Üzüm bağlarından kiraz bahçelerine...

04:0015/08/2019, Perşembe
G: 15/08/2019, Perşembe
Mehmet Acet

Rahmetli Adnan Menderes, başbakan olmadan önceye denk gelen bir tarihte bizim topraklara (Taşkent/Konya) bir görev nedeniyle ayak basar.Menderes, gün karardıktan sonra kayabaşındaki kıraathaneden aşağıda boylu boyunca uzanan vadiyi uzun uzun seyrettikten sonra şöyle der:“Ben Taşkent’e gelene kadar yıldızların gökyüzünde olduğunu sanırdım ama burada yer yüzünde de yıldızlar varmış!”Vadi boyunca uzanan üzüm bağlarında yakılan ‘çıraların’ ışığı için yapılan bir teşbihtir bu.Üzüm bağları bizim oralarda

Rahmetli Adnan Menderes, başbakan olmadan önceye denk gelen bir tarihte bizim topraklara (Taşkent/Konya) bir görev nedeniyle ayak basar.



Menderes, gün karardıktan sonra kayabaşındaki kıraathaneden aşağıda boylu boyunca uzanan vadiyi uzun uzun seyrettikten sonra şöyle der:

“Ben Taşkent’e gelene kadar yıldızların gökyüzünde olduğunu sanırdım ama burada yer yüzünde de yıldızlar varmış!”
Vadi boyunca uzanan üzüm bağlarında yakılan ‘
çıraların
’ ışığı için yapılan bir teşbihtir bu.

Üzüm bağları bizim oralarda bir dönemin en büyük geçim kaynaklarından biri imiş.

Giderek daha fazla yalnızlığa terk edilen geleneksel taş evlerin bir yerinde üzümden pekmez yapmak için kullanılan ‘
şırahaneler
’ bulunurdu.

Benim çocukluğumda son evrelerine yetiştiğim Eylül aylarında kışa hazırlık yapan her evin önü aynı zamanda büyük bir şölen alanına dönüşürdü.

Nüfus da kalabalıkmış tabi.

Türkiye nüfusunun yüzde 80’inin tarım toplumunda yaşadığı dönemlerden söz ediyoruz.

O vadideki üzüm bahçelerini “
Daşdivan
” denen özel bekçiler korurmuş. Özellikle bağ bozumu dönemleri alarm dönemleri oluyor tabi.

Çocukların bağlara girmesi yasak.

Geceleri de herkesin çıra ışığını yakarak bağında nöbet tuttuğu dönemler.

Rahmetli babam anlatırdı.

“Çocukken o vadiden kaç katır yük sarıldığını sayardık. Bini geçtiği olurdu”
diye.

Şimdi o üzüm bağlarından eser kalmadı ne yazık ki.

Kurban Bayramında Menderes’in baktığı yerden aynı vadiye 70/80 yıl öncesini hayal ederek baktığımda yeşil halini korumasına rağmen terk edilmiş bağları izleyebildim.

Bakımsızlığa, ilgisizliğe direnç gösterebilen yetişmiş ceviz ağaçları dışında, aşağıdaki vadinin yeşilliği göze hoş gelmek dışında bir şey vaat etmiyordu.

Gerçi ‘
yazıklanmak
’ için acele de etmemek lazım.

O vadi bu durumda olsa bile, bizim çocukluğumuzda oğlak güttüğümüz dağlar da, kiraz bahçeleri sayesinde bugün bağ olmuş durumda.

Bizim hemşehriler, Mayıs sonu Haziran başında bağlarda yetişen kirazların yeni olanlardan ayırmak için eski olanlarına ‘
anam babam kirazları’
adını takmışlar.

Son dönemin en önemli ekonomik faaliyeti olan dağ kirazının sonlarına Ağustos ortasında yetişebildik.

Geç yetişmesi, aroması, sertliği, büyüklüğü ile bizim oralardan yetişen kiraza iç pazarda ulaşmanız çok zor olabilir.

Çünkü bu kiraz doğrudan ihracata gidiyor.

Bu sene fiyatlar 15 liraya kadar yükselmiş.

Bir de şu var:

Birileri bu işi yapan çiftçilerin elinde tutsa, daha organize hareket edilse, her sene tırlarıyla gelip piyasa koşullarını belirleyen ‘
tüccarlara
’ karşı daha korunaklı hale getirilebilir bu insanlar.

Haziran sonunda Tokyo’da bir marketi dolaşırken bir kilo kirazın 10800 Yen/100 dolar civarı parayla satıldığını gözlerimle görmüştüm.

Tokyo Dünyanın en pahalı şehri olarak biliniyor.

Haydi diyelim o 100 dolarlık kirazı Japonya’nın başka yerlerinde daha ucuza da bulabiliriz.

Haydi diyelim, Avrupa’da o kadar da pahalı değildir.

Ama yine de bizim oralardan Avrupa’ya ihraç edilen kirazların son erişim noktasında 15/20 avrodan aşağı satılmadığını düşünebiliriz.

Kiraz bahçeleriyle ilgili son dönemde esrarengiz söylentiler de dolaşıyor.

Dışarıdan bu kapasiteyi keşfeden birileri, sürekli olarak toprak satın alıp, kiraz bahçeleri kuruyorlarmış.

Muhtemelen son pazardaki fiyatları görüp bu işin ekonomik cazibesini fark eden ‘
profesyonellerin
’ ilk pazara yönelmesi gibi bir durum söz konusu.

Şimdi buradan, Youtube röportajlarındaki çiftçi amcalar gibi yetkililere seslenmek istiyorum.

Ey yetkililer!

Yerli ve milli ürünlerin ekonomideki payını artırmak için ne yapılabilir diye kafa yoruyorsanız, bizim oraların şu kiraz işiyle lütfen biraz ilgilenin.

Küçücük bir bölge için (Taşkent/Hadim Bölgesi) kiraz toplama mevsiminde 50/60 milyon liralık ciro elde edildiğini, aynı dönemde binlerce kişinin istihdama dahil edildiğini düşünürsek, bu kapasiteyi büyütmek için ortada büyük bir fırsat da var demektir.

#Adnan Menderes
#Taşkent
#Konya
#Tokyo
#Kiraz