Devletin bekası neye bağlı?

Devletin bekası çok önemli.

Ama bu bekayı sağlayacak anlayış asıl çok önemli.

Devletin üzerine oturduğu anlayış sağlam değilse beka sorunu kaçınılmaz hale gelir.

Aslolan devlet değildir.

Devlet asıl olarak kabul edilirse yani her şeyin üstünde en öncelikli kutsal olarak görülürse o vakit beka için gerekli tek anlayış güvenlikçi politikalar olur.

Sopa ile beka sağlama fikri sadece zulmü çoğaltmakla kalmaz güvensizliği de çoğaltır.

Salt güvenlikçi politikalar, özünde güvensizlik içerdiği için de son kertede beka sorununu daim kılar.

Lafı uzatmaya gerek yok.

Devlet millet için vardır.

Millet önceliklidir.

Millet, farklılıkların toplamıdır.

Milletin devleti ebed müddet olur.

Devlet üzerinden milleti hizaya sokma politikaları ise milletle devleti karşı karşıya getirir.

Hele hele devleti eline geçiren veya devleti elinde tutan elitler kendi kafalarına göre millet oluşturmaya kalkışırlarsa millet ile devlet arasında oluşacak derin yarık güvensizlik uçurumuna dönüşür. Beka sorunu milletinden kopan devletin yüz yüze kalacağı en büyük soruna dönüşür.

Milletin “millet şuuru” ile devletçi seçkinlerin “ulus bilinci” tamamen karşıtlık içeriyorsa beka sorunu büyük bir belaya dönüşür.

Devletçi seçkinlerin Fransız tipi “ulusçuluk” anlayışı bir de milletin değerlerine düşman Fransız tipi “jakoben laikçilik”le buluşunca işte o zaman “beka sorunu” gündemin baş köşesine gelip oturur.

Bugün yaşadığımız sorun tam da budur.

Devletçi seçkinlerin vaktinde oluşturduğu bu “beka sorunu” keşke sadece devletle sınırlı kalsaydı. Sorunun giderek millet düzeyine taşınma riskinin belirmiş olması, acilen çözülmesi gereken bir yeni beka sorunuyla karşı karşıya olduğumuzun ifadesi.

MHP’nin bilge lideri Devlet Bahçeli’nin “milletin beka”sına yaptığı vurgu bu açıdan çok önemli.

Milletin birliği dağılırsa devletin bekası tehdit altına girer.

“Milletin bekası” sağlanmadan “devletin bekası” sağlanamaz.

O yüzden öncelikli hedefin, milletin bekasını sağlamak olduğunu bilerek yol yürümek gerektiği unutulmamalıdır.

Bunun için yapılması gereken şey, millet şuuruna geri dönmemizdir.

Fransız tipi “ulus” veya “ulusçuluk” anlayışı yerine “millet şuuru”nu yeni bir birliğin eksenine oturtmamız.

Farklılıkları inkâr eden tek tipçi “ulusçuluk” projesi yerine farklılıkları olduğu gibi kabul eden akide ve kültür temelli “milliyetçilik-millet” projesini ikame etmektir. Tek millet anlayışının farklılıklar üzerinden yükselen güçlü bir millet bütünlüğü üzerine oturtulmasıdır.

İmparatorluk ufku, büyük millet tasavvuru, her türlü jakobenlikten arınmış demokratik anlayışla bütünleşmiş devlet anlayışı, her inanç grubuna eşit mesafede duran özgürlükçü laiklik anlayışı “beka sorunu”nun üstesinden gelmek için benimseyeceğimiz ilke ve duruş olmalıdır.

Tarihten gelen akide ve kültürle harmanlanmış o büyük millet tasavvurumuzun demokratik vatandaşlık uygulamasıyla ayrıca taçlandırılması, evvela “milletin beka”sını sağlar, beraberinde de “devletin beka sorunu”nu ortadan kaldırır.

Türkiye Yüzyılı’nı inşa için yeni bir başlangıç yapmamız şart.

Bu, Cumhuriyet’in inkârı değil, kendi gerçekliğimiz ve özümüz temelinde taçlandırılmasıdır.

Milletin devleti o zaman çok güçlü olur.

Milletin ordusu hem çok daha güçlü hem de caydırıcı olur.

Milletine yaslanan devletin güvenlik sorunu olmaz.

Devletin bekası için güvenlikçi politikaların seyri de amacı da değişir.

Sayın Bahçeli’nin “milletin bekası” bahsinde dediği şey, çözümün de anahtarı niteliğinde.

Devlet kuşkusuz çok gerekli ve önemlidir. Devletsiz millet perişanlığa ve zillete mahkûmdur. Ama aslolan millettir.

“Devlet eksenli” değil “millet eksenli” anlayış bizi tarih sahnesinde çok daha güçlü kılar, aynı zamanda verili sorunlarımızın çözümüne de katkı sağlar.

“Devletin bekası” için asmayı-kesmeyi salık veren jakoben zihni yerine, “milletin bekası”nı önceleyen bir zihni öncelemiş olsaydık bugün “beka sorunumuz” olmazdı.

Sayın Bahçeli’nin uzattığı el, fiziki bir buluşmadan ibaret sanılmamalı,

anlamlı yeni bir çözüm zihnine dönüştürülmelidir asıl.

Sayın Bahçeli’nin dikkat çektiği “milletin bekasına” asıl odaklanmak gerekir.