Hoş geldin Ramazan! Allahu ekber bilincini diri tutmak!

04:005/04/2022, Salı
G: 5/04/2022, Salı
Mehmet Metiner

Ramazan, aylardan bir ay değildir.Oruç, bedenen açlık değildir sadece.Ramazan, tefekkür ve tezekkür ayıdır. Muhasebe ayıdır. Her anlamda arınma ayıdır.Oruç, nefsi ve nefse ait istekleri terbiye etmenin adıdır. Kendi acziyetinin bilincine varmanın adı… En büyük olan Allah’a her anlamda teslimiyetin öteki adıdır…Boyun eğmek ne güzeldir.Böbürlenmeden vazgeçmek ne anlamlıdır.Gücünün üstünde bir güç olduğunu bilerek o en büyük güce itaat etmek gerçekte kulluk bilincinin tezahürüdür.Kuluz biz dostlar.Eksik,

Ramazan, aylardan bir ay değildir.

Oruç, bedenen açlık değildir sadece.

Ramazan, tefekkür ve tezekkür ayıdır. Muhasebe ayıdır. Her anlamda arınma ayıdır.

Oruç, nefsi ve nefse ait istekleri terbiye etmenin adıdır. Kendi acziyetinin bilincine varmanın adı… En büyük olan Allah’a her anlamda teslimiyetin öteki adıdır…

Boyun eğmek ne güzeldir.

Böbürlenmeden vazgeçmek ne anlamlıdır.

Gücünün üstünde bir güç olduğunu bilerek o en büyük güce itaat etmek gerçekte kulluk bilincinin tezahürüdür.

Kuluz biz dostlar.

Eksik, kusurlu ve günahkâr.

Yeryüzünde misafiriz sadece.

İmtihan üzre burada bulunan misafirleriz biz.

Yeryüzünde böbürlenerek yürüyenler bilsinler ki mal da yalan mülk de. Şan da geçici, şöhret de. Şah da olsanız şehinşah da olsanız varacağınız yer bellidir. Ölümlü olan biz kulların ölümsüz güç sahipleri gibi kibirlenerek yeryüzünde dolaşmaları ne yaman çelişki ve ne acınası bir davranıştır!

Bizi hayata bağlayan nefestir dostlar.

O nefes tutulduğunda bir hiçiz biz artık.

Sahip olduğumuz o mal-mülk, caka sattığımız o makamlar fayda sağlamaz.

“Allahu ekber” demeliyiz her daim dostlar!

Zira ölümsüz olan O’dur sadece.

Mutlak büyük olan ve en büyük güç sahibi olan O’dur yalnızca.

Biz fani kullarız şu kürre-i arzda. Bir varız bir yokuz. Ardımızda bırakacağımız hoş bir sedadan ve kendimizle öteye götüreceğimiz sâlih amellerden gayrı neyimiz var ki bizim!

Gücün sonu da sınırı da yoktur dostlar!

Güç insanı azdırır.

Nefsi için biteviye güç isteyenler güçlendikçe azgınlaşırlar.

Daha fazla güç hırsına sahip olanlar aslında kendi sonlarını hazırlar.

Allahu ekber bilincine yaslanmayan her güç arayışı sahibini tüketir.

Bu dünyada astığı astık kestiği kestik olsa bile akıbeti hayrolmaz.

Nemrut olmaktansa İbrahim, Firavun olmaktansa Musa olmayı tercih et sen ey Âdemoğlu! Değilse vakti geldiğinde zelil olursun bu dünyada ve öteki dünyada da ateşi boylarsın.

Tefekkür sadece düşünmek değildir dostlar!

Tefekkür, aklederek düşünmektir asıl. Kalben düşünmektir. Aklını kalbinden, kalbini aklından uzaklaştıranların düşünme biçimi değildir tefekkür bilesiniz.

Tezekkür, sadece Allah’ın adını dille zikretmek değildir dostlar!

Tezekkür, Allah’ın adını-şanını dile, yani gönüle şah kılmaktır ve dilden terennüm etmektir. Tezekkürün merkezi gönüldür. Kalbe oturmamışsa o iman, dilde Allahu ekber demenin ne faydası var!

Hoş geldin ya şehr-i Ramazan!

Allahu ekber bilincini kuşanarak seni karşılayanlar, teffekkür ve tezekkürle oruç tutup arınanlara ne mutlu!

Rabbim bizi de o şanslı kullarının zümresine dâhil eyleye!

Kardeşlik hukukunu çiğnememek gerek

Kardeşlik hukuku, kardeşinin nefsini kendi nefsinden önde görme hukukunun adıdır. Bu kutlu bilinci kalbine oturtmuş kişilerin riayet ettiği bir hukuktur. Biliriz ki her kişinin işi değildir bu yücelikte olmak.

Her kişi için ise kardeşinin nefsini kendi nefsinle bir tutmanın adıdır. Bu kadarına da riayet etmeyenin kardeşlikten veya yol arkadaşlığından bahsetmesi aldatmacadan ibarettir.

Diyeceğim o ki birbirini dinlemeden veya işin künhüne vakıf olmadan kardeşlerini siyaseten biçenler, ne kardeşlikten bahsetsinler ne de yol arkadaşlığından.

Biz kulağımıza bir laf ulaştırıldığında veya malum medyaya yansıyan bir söz dolayısıyla birbirimizi evvela arayıp işin gerçeğini birbirimizden öğrenme yoluna gitmeyeceksek o vakit sorarım size kardeşliğimiz ve yol arkadaşlığımız ne yana düşer?

Birbirimize karşı evvela hüsnüzannı esas almalıyız. Duyduğumuzun doğruluğunu araştırmalıyız. Yani bilgi sahibi olmalıyız. Kardeşlerimizden ve yol arkadaşlarımızdan birine atfedilen bir sözün gerçekte denilip denilmediğini veya hangi bağlamda ne şekilde denildiğini öğrenmeden zinhar adım atmamalıyız. Bunun için yapacağımız ilk iş, yargılamadan önce tahkik olmalı. Tahkikin ilk aşaması ise, o kardeşimizin evvela önyargısız dinleme yolunu tercih etmektir.

Kendi kardeşinin ve yol arkadaşının nefsini kendi nefsi, itibarını da kendi itibarı olarak görmenin gereğidir bu.

Kardeşlik hukuku bunu öngörür: Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi kardeşine de asla yapmamayı.

Farklı görüşler rahmettir. Sadakati sınanmış insanların farklı görüşlerini tehdit olarak görmeyen bir anlayış çoğaltır ve büyültür bizi.

Hain tabiatlıların sözde itaatkâr kılıflı tavırlarını makbul, sadakati sınanmışların itirazlarını ve eleştirilerini muzır görenler, kardeşlik anlayışlarını yanlış ölçüler üzerine kuranlardır.

Birbirimizin kıymetini bilelim. Kardeşlerimizin nefsini de tıpkı kendi nefsimiz gibi aziz bilelim. Bilelim ki bize yapıldığında hoşumuza gitmeyecek bir davranışı kardeşlerimize yapmaktan kaçınanlardan olalım.

ASIL ÜZÜLDÜĞÜM
BİR KONU

Yakın zamanlara kadar AK Partimize ve liderimize uluorta saydıran birileri devran döndüğünde çark edip baş tacı edilebiliyorsa elbette üzülürüm.

Ama beni asıl üzen, o birilerinin bir de içimizden kimlerin hangi sözleriyle AK Partimize zarar verip vermediğini tespit konumuna kendilerini oturtup Reis adına racon kesmeye kalkışmalarıdır.

Ne günlere kaldık yâ Rabbi!

Hangimizin AK Parti’mize/Reis’imize zarar verip vermediğini tespit edenlere bakınız.

Bir de onları buna rağmen baş tacı edenlere…

Kimlere kaldık yâ Rabbi!

#Ramazan
#oruç
#AK Parti