Kendin gibi olacaksın evvela.
Kendin gibi olmazsan kendin gibi kalamazsın da.
Kendi gövden üzerinde kendi başını taşımalısın
Kendini bir başkasıyla çoğaltmalısın. Kendin gibi kalarak bunu yapabilirsen daha iri daha diri daha zinde olursun.
Kendini bir başkasıyla çoğaltmak, bir başkasına benzemekle veya bir diğerine dönüşmekle mümkün olmaz.
Bir başkasına benzediğin veya dönüştüğün anda kendin olmaktan çıkarsın. Kendini çoğaltmış olmazsın.
Bir başkasına benzeme isteği seni kendin olmaktan çıkartacak bir mecraya sürükler.
Bir başkasına yaranma isteği de öyle.
İşin doğası gereği güçsüzler güçlüye bezeme veya yaranma isteği duyarlar.
Bu bir zenci psikolojisidir.
Güç sayısallıkla alakalı değil zihniyetle alakalıdır.
Bir zenci beyaz adamı kendinden üstün gördüğü için onun gibi olmak veya ona yaranmak ister.
Çünkü beyaz adamın zihni tarafından esir alınmıştır.
İktidarda olsa bile beyaz adamın zihniyle yönetir.
Çünkü kendi olmaktan çıkmıştır.
İktidardaki zenci aldatıcıdır.
Asıl iktidar olan beyaz adamın aklıdır, zihnidir, yasalarıdır, kurallarıdır, hayat tarzıdır.
İktidar katındakinin zenci gövdesi bir tür kamuflajdan ibarettir.
Gerçekte iktidar beyaz adamındır.
İktidardaki de beyaz adamdır.
Zenci adam beyaz adam karşısında eziktir.
Çünkü dönüşmek istediği o beyaz adam en üstün adamdır.
İktidarda olsa bile zenci adamın beyaz adam karşısındaki duygusu, öykünme isteğine eşlik eden yaranma duygusudur.
Hep onun gözüne girmek ister.
Hep ondan aferin almak ister.
Zenci adam kendi renginden olanlara karşı kibirlidir.
Beyaz adamın karşısında ezik olan zenci adam, kendi teninden olanlara karşı son derece mütekebbirdir.
Beyaz adama boynunu uzatan zenci adam, ait olduğu topluluğa boyun eğdirmeye çalışır büyük bir kibirle
Tepeden bakar kendi insanına.
Zenci olarak yola çıkıp beyaz adama öykünenler son kertede beyaz adamı memnun edemedikleri gibi içinden çıktığı zencilerin de gönlünden düşerler.
İçimizden birilerinin karşı mahalleye öykünmeye veya yaranmaya çalışanları gördükçe nedense aklıma zenci adamın bu dramı ve düşüşü gelir hep.
Son zamanlarda ne kadar da çoğaldılar.
Karşı mahalleye yaranma duygusu beraberinde karşı mahalleden birilerini baş tacı etmeyi getiriyor.
Sanılıyor ki onlardan biri baş kılınırsa hem onların onayından geçmiş olunur hem de onların oyları alınmış olur.
Heyhat!
Kendiniz olmaktan çıkıp beyaz adama yaranmaya başladığınız andan itibaren, bir de beyazlardan birini baş tacı etmeye kalkıştığınız andan itibaren hem değerinizden düşersiniz hem de asıl desteğiniz olan toplum kesimlerinin gözünden düşersiniz.
Sonuç hüsran olur.
Bir de buna kendi mahallenizdekilere karşı kibirli davranmayı eklediğinizde kendi yıkımınızı da beraberinizde getirirsiniz.
Sizi karşı mahallenin adamları veya karşı mahallenin ideolojik-siyasi hassasiyetleri yönlendirmeye ve en fenası yönetmeye kalkıştığında bilesiniz ki yıkımınız gayrı mukadderdir.
Kendiniz olarak iktidarda değilseniz zaten o iktidar sizin değildir.
Siz siz olun derim, evvela kendiniz olun!
Sizi asıl siz kılan hususiyetlerinizi ve hassasiyetlerinizi ilkeli bir anlayışla muhafaza ediniz!
Kendinizi anlamlı bir biçimde başkalarıyla çoğaltmaktan kaçınmayız!
Kendi gövdeniz üzerinde taşıdığınız kendi başınız olsun!
Başka başları yanınızda tutmaktan kaçınmayınız lakin kendi başınız her daim kendi gövdeniz üzerinde dursun!
Karşı mahalleye yaranma duygusuyla hareket eden ama kendi mahallesindekilere sahip oldukları iktidar ve güç nedeniyle kibir satanlar bilesiniz ki zenci psikolojisine sahip eziklerdir aslında.
Bilmiyorlar ki kendilerine asıl o iktidarı ve gücü verenler o kibir sattıklarıdır, o yaranmaya çalıştıkları mütekebbir beyaz adamlar değil!
3 DÖNEM KURALI
Bazı adamlar milletvekili ve belediye başkanı seçiliyor.
Ölünceye kadar o makamda kalmak istiyor.
O makamda kalabilmek için kendi partisinin içindeki en güçlülere yamanmak için türlü desiselere başvuruyor.
Güce alışan bırakmak istemiyor.
O gücü elinde tutabilmek için de her yolu deniyor.
Bunun için partisinde en güçlü kim ise ona yanaşıyor, onun adamı oluyor.
Bunun bedeli neyse ödemekten kaçınmıyor.
Kendisi olmaktan çıkıyor.
Bir makam için boyun eğiyor, gerdan kırıyor ve yalakalık yapmaktan geri duruyor.
Kendine ait bir kişiliği kalmıyor.
Çünkü biliyor ki listeye alındığında ancak seçilebilecek.
Listenin seçilebilir bir yerinde olduğunda milletin sevmediği ve dahi istemediği biri bile olsa partililerin verdiği oyla seçilebilecek.
Bu şekilde bir ömür boyu nerdeyse milletvekili olanlar var biliyorum.
Bu durum millette karşı kayıtsızlığı ve ilgisizliği kaçınılmaz kılıyor.
Siyasi çürüme böylece başlıyor.
Milletten ve kendine oy verenlerden kopma süreci böyle başlıyor.
Öyle ki milletin kahir ekseriyeti kendi ilindeki milletvekillerinden bile bi-haber olabiliyor.
İstanbul vb büyük şehirlerde kendi partisinin kimi milletvekillerinin adını dahi bilmeyen partililer ve seçmenler sayıca hayli fazladırlar biliyorum.
Çünkü o vekiller onun bunun oğlu veya kızı oldukları için veya başka nedenlerle millette hiçbir karşılıkları olmadıkları halde listelere alınıp seçilmişlerdir.
Şimdi duyuyorum ki CHP 3 dönem kuralı koymak istiyormuş.
AK Parti’mizdeki kuralın bir benzerini.
Doğru ve isabetli bir karar.
Şayet ilkeli ve kararlı bir biçimde uygulanırsa siyaseti zinde ve güçlü kılar.
AK Parti’miz bu kuralı kimi isimler için esnetti. Kimi isimler 3 dönemden kuralına takılmadan devam etti. Bu da ilke siyasetine gölge düşüren bir durumdu.
Bu durumda kendini vazgeçilmez sananlar siyasi oligarklara dönüştü. Kendilerine verilen siyasi gücü kötüye kullanarak AK Parti’yi bulundukları illerde dibe çektiler.
CHP tüzük kurultayında bu kuralı benimser mi bilmem.
Ben kendilerine öneririm.
Hatta mümkünse 2 dönem kuralında karar kılsalar daha iyi olur.
Hem vekillikte hem belediye başkanlıklarında 2 dönem kuralı gücün belirli şahıslarda temerküzünü ve dahi kötü kullanımını engeller.
Bu yetmez ama, vekillerin ve belediye başkanlarının belirlenme ve seçilme şartlarının da değişmesi şart.
Bırakalım millet kimi istiyorsa o olsun.
Parti genel merkezlerinde milletin istemediklerini aday olarak gösterip seçtirme yoluna giden sistem değişmeli.
Siyasal oligarkların üremesine ve siyaseti millet adına dizayn etme dönemi gayrı son bulmalı.
Millet cumhurbaşkanını nasıl ki doğrudan kendisi seçebiliyorsa vekillerini de kendisi aynı yöntemle seçebilmeli.
Dolayısıyla seçilenler doğrudan milletin vekili olmalı, partideki siyasi oligarkların vekili değil!
Bir de vekilleri de belediye başkanlarını da yapıp ettiklerinden dolayı geri çekebilme hakkı olmalı milletin.
Sadece milleti memnun eden ve milletin rızasına dayalı bir sistem acilen oluşturulmayı bekliyor.
Umarım önümüzdeki seçimlere bu seçim sistemiyle girme imkânı buluruz.
Merkezinde doğrudan milletin olduğu demokratik siyasetin inşasına yönelik adımlar olmazsa olmaz öneme sahip.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.