya silah bıraktıracağını söylüyor. Ellerindeki sihirli formül ne peki? İşte orası tam bir bilinmezlik.
Önce şu sorunun cevabını verilmeli: O tarihte CHP niçin keskin bir karşıtlık politikası izledi?
PKK’ya iktidara gelmeleri halinde müzakere yoluyla silah bıraktıracağı iddiasında bulunan CHP’nin bunu nasıl yapacağını açık açık anlatma mecburiyeti vardır. Yani geçmişte denenip başarısız olmuş bir yöntemle mi, yoksa başka bir yöntemle mi hareket edeceklerini açıklamalıdırlar.
Herkesin haklı olarak merak ettiği husus şu: Böyle iddialı bir lafın arkasında bizim bilmediğimiz ne var?
PKK, CHP’nin başını çektiği HDP destekli cephenin başarılı olması için seçim sürecinde silah kullanmayacağını açıkladı. Acaba perde gerisinde Sayın Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilir ve başta Öcalan olmak üzere herkesi kapsayan bir genel af formülünü hayata geçirirse, PKK bu durumda CHP’ye silah bırakma sözü vermiş olabilir mi? Yoksa kapalı kapılar ardında PKK’nın taleplerinin karşılanacağı sözü verildi de o yüzden mi yeni bir çözüm süreci rahatlıkla gündeme getirildi? Akla gelen sorular arasında şu da yok değil: Acaba genel bir af ile beraber Suriye’nin Kuzeyinde PKK yönetimini tanıma sözü mü verildi?
Bu soruların haklı tarafları var elbette. Hatırlayınız, Kemal Bey, YPG’yi, yani Suriye’nin PKK’sını bir terör örgütü olarak görmediğini açık açık söyledi. Yardımcılarından biri de, yanı başımızda DEAŞ gibi dinci bir devlet yerine YPG gibi laik-seküler bir devlet yapılanması görmekten rahatsızlık duymayacaklarını söylemekten kaçınmadı.
O yüzden bu soruların açık yüreklilikle cevabı şart.
Lafı uzatmaya gerek yok.
CHP acil bir biçimde PKK’ya nasıl silah bıraktıracağını kamuoyuyla paylaşmalıdır. PKK/HDP canibinin bu çerçevede hangi talebine açık hangi talebine kapalı olduklarını da açıklıkla belirtmelidirler.
PKK ise silahları hangi koşullarla bırakabileceğini veya hangi taleplerinin karşılanması halinde bırakabileceğini netlikle ilan etmelidir.
Şayet PKK, Erdoğan’ın alaşağı edilmesini silah bırakmak için yeterli şart olarak görüyorsa ve bu cümleden olarak başkaca hiçbir talebinin olmadığını/olmayacağını söylüyorsa, bunun bilinmesi gerekiyor. Yok, varsa başkaca şartları onların da bu süreçte bilinmesi gerekir ki CHP’nin de neyi karşılayıp karşılamayacağı ortaya çıksın.
Aksi takdirde bu vaadin, Kürt seçmenleri CHP-HDP bloku ekseninde buluşturmayı amaçlayan taktiksel bir siyasi oyundan öte bir anlamı olmaz.
