Bernard Henry Levi’yi geçen gün CNN International televizyonunda izledim.
Ağır Fransız aksanıyla, yanındakilere söz hakkı tanımadan ateşli bir konuşma yapıyordu.
Televizyonun sesini açınca ne dediğini anlamış olduk.
Şunları söylüyordu:
Mantık buysa, hikayenin gelişme seyri için öngörülenin ne olduğu da belli demektir.
İsrail, nasıl o kuşatmayı yarıp büyüdü, aynı şey burası için de pekala mümkün olabilir.
Öyle umut ediyor beyimiz…
Bernard Henry Levi deyip geçmeyelim hemen.
Levi, Kuzey Irak’taki referandum sürecinde o bölgede cirit atıp, istediği adamla istediği şekilde görüşerek yeterince dikkat çekmeyi başarmıştı.
Doğruysa eğer, Fransa’nın arabuluculuğunda yapılacak İbadi-Barzani zirvesinin mimarının da aynı isim olduğu söyleniyor.
Gören gözler, görünenin ne olduğunu görebiliyor zaten.
Ama Levi’nin lafları üzerinde durmak, te’kid babından önem taşıyor.
Kuzey Suriye’deki PKK oluşumu ve Kuzey Irak’taki referandum sürecinin ana ekseninde böyle bir hedef var.
Kelimesi kelimesine böyle mi demişler bilmek mümkün olmasa da, fiili durumun okuması bize şunu söyletiyor:
Söyleyenin kimler olduğunu söylememe gerek kaldı mı bilmiyorum.
Daha fazlası ne olabilir?
Aşağı yukarı o da belli.
Suriye PKK’sına tonla silah verildiyse, Irak Barzani’sine de füzeler, belki de savaş uçakları vereceklerdir.
Devam eden hedef, yeni bir İsrail olacaksa eğer, daha fazlasını da düşünebiliriz.
Ankara kadar Tahran’ı da yerinden hoplatan, birçok temel meselede çıkarları yüzde yüz ters düşse de, son zamanlarda iki başkent arasında gördüğümüz ortaklık arayışını başka bir yerden okuyamayız.
Çözüm sürecinde Kürt kartının Türkiye lehine evrilmesinden inanılmaz derecede rahatsız olan, masanın devrilmesine ciddi katkılar sağlayan İran’ın gelinen noktada evdeki bulguru kaybetme telaşı gözlerden kaçacak gibi değil.
Burada kastedilenin, İran topraklarının bir bölümü olduğu anlaşılmıştır herhalde.
Yeni denklemde Ankara’nın muhatapları arasında Bağdat da var biliyorsunuz.
TSK ve Irak Merkezi Yöntemi’ne bağlı askerlerin Silopi’de ortak tatbikat yapacağını aylar önce biri söylemiş olsaydı, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yollanırdı.
Ama oldu işte.
Fakat burada da şöyle bir sorun var.
Bağdat’ı güya yönetenler, bu ülkeyi perişan hale getirip şimdi de yukarıda anlattığımız projeyi dayatanlar karşısında Ankara ile nereye kadar nasıl birlikte hareket edebilir.
İbadi ile yürümeye kalktığınız zaman adımlarınızın ileriye doğru mu, geriye doğru mu gittiğini anlamama ihtimali var.
Irak bağlamında bu güvensizlik halinin, dün Anadolu Ajansı’nın editör masasına katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun sözlerine ölçülü bir şekilde yansıdığını gördük.
Şu sözlerle:
Bu durumda geriye, bu projenin önünü kesebilecek kapasiteye sahip iki bölge ülkesinin ne yapabileceğine bakmak lazım.
İran ve Türkiye’nin birlikte hareket etmesi, Bernard Levi’nin hayallerine ket vurabilir mi?
Evet vurabilir.
Tehdit algılaması ortak olduğuna göre, böyle bir imkan da var demektir.
Bugün kısmetse Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte İran yolunda olacağız.
Perşembe yazısı için bakalım heybemize başka neler koyabileceğiz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.