Ufukta erken seçim gözüküyor mu?

04:0030/05/2020, Cumartesi
G: 30/05/2020, Cumartesi
Mehmet Acet

Ankara’nın her daim var olagelen, belli periyodlarla kendisini tekrarlayan iki sorusu vardır:1. Erken seçim mi geliyor?2. Kabine değişikliği mi yapılacak?Bir gazetecilik faaliyeti ile ilerlediğiniz takdirde, aslında her iki sorunun da önceden bilinemeyen ama belli parametreleri yan yana getirmek şartıyla ‘kestirilebilen’ cevapları vardır.Okumaları doğru yerden yaparsanız, doğru yerlere doğru sorular sorup aldığınız nabzı sağlıklı şekilde yerli yerine oturtabilirseniz, bir iddia ortaya koyabilirsiniz.Övünmek

Ankara’nın her daim var olagelen, belli periyodlarla kendisini tekrarlayan iki sorusu vardır:

1. Erken seçim mi geliyor?

2. Kabine değişikliği mi yapılacak?

Bir gazetecilik faaliyeti ile ilerlediğiniz takdirde, aslında her iki sorunun da önceden bilinemeyen ama belli parametreleri yan yana getirmek şartıyla ‘kestirilebilen’ cevapları vardır.

Okumaları doğru yerden yaparsanız, doğru yerlere doğru sorular sorup aldığınız nabzı sağlıklı şekilde yerli yerine oturtabilirseniz, bir iddia ortaya koyabilirsiniz.

Övünmek gibi olmasın ama…

2018 Şubat’ında, nisan ayında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilip haziran ayında (24 Haziran) yapılacak ‘erken seçimlerin’ öngörüsünde bulunup, o istikamette bir hazırlık yapıldığını fark edip, seçimlerin vaktinden önce yapılacağını sizlere bu köşeden haber vermiştik.

Kısa bir hatırlatma yapayım.

O vakit bir erken seçim öngörüsünde bulunabilmek için öncelikle ‘ekonomiye’ bakmak gerekiyordu.

Dönemin ekonomi kurmayları, hükümet ve AK Parti içinde ekonomi ile ilgili birimlerde görevleri bulunan isimlerle konuştuğumuzda hepsi birden, ağız birliği etmişçesine, “2019 ekonomi açısından bu yıldan (2018 başı) daha iyi olmayacak. O yüzden erken seçim yapılması iyi olur” diyorlardı.

Bir de Kasım 2019 için ciddi bir enerji birikimi olmaya başlamıştı.

Gezi olayları, 17/25 Aralık süreci, 15 Temmuz gibi tecrübelerin üstüne, “Sırada ne olabilir” diye sorulduğunda, herkesin aklına Kasım 2019’a kadar olabilecek muhtemel ‘Bel altı vuruş senaryoları’ geliyordu.

Bir anlamda ‘Kasım 2019 bekleyişi’ piyasalarda negatif bir algı olarak ortaya çıkmıştı.

Bu iki faktör birleşince, erken seçim fikrine her daim karşı çıkmış bir siyasetçi olarak bilinen Erdoğan, 24 Nisan’da kararını açıkladı.

24 Haziran’da yapılan seçim sonuçları da alınan kararın iktidar mensupları açısından akıllıca verilmiş bir karar olduğu anlaşıldı.

Peki, bugün için benzer bir atmosferden söz edebilir miyiz?

Önce cevabı verip, sonra gerekçelerine geleyim.

Biraz da sağı-solu yoklayarak aldığım nabza göre, “Hayır”, bir erken seçim hazırlığı ya da fikri söz konusu değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçenlerde hükümetin gündeminde erken seçim olmadığını net bir şekilde dile getirdi. Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Genel Başkanı Bahçeli de erken seçimin, Türkiye’nin gündeminde yer tutmaması gerektiğini dile getirdi.

Bu açıklamalardan ziyade, ‘şartlar’ üzerinden ilerlediğimiz takdirde, yine aynı yere çıkıyoruz.

Türkiye’nin mevcut şartlarında erken seçim olabilmesi için makul bir gerekçe bulunmuyor.

Erken seçim şu türden gerekçelerle gündeme gelebilir:

* 2018’de olduğu gibi, iktidarın bunun avantajından yararlanmak istemesi halinde,

* İktidarın ülkeyi yönetemez hale gelmesi ve seçimlerin kendisini dayatması halinde,

* Meclis aritmetiğinin bozulması ve seçim takvimini belirleme gibi temel konularda inisiyatifin muhalefetin eline geçmesi halinde.

Baktığımızda bu türden şartların karşılandığını ve bu nedenle bir erken seçim ihtimalinden söz edilmesini gerektiren bir durumun ortaya çıktığını söylememiz mümkün görünmüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde millet eliyle yetkilendirilmiş, daha üç yıldan bile fazla bir süre var.

Erken seçim kararı alıp yeniden kazanması halinde bile erken seçim yapmayı gerektirmeyecek kadar uzun bir süre bu.

Kaldı ki, son kamuoyu araştırmaları, halkın büyük bölümünün erken seçim fikrine sıcak bakmadığını ortaya koyuyor.

Ayasofya’da Fetih Sûresi’nin okunmasına dair serbest çağrışımlar
  • Duyurusu bile heyecan verdi.
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’un fethinin 567. yılı nedeniyle Ayasofya’da Fetih Sûresi okunacağını açıklamasından söz ediyorum.
  • Fetih’ten, Fetih Sûresi’nden söz edeceksek eğer, İstanbul’un fethini Ayasofya ile değil de başka neyle özdeşleştirebiliriz ki?
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra, tahmin edilebileceği gibi Yunan medyası yerinden hopladı.
  • “Erdoğan meydan okuyor, İstanbul’un düşüşünü kutlamak için dua edilecek”, “Türklerden eşi görülmemiş meydan okuma, Helenizm’e karşı büyük bir meydan okuma…” gibi cümlelerle manşetlere taşındı.
  • Özellikle Helenizm lafını okuyunca demek ki, içlerindeki öfkeyi, ileriye dönük hedeflerini canlı tutmaya devam ediyorlar diye düşünmeden edemiyorsunuz.
  • Bu durumda;
  • -İyi ki böyle bir karar alınmış,
  • -İyi ki, Ayasofya’da Fetih Sûresi okunmuş diye düşünüyorsunuz.
  • Meseleye Ege’deki komşumuza ayıp olacak nahifliğiyle bakanlara da, Atina’da Osmanlı’dan kalma eserlerin, camilerin ne durumda olduğunu araştırmalarını öneriyorum.

#Erken seçim
#Ankara
#Recep Tayyip Erdoğan
#Ayasofya