Yangın olayını politize ettiniz.
Yangınla eş zamanlı ortaya çıkan Konya’daki aile kavgasını etnik temele oturtmaya çalıştınız.
Göçmenler üzerinden ırkçı bir nefret dili oluşturdunuz.
Yangın ektiniz, fitne saldınız yüreklere.
Türk-Kürt dediniz.
Türk-Arap dediniz.
Yerli-yabancı dediniz.
Can havliyle bu ülkeye sığınmış mazlum insanları “göçmen” diye aşağıladınız.
Ülkede bu insanlara karşı nefret oluşturmak için dilinizi zehir gibi kullandınız.
Niçin?
Erdoğan’ı siyaseten köşe sıkıştırmak için.
Erdoğan’ı itibarsızlaştırmak için.
Erdoğan düşmanlığı gözünüzü öylesine kör, kalplerinizi öylesine katı, vicdanlarınızı öylesine kara etmiş ki ülkenin bir iç çatışmanın eşiğine getirilmek istenmesi hoşunuza gidiyor.
İşte insanlarımız sokaklarda birbirlerine girmeye başladılar.
Başınız göğe erdi mi?
Dün ortak vatan için, müşterek mukaddesat için din ve vatan düşmanlarına karşı birlikte vuruşarak şehit olan İdlibli Arap’ın oğluyla Ankaralı Türk’ün oğlunu birbirine düşman kılmanız sizi mutlu ediyor mu?
Çanakkale Şehitliği’ne gidip bir bakın.
Orada yerin altında bugün göçmen diye düşmanlaştırdığınız Mehmetlerin dedeleri yatıyor.
Dedelerimiz yan yana yatıyor bizim.
Onlar ister miydi ülkelerini bırakıp gelmeyi?
Çaresiz kaldılar.
Ölüm kusan silahlardan bize koştular.
Dedelerinin kanlarını bıraktığı ortak varana geldiler.
Ne yani onlara kapılarımızı mı kapatsaydık, Yunanistan gibi üstlerine bir de ölüm mü kussaydık?
Yazıktır, günahtır.
Siyaset uğruna değer mi bu kadar insanlıktan uzaklaşmaya?
Doğrudur, bir göçmen sorunumuz var.
Göçten kaynaklı çok ciddi sıkıntılarımız var.
Mesele sadece ekonomiyle ilgili değil; uyumdan kaynaklanan sorunlarımız da var.
Ne biz istedik böyle olmasını ne de bize sığınan o mazlum insanlar istediler…
Suriye’de ölüm kusan Esed rejiminden kaçmak zorunda kaldılar.
Afganistan’dan Taliban zulmünden kaçıyorlar.
Suriye’nin kuzeyinden hem DEAŞ hem PKK zulmünden kaçıp geliyorlar.
Onlar için ne kadar zor ise yerlerini yurtlarını bırakıp gitmek bizim için de bir o kadar zor.
Biz daha şanslıyız: Bizim bir yurdumuz var.
Bu yurdu onların atalarıyla birlikte korumuş kollamış ve inşa etmişiz.
Kanlarımız birbirine karışmış, kanlarımızla toprak parçası vatan olmuş.
Böyle görerek varsa sorunlara dair eleştirilerinizi getirseydiniz bugün ülkeyi iç çatışmanın eşiğine sürüklemek isteyen güç odaklarının değirmenine su taşımamış olacaktınız.
Onları buraya sürenler şimdi burada onlar üzerinden bir ırkçılık ve nefret kültürü oluşturarak onlara hamilik yapan Türkiye’yi vurmaya çalışıyorlar.
İsrail’de çıkan gazetelerdeki Erdoğan’a yönelik o zehirli dilin aynısını sahiplenmeniz sizin için utanç değilse kusmaya devam ediniz.
İki tür provokasyonla karşı karşıya ülkemiz.
Birincisi, göçmen kılıklı provokasyon.
İkincisi, göçmenlere yönelik provokasyon.
Malum ülkelerin istihbarat örgütleri, içerdeki yeminli Erdoğan düşmanlarıyla kol kola.
Bir yandan göçmen kılıklı provokatörlerin, bir yandan göçmenlere yönelik provokatörlerin söylemleri birbirini besleyerek zararlı bir iklimin oluşmasını sağlıyorlar.
Bilesiniz ki karşıt gibi görünen söylemlerin merkezi bir.
Hepsi aynı merkezin elemanları.
Ülkenizin mahvına sebep olacak bir fitne senaryosunda bilerek figüranlık yapıyorsanız bu millet ihanetinizi asla affetmeyecektir.
Yok, bilmeden bu oyunun içindeyseniz yol yakın iken yeniden tavrınızı gözden geçiriniz.
Bu ülke hepimizin.
Bu ülke gemisi batarsa hep birlikte boğuluruz.
Türkiye’nin göç sorunu var.
Göçten kaynaklı sorunları da var.
Göçmenler üzerinden ülkemizi derin bir çatışma sarmalının içine itmek isteyenlerin oyun planları da ortada.
Hükümet ve siyasi partiler bu ülkenin hayrına şeyler yapmak için bir araya gelmeli.
Birlikte çözüm üretmelisiniz.
Sorunun kaynağına dönüşen siyasetler ülkeye kaybettirir.
Bu ülkeye kıymayın beyler.
Bu ülke hepinizin iktidar hevesinden çok daha değerlidir.
Siyasi hırsınız ülke menfaatlerinden büyük değildir.
Vakit varken yanlıştan dönünüz.
Hükümet de muhalefet partileri de bu göç olgusunu çok yönlü analiz ederek ortak bir çözümün bulunması konusunda akıllarını ortaklaştırma yoluna gitmelidirler.
Ortak bir masada buluşamıyorsanız ve ülke çıkarı söz konusu olduğunda siyasi hırslarınızı bir kenara itemiyorsanız lütfen karşımıza geçip milliyetçilikten ve yurtseverlikten bahsetmeyiniz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.