Öcalan’ın açıklamalarının içi boş mu?

04:0031/12/2024, Salı
G: 31/12/2024, Salı
Mehmet Metiner

Nihayet Sayın Bahçeli’nin çağrısı üzerine Öcalan’la görüşme gerçekleşti. Ve nihayet uzunca bir aradan sonra Öcalan’dan bir açıklama geldi. Bu açıklamanın içeriğine geçmeden önce değinmek istediğim bir iki husus var. -Bu bir oyalanma ve oyalama süreci değil. Devlet aklıyla yürütülen ciddi bir müzakere süreci. Dolayısıyla atılan hiçbir adımın veya yapılan açıklamanın içi boş değil. Devletin ne boşa geçirecek vakti var ne de terörle mücadelesini zaafa uğratacak hamlelere toleransı olur. Her ikisine


Nihayet Sayın Bahçeli’nin çağrısı üzerine Öcalan’la görüşme gerçekleşti.

Ve nihayet uzunca bir aradan sonra Öcalan’dan bir açıklama geldi.

Bu açıklamanın içeriğine geçmeden önce değinmek istediğim bir iki husus var.

-Bu bir oyalanma ve oyalama süreci değil. Devlet aklıyla yürütülen ciddi bir müzakere süreci. Dolayısıyla atılan hiçbir adımın veya yapılan açıklamanın içi boş değil. Devletin ne boşa geçirecek vakti var ne de terörle mücadelesini zaafa uğratacak hamlelere toleransı olur. Her ikisine de yaşanmış deneyimlerden sonra asla izin vermeyecek bir akılla yürütülen bir süreç söz konusu.

-Amaç belli: Terörü sonlandırmak ve silahların ebediyyen gömülmesini sağlamak. O yüzden ne atılan adımın ne de söylenen sözün dibi boş değil. Şayet öyle olsaydı ne o görüşme gerçekleşirdi ne de o açıklamanın duyurulması mümkün olurdu.

-Merkezinde Öcalan’ın olduğu bir süreç bu. Olması gereken de bu. Çünkü örgütün lideri Öcalan. PKK da DEM de “İrademiz Öcalan” diyor.

-Öcalan’la yapılan görüşme, münhasıran terörü sonlandırmak suretiyle barış, demokrasi ve kardeşlik anlayışı temelinde yeni bir dönemin önünü açmakla alakalıdır. Birilerinin iddia ettiği gibi süreç, Öcalan’ı Kürtlerin lideri kabul edip onunla Kürtlerin geleceğinin konuşulduğu bir süreç asla değildir. Kürtlerle ilgili her konuda doğrudan muhatap farklı kesimlerden oluşan Kürtlerin bizatihi kendisidir. Kürtlerin ne Türkiye’deki ne de Suriye’deki statüsü Öcalan’la müzakere masasına konulacak bir konu değildir. Bunu bu şekilde lanse edenler, sorundan nemalanan ve çözümü sabote etmek isteyenlerdir.

-Öcalan’ın DEM heyetine dediklerinin sadece kamuoyuna açıklanan o kısa metinden ibaret olmadığını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Açıklanması şimdilik uygun görünen metin, çok daha geniş kapsamlı bir metnin özetinden ibarettir. Öcalan’ın sözlerinin asıl muhatabı DEM üzerinden Kandil’dir. O somut çağrı içeren kapsamlı metnin Kandil’le DEM aracılığıyla paylaşılması sürecin doğası gereğidir. Kamuoyuna sadece Öcalan’ın niyetinin kısa bir mülahaza metniyle paylaşılması “içi boş” yaftasıyla geçiştirilecek bir konu değildir. Zira anlayanlar için o kısacık niyet beyannamesi bile sonrasında yapılacak somut çağrının içeriğini sarahaten ortaya koyuyor.

-Öcalan’la hiçbir şekilde görüşülmemesi gerektiğini söyleyenlerin tepkisini anlarım. Ama Sayın Bahçeli’nin tarihi çıkışını “devlet aklı” olarak selamlayanlardan kimilerinin Öcalan adına yapılan o kısa metnin içinin boş laflardan ibaret olduğunu söyleyip süreci bir biçimde itibarsızlaştır-maya çalışmalarını anlamam mümkün değil. Hem “devlet aklı” diyeceksiniz hem kalkıp “içi boş” diyeceksiniz, e pes vallahi! O zaman sormak gerekmez mi: Madem devlet aklıyla yürüyen bir süreç bu, o zaman Öcalan’la görüşme izninin verilmesi niye? Sonrasında tekrar Öcalan’la görüşüleceğinin söylenmesi hatta bu görüşmelere Ahmet Türk’ün de dahil edileceğinin söylenmesi niye? Dahası, ciddiyetle sürdürülen sürecin hassasiyeti dolayısıyla Öcalan’la görüşmeye giden her iki ismin duyurulan açıklama metninin dışında herhangi bir açıklama yapmayacaklarını söylemeleri niye? Demek ki “devlet aklı” her aşamada devrede. O yüzden “devlet aklı” diyenlerin de sürece zarar verecek değerlendirmelerden kaçınmaları şart.

POZİTİF KATKI SAĞLAYACAĞIM NE DEMEK?

Öcalan ne diyor?

Aynen aktarıyorum:

“Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.

Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.”

Benim bildiğim lafın tamamı akıllıya denmez.

Burada denilen şey açıktır.

Ama şimdilik bu kadarıyla iktifa edilmesi eminim ki istenen şey olduğu içindir.

Biraz sabır.

Biraz anlayış.

Her şey bir anda söylenmez.

Bazı müzakereler derinden ve gizli yapılır.

Ortaya konulan bir niyet beyannamesidir.

Bu beyanname de çözüm odaklıdır.

Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmek için sabra ve anlayışa ihtiyacımız var.

40 yıllık kanlı bir sorun bir çift kelamla bir anda bitmez.

Geçmiş dönemde yaşanan çözümsüzlük dolayısıyla haklı kaygılar içinde olanların anlayışla karşılanmasını ben de savunanlardanım.

Ama “içi boş” diyenler hiç değilse yeni bir çözüm önerisinde bulunsunlar da katkılarını görelim demekten de kendimi alamıyorum,

Yeni bir bölge denklemi oluşuyor.

Suriye değişip dönüşüyor.

HTŞ bile lideri Ahmed eş-Şara’nın ağzından kendini feshedeceğini açıklıyor.

Suriye’nin tanziminde PKK örgütsel yapısıyla değil ama Kürtler belirleyici bir aktör olmaya hazırlanıyor.

Türkiye’de de yeni bir dönemin kapısı aralanıyor.

Sayın Bahçeli’nin çağrısının tarihi önemi buradan geliyor.

Cumhurbaşkanımızın silahların bırakılmadı halinde önümüzün açık olacağını ilan etmesi boşuna değil.

Tam da bu kritik süreçte Öcalan çıkıp sürece pozitif anlamda katkı sunacağını açıklıyor.

Biraz beklemesi gerekenler hemen saldırıya geçiyor.

Az biraz durun yahu!

Diyelim ki bu sefer de olmadı.

Soruyorum: Ne kaybetmiş oluruz?

Ama ya olursa?

Ki olmaya en yakın noktadayız.

İşte o zaman kazanan Türkiye olacaktır.

Hep birlikte kazanan biz olacağız.

Bu tarihi fırsatı değerlendirmemiz lazım.

Öcalan’ın “Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve Kardeşlik devridir.” temennisi umarım sonrasında yapacağı somut çağrıyla karşılığını bulur.

Bu sorun artık bitmeli.

Bu sorunu bitirmeyenler kendilerini bitirirler, biline!

#İmralı
#Abdullah Öcalan
#DEM
#Mehmet Metiner