Başörtüsü aklını kim verdi? Yanlış oyun, yanlış tepkiler…

04:007/10/2022, Cuma
G: 7/10/2022, Cuma
Mehmet Metiner

Eminim, bu Kemal Bey’in aklı değil.Ona bu aklı verenler o masada birlikte oturduğu eski AK Partililer.Bir de partisi içindeki kimi eski AK Partililer ve kendisine danışmanlık hizmeti veren o birileri.Kemal Bey’in başörtüsü üzerinden hamle yaparak hem algısını düzeltmesini, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı siyaseten köşeye sıkıştırmasını salık verdiler.Varsaydıkları şuydu: Erdoğan ve partisi bu öneriye şiddetle ve hiddetle karşı çıkacaktı. Kemal Bey’in geçmişte yapıp ettiklerini ve söylediklerini diline

Eminim, bu Kemal Bey’in aklı değil.

Ona bu aklı verenler o masada birlikte oturduğu eski AK Partililer.

Bir de partisi içindeki kimi eski AK Partililer ve kendisine danışmanlık hizmeti veren o birileri.

Kemal Bey’in başörtüsü üzerinden hamle yaparak hem algısını düzeltmesini, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı siyaseten köşeye sıkıştırmasını salık verdiler.

Varsaydıkları şuydu: Erdoğan ve partisi bu öneriye şiddetle ve hiddetle karşı çıkacaktı. Kemal Bey’in geçmişte yapıp ettiklerini ve söylediklerini diline dolayarak bunun bir istismar olduğunu söyleyip peşinen karşı çıkacaklardı. Dolayısıyla ortaya şu tablo çıkacaktı: Başörtüsü sorununun yasal zeminde çözülmesini istemeyen, bir başka deyişle, bu sorunun varlığından beslenen bir Erdoğan/AK Parti.

Bu algı üzerinden Erdoğan ve partisi dindar muhafazakar sosyoloji nezdinde itibardan düşürülecekti.

Siyaset bir yanıyla oyundur.

Rakibinizi alt etmek için oyun kurarsınız.

Ama bir-kaç hamle sonrasını düşünmeden oyun kurarsanız mat olursunuz.

Kılıçdaroğlu’nun başına gelen/getirilen bu oldu.

Erdoğan’ı/AK Parti’yi çok iyi bildiğini iddia eden o eski AK Partililerin aklı, Kılıçdaroğlu’nu hem partisi içinde hem dindar sosyoloji nezdinde fena halde zora soktu.

Her ne kadar ilk anda AK Partili kimi isimler bu tuzağa düşen tepkiler verdilerse de Erdoğan oyunu bozdu. Daha da önemlisi, yeni bir oyun kurdu. Samimiyet testine dayalı yeni bir oyun…

Kemal Bey hem partisi içinde tartışılan birine dönüştü birden, hem de sorunu gerçekten çözmek istemeyen ancak sorundan siyaseten nemalanmak isteyen bir konuma düşürüldü.

Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldu yani anlayacağınız..

AK PARTİ’NİN YENİ DÖNEMDEKİ SİYASİ AKLI FARKLI OLMALI

AK Parti’nin siyasi aklının artık farklı olması şart.

Zira karşılarında eski CHP yok. Kemal Bey’in kendisi de yok. Kemal Bey’in arkasındaki akıl, AK Parti’nin içinden çıkan akıldır.

AK Parti yeni dönemde asıl bu akılla mücadele ettiğini unutursa, başka bir deyişle, sadece CHP refleksine ve zihniyetine yönelik zihni-siyasi hazırlıklar üzerinden yol yürürse, başarılı olma şansı giderek azalır.

Buna benzer hamleler daha gelecek.

O yüzden yeni bir siyasi akıl öncelikli bir öneme sahip.

CHP’den veya İYİ Parti’den gelen her teklifi peşinen ve kategorik olarak “istismar, iki yüzlü, kandırmaca!” türünden tepkici sözlerle reddeden bir siyasi akılsızlık yerine, asıl sorunların çözümüne yönelik her olumlu adımı destekleyen lakin daha kalıcı ve köklü çözüm için de ön alan bir siyasi akıl esas alınmalıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başörtüsü üzerinden ortaya koyduğu bu yeni siyasi aklın her alanda ve her koşulda esas alınması, bence AK Parti siyaseti adına hayati öneme sahiptir.

KEMAL BEY TERS KÖŞE OLDU

Görünen o ki Kılıçdaroğlu bu samimiyet testinden geçemeyecek.

İki nedenle:

Birincisi, partisi içinde yaşadığı/yaşayacağı ciddi sorunlar yüzünden. CHP’nin, dinin hayatın her alanında hiç bir şekilde görünür olmaması anlayışına dayalı laiklik hedefinden saptırıldığı iddiası kolayca savuşturulabilecek veya göğüslenebilecek bir iddia değildir. Bu durumda Kemal Bey kalkıp bu hamleyi AK Parti’nin peşinen karşı çıkacağı varsayımı üzerinden yaptığını söyleyemeyeceğine göre ciddi sıkıntılar yaşayacağı besbellidir.

İkincisi, Kemal Bey kendi sözünün değerini dediğine rağmen davranarak yere düşürmüş ve bu hamleyi siyasi istismar amacıyla yaptığını çelişkili tutumuyla açık etmiştir. Öyle ya, başörtüsü sorununu yasal zeminde çözmek iddiasıyla kanun teklifi veriyorsunuz fakat kesin ve kalıcı çözüm olan Anayasa değişikliğine hayır diyorsunuz, olacak şey mi bu? Temelli çözmekten yanaysanız şayet, bunun yolunun Anayasa’nın ilgili maddesine o ibarelerin konulmasına karşı çıkmamak olduğunu her aklı başındaki insan kabul eder. Kanunla yapmaya çalıştığınız şeye anayasal temelde karşı çıkarsanız dürüstlüğünüzü ve samimiyetinizi sorgulamaya açmış olursunuz.

Şimdi Kemal Bey partisi içine bırakılan bu bombayı savuşturmak için anayasal teminat önerisini sulandırmaya veya amacından saptırmaya çalışıyor. Partisi adına konuşan bir yetkilinin anayasal güvence teklifine “Yeni Anayasa yeni Meclis’in işidir, AK Parti başka ajandasını bu vesileyle kabul ettirmek istiyor, bizim cevabımız hayır!” gibisinden iler-tutar yanı olmayan argümanlarla karşı çıkması, akla ziyan bir davranıştır. Bir tür siyasi intihardır.

Neresinden tutarsanız tutun, ilkesiz ve çelişkili bir siyasetle karşı karşıya olduğunuzu görürsünüz.

OYUNU BOZULAN CHP’NİN MIZIKÇILIĞI

Oyunu bozulan CHP şimdi kendi içindeki sorunun üstesinden gelmek için suyu bulandırmaya ve asıl mecrayı değiştirmeye çalışıyor. Bunun adına düpedüz siyasi mızıkçılık denir.

İlkeli ve tutarlı siyaset, hakikatın tahrifi üzerinden yol yürümeyi reddeder.

Hakikat şudur: Cumhurbaşkanı’nın bu bahiste önerdiği şey, topyekun yeni bir Anayasa değişikliği değil. Sadece basit çoğunluğa dayalı bir kanuni değişiklik yerine nitelikli çoğunluğa dayalı bir kanuni değişiklik olsun isteniyor. Anayasa’nın ilgili maddesine nitelikli çoğunlukla o ibareleri eklediğinizde zaten sorun çözülmüş oluyor. Sanki topyekun yeni bir Anayasa öneriliyormuş algısı üzerinden hayır demek bu durumda hakikatın tahrifi demektir.

Niyetiniz samimi ise münhasıran bu konuda ortaklaşmak pekala mümkün. Bahane aranıyorsa da bulmak zor değil. Ama her bahanenin siyasi bir bedeli olur.

BAŞKA KONUYA GEREK YOK

Keşke münhasıran bu konuya odaklanan bir dil kullanılsaydı, başka bir konu hiç telaffuz dahi edilmeseydi diyorum. Şimdi CHP başörtüsünün yanına iliştirilen o diğer konuyu “gizli ajanda” diye diline dolayıp kendi iç sıkıntısını aşmak için konuyu başka mecralara bilerek taşıyacaktır.

CHP gerçekten samimi ise o vakit şunu demeli: “Münhasıran başörtüsü sorununu çözmek için Anayasa’nın ilgili maddesinde değişiklik yapılmasından yanayım. Buyrun sadece o değişiklik teklifini Meclis’e sunun, biz destek vermeye hazırız.”

Bunu demeyen/diyemeyen CHP’nin artık hiç bir sözüne inanılmaz-güvenilmez.

Bu da Kemal Bey’e ders olsun.

Siyasetin sadece bir taktik oyundan ibaret olmadığını, oyun kurulacaksa kaç adım ötesinin de hesaba katılmasının şart olduğunu, en önemlisi de eski AK Partililerin ipiyle kuyuya inmenin kuyuda kalmak sonucunu doğurabileceğini dilerim Kemal Bey anlamış olsun.

Dahası ve en önemlisi şudur: Sadece inandığınız şeyi söyleyeceksiniz ve söylediğiniz şeyin de arkasında duracaksınız. Gayrısı inandırıcılık sorununu beraberinde getirir ki artık hiç bir sözünüzün kıymeti harbiyesi olmaz.

Bizimkilere de bir çift söz: Bir istismarı eleştirmek ne kadar gerekliyse, peşinen niyet sorgulaması üzerinden suçlayıcı, olumsuz ve reddiyeci bir tutum içine girmek de gereksiz ve yanlıştır.

#Kemal Kılıçdaroğlu
#CHP
#Altılı Masa
#Recep Tayyip Erdoğan