Herkesin ölümü farklıdır…

04:0022/10/2024, Salı
G: 22/10/2024, Salı
Mehmet Metiner

Ölümden kaçış yok. Ne kadar yaşarsanız yaşayınız o an geldiğinde siz gitmiş olursunuz. Ölüme ferman yok. Padişah olsanız bile hükmünüz biter. Gelen gider çünkü. Nasıl yaşadığınız kadar nasıl öldüğünüz de önemli. Hangi hal üzre öldüğünüz de… Ölüm kutsanmaz elbet. Hayatın kendisi kutsaldır. Ölüm o kutsanmış ebedî hayata geçişin adıdır. O yüzden ölüm olmadan olmaz. Hep yaşamak üzere, daha fazla yaşamak uğruna kurgulanmış bir hayat, ölüm sonrasına inanmayan bir hayat felsefesini içerir. Ölümden sonra

Ölümden kaçış yok.

Ne kadar yaşarsanız yaşayınız o an geldiğinde siz gitmiş olursunuz.

Ölüme ferman yok.

Padişah olsanız bile hükmünüz biter.

Gelen gider çünkü.

Nasıl yaşadığınız kadar nasıl öldüğünüz de önemli.

Hangi hal üzre öldüğünüz de…

Ölüm kutsanmaz elbet.

Hayatın kendisi kutsaldır.

Ölüm o kutsanmış ebedî hayata geçişin adıdır.

O yüzden ölüm olmadan olmaz.

Hep yaşamak üzere, daha fazla yaşamak uğruna kurgulanmış bir hayat, ölüm sonrasına inanmayan bir hayat felsefesini içerir.

Ölümden sonra asıl hayatın olduğuna inananlar hayatlarını ona göre tanzim ederler.

Öteye odaklanırlar asıl burayı ihmal etmeden.

Burayı ötenin tarlası olarak görürler.

Buradaki hayatı gelip geçici bir oyun olarak görürler.

Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar ama hemen öleceklerini de hiç unutmadan.

Ölümü unutanların hayatı ölümden beterdir.

Ölüm ötesi hayata inanmayanın hayatı da…

Ölümü ölümsüzlük bilenlerin ölümü ne güzeldir.

İnancı için, onuru için, ülkesi için vuruşarak ölenin asaleti bir başkadır.

Yahya es-Sinvar’ın ölümü gibi.

Şehadet dediğimiz olay bu.

Onlara ölüm yoktur aslında.

Ölüm sadece bedenleriyle yaşayanlar içindir.

Sadece bedenleriyle hayata tutunanlar, yaşayan ölülerdirler.

Biraz daha fazla yaşamak veya daha konforlu yaşamak için inançlarından ve onurlarından taviz verenler, gerçekte yaşayan ölülerden farksızdırlar.

Onlar Yahya es-Sinvar gibi şehitlere acırlar biliyorum.

Hatta onları “akılsızlık”la suçlarlar utanmadan.

Onlar onursuzca bir hayatı onurluca bir ölüme tercih ederler.

Sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi yaşarlar.

Sonra da yitip giderler.

Yahya es-Sinvar cesaretiyle, imanıyla ve asaletiyle hep yaşar.

Şehitler ölmez.

Şehadet makamı gıpta edilecek bir makamdır, herkese nasip olmaz.

Onlara ölü gözüyle bakanlara asıl üzülmek gerek.

Yahya es-Sinvar hepimize örneklik teşkil edecek bir ölümle Rabbiyle buluşmaya gitti.

O Allah’a verdiği sözünde duran bir yiğit olduğunu gösterdi.

Ölümsüzler katına yükseldi.

O harabeye dönmüş Gazze’nin orta yerinde gururla oturduğu o kırık dökük koltuktaki Sinvar’ımız bir numune-i imtisal gayrı.

O aslanlar gibi vuruşan, sağ kolu kopmuşken bile diğer eline geçirdiği son tahta parçasını düşmanın üzerine cesaretle fırlatan, tank ve top mermileriyle lime lime edilmiş o pak vücuduna rağmen boynunu dimdik tutan Yahya es-Sinvar için kim öldü diyebilir ki?

Görecek-siniz bu ümmetin binlerce Yahya’sı gelecek.

Henüz doğmamış olanlar dâhil.

Henüz annelerinin göğüslerinden emen binlerce erkek bebek yarın Yahya es-Sinvar olup düşmanın üstüne akacak.

Yahya’mız istediği ölüme kavuştu.

O masa başı liderlerden değildi.

Siyasetin ve diplomasinin ayak oyunlarını bilenlerden de değildi.

O başkalarını ölüme yollayıp kenarda köşede bekleyen bir lider bir komutan değildi.

Hep cephenin en ön saflarında oldu.

Düşmanla vuruşanların başında oldu.

Elindeki silahıyla, kalbindeki imanıyla…

Onursuzca bir hayatı onurlu bir ölüme tercih ederek bedenen aramızdan ayrıldı.

Biz onu kalbimize gömdük.

Üzülmüyoruz Yahya es-Sinvar öldüğü için.

İftihar ediyoruz kendisiyle.

Hayatıyla da ölümüyle de…

Görecek o zalimler, Yahya’nın ölümüyle nice Yahyaların yetişmesine sebebiyet verdiklerini.

Yahya’nın o pak kanının nasıl yeni bir hayata dönüştüğünü görecekler.

Onlar sanıyorlar ki Yahya’larımız öldüğünde davamız bitecek.

Kendileri gibi sanıyorlar.

Görecekler elbet öyle olmadığını.

Yahya’larımızın asil ve korkusuz kanlarıyla sulanan o kutsal beldenin tekrar bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuştuğunu günün birinde görecekler.

Sen ne güzel yaşadın ve sen ne güzel öldün ey Yahya!

Çağımızın o yiğitler yiğidi Hz. Hamza’sı oldun.

Allah’ın aslanı olarak anılan Hz. Ali’si oldun.

Seyyid-i şüheda Hz. Hüseyin’in halkasına dâhil oldun.

Sen onlarla birlikte anılacak bir serdar oldun, güzide bir şehit oldun.

Mekânın cennettir, makamın âlidir senin.

Ve o ne güzel bir mekân ve ne güzel bir makamdır.

Bizi utancımızla yüz yüze bırakıp Rabbinle buluşmaya gittin.

Biz hangi yüzle geleceğiz huzura ey şehid!


SEN DE ÖLDÜN

İŞTE EY İBLİS!

Adını anmayacağım İblis de öldü.

Bir Yahya’mızın ölümüne bakın, bir de o İblis’in.

Herkes yaşadığı hal üzre ölür ve yaşattıklarından ötürü hesaba çekilir.

İblis’in ölümünden kendilerine iktidar alanı açmaya şimdiden başlayanlar bilsinler ki onlar için de ölüm var.

Ölüm anlayan ve bilen için ibretli bir derstir.

#fetö
#gündem
#Mehmet Metiner