Yeni Şafak

Kardeş katli ve İslam hukuku

21:009/08/1999, Pazartesi
G: 9/09/2019, Pazartesi
Mehmet Akif Aydın

Osmanlı hükümdarlarını kardeş katline götüren sebepler, devletin birliği ve bütünlüğü açısından o günkü şartlar içinde anlaşılabilir sebeplerdir. Ancak meseleye Osmanlı devletinin hakim hukuk sistemi olan İslam hukuku açısından bakıldığında ne söylenebilecektir? Problemin en fazla tartışma konusu olan kısmı burasıdır.İslam hukukunda bir suçtan bahsedebilmek için her şeyden önce ortada doğrudan Kitap ve Sünnet tarafından yasaklanmış veya yorum yoluyla bu yasağın içine sokulmuş, dolayısıyla suç olarak

Osmanlı hükümdarlarını kardeş katline götüren sebepler, devletin birliği ve bütünlüğü açısından o günkü şartlar içinde anlaşılabilir sebeplerdir. Ancak meseleye Osmanlı devletinin hakim hukuk sistemi olan İslam hukuku açısından bakıldığında ne söylenebilecektir? Problemin en fazla tartışma konusu olan kısmı burasıdır.

İslam hukukunda bir suçtan bahsedebilmek için her şeyden önce ortada doğrudan Kitap ve Sünnet tarafından yasaklanmış veya yorum yoluyla bu yasağın içine sokulmuş, dolayısıyla suç olarak kabul edilen bir fiilin var olması gerekir. İnsanlar kötülük yapmayı içlerinden geçirebilirler, ancak bunu kuvveden fiile çıkarmazsalar suç veya günah işlemiş olmazlar.

İsyan eden şehzadeler için böyle bir fiilden ve dolayısıyla cezalandırmayı haklı kılan bir suçtan bahsedilebilir. Esasen onlar tartışma konusunun dışındadır. Ancak henüz isyan etmemiş ve bazıları bakımından yaşları göz önüne alındığında isyan etmeleri de esasen söz konusu olmayan şehzadelerin suç teşkil eden fiillerinden bahsedilemez. O halde henüz suç teşkil edecek fiilleri olmayan bu şehzadelerin idamları nasıl bir hukuki çerçeveye oturtulabilmiştir?

Bu uygulamaya evet diyenler umumiyetle taht kavgalarının meydana getirdiği can kayıplarını ve ülke bütünlüğünü tehdit etmesini göz önüne alarak "zarar-ı âmmı (genel zararı) def'' için zarar-ı hâs (özel zarar) ihtiyar olunur (tercih edilir)", "ehven-i şerreyn (iki kötülüğün en az zararlısı) ihtiyar olunur", "zaruretler haramları mübah kılar" gibi İslam hukukunun genel prensiplerine dayanmaktadırlar. Ancak bu ve benzeri prensipler, İslam hukukçuları tarafından bir masum insanın hayatına kıymaya imkan verecek konumda hiç kullanılmamıştır. Kaldı ki hayatta bırakılan şehzadelerin çoğu veya hepsi zamanı gelince isyan etse bile, bu, sonradan gelecek şehzadelerin de mutlaka isyan edecekleri, dolayısıyla öldürülmelerinin meşru olduğu anlamına gelmez. Böyle olunca muhtemel bir zararı önlemek için birtakım tedbirlerin alınması haklı görülebilirse de masum insanların canlarına kıyılması haklı görülemez.

Osmanlı ulemasının da bunu gönül rahatlığı ile haklı buldukları söylenemez. Fatih Kanunnamesi''nin satır aralarından bu durum anlaşılmaktadır. Kanunnamede "ekser ulema da bunu tecviz etmişlerdir" deniyor. Bunun mefhum-ı muhalifinden azınlıkta da kalsalar, bazı ilim adamlarının bunu caiz görmediği anlamı çıkmaktadır. Belki tecviz edenler arasında yer alan bazı ulema Fatih''e açıkça karşı çıkma cesaretini gösteremedikleri için susmuşlar, bu susmaları tasvip olarak yorumlanmıştır. Şüphesiz bir kısmı da Hristiyan dünyası karşısında döneminin en büyük gücü olan Osmanlı devletini zayıflatacak taht kavgalarını kardeş katli uygulamasına razı olarak bertaraf etmeyi istemişlerdir. Ne var ki Osmanlı şeyhulislamları arasında bu uygulamaya açıkca evet demiş ve fetva vermiş bir şeyhulislam yine de bilinmemektedir. Bununla ilgili makam-ı meşihattan verilmiş bir fetva bugüne kadar gelmemiştir. Konuyla doğrudan ilgili yegane fetva Rumeli Kazaskeri Taşköprîzade Kemalettin Efendi''nin II. Osman''a kardeşi şehzade Mehmet''i öldürmek için verdiği fetvadır. Ancak dikkat çekicidir ki aynı olayda Şeyhulislamlık mevkiinde bulunan ve fetva verme yetkisi asıl kendisinde olan Esat Efendi fetva vermemiştir. Kemalettin Efendi''nin bu fetvayı şeyhulislam olma ümidiyle verdiği şüpheleri vardır.

Netice itibariyle kardeş katli uygulaması bir örfi hukuk uygulamasıdır ve İslam hukukuna uygunluğu tartışmalıdır. Bu uygulamanın İslam hukukuna uygunluğu iddiası daha çok Osmanlı padişahlarına böyle büyük bir hatayı yakıştırmama arzusundan kaynaklanmaktadır. Ne var ki bu uygulamanın İslam hukukuna uygunluğu iddiası da, insan hayatını korumayı en önemli öncelikleri arasına alan bu hukuka bühtan teşkil etmektedir.

Burada son olarak şu söylenebilir: Bu trajik uygulamanın bütün acılarını Osmanlı ailesi yüklenmiştir. Yıldırım''dan sonra olduğu gibi kardeş kavgalarının masum binlerce insanın canına malolmaması ve devletin bölünüp parçalanmaması için bir anlamda kendi ailesinden masum insanların kıyılmasına rıza göstermiştir. Bu uygulamanın sağladığı birlik ve bütünlükten ve devletin ulaştığı büyüklükten ise bütün millet yararlanmıştır. Ucuz bir suçlama veya gereksiz bir savunma yerine böyle bir trajediyi doğuran sebepleri tahlil etmek ve hukuki durumunu tam bir açıklıkla ortaya koymak daha doğru olur diye düşünüyorum. [Konuyla ilgili olarak. Mehmet Akman''ın (Osmanlı Devletinde Kardeş Katli, Eren Yayınları, İstanbul 1997) adlı kıymetli araştırmasından daha geniş bilgi edinilebilir].


Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.