TEOG çocuğu

04:0018/09/2017, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
Mehmet Acet

Bizim apartmanda üst katlardaki komşumuzun bir oğlu var.İsmini yazmayayım, zira bu yazıyı okumaları halinde kendisi olmasa bile aile büyükleri bu yazacaklarıma fena halde içerleyebilir.Binaya girip çıkarken site içinde bisiklet sürerken, kan ter içinde top peşinde koşarken görmeye alışık olduğumuz o çocuk, bir ara gözlerden ıraklaştı.Bir gün asansörde kendisiyle karşılaştığımızda durulmuş, çocukluktan malulen emekliye ayrılmış, yapılan şakalara ayıp olmasın diye hafiften gülümseyerek karşılık veren

Bizim apartmanda üst katlardaki komşumuzun bir oğlu var.

İsmini yazmayayım, zira bu yazıyı okumaları halinde kendisi olmasa bile aile büyükleri bu yazacaklarıma fena halde içerleyebilir.

Binaya girip çıkarken site içinde bisiklet sürerken, kan ter içinde top peşinde koşarken görmeye alışık olduğumuz o çocuk, bir ara gözlerden ıraklaştı.


Bir gün asansörde kendisiyle karşılaştığımızda durulmuş, çocukluktan malulen emekliye ayrılmış, yapılan şakalara ayıp olmasın diye hafiften gülümseyerek karşılık veren bir çocukla karşılaştık.

Oydu evet.

Anlık tespitlerde benden çok daha başarılı olan hanım,
“O artık
çocuğu oldu
” dedi.

Hafta sonu hayatımın en radikal kararlarından birini alıp, çocukların gittiği okuldaki veli toplantısına katıldım.

Bu yıl, ellerinizden öper, bizim de TEOG çağına gelmiş bir oğlumuz var.

Anne ve babadan oluşan
‘Aile Meclisimiz’,
kendisiyle ilgili temel tutum olarak sınavlar, ödevler, okul disiplini gibi konularda bir denge politikası izlemeye çalışıyor.

Sıkboğaz etmeyelim, çocukluğunu yaşasın ama TEOG meselesinde de işi biraz ciddiye alsın gibisinden bir yaklaşım biçimi.

TEOG meselesi de 6, 7 aydır gündemimizde.

Yukarıda sözünü ettiğim denge politikası çerçevesinde oğlumuzu ölçülü bir şekilde TEOG havasına sokmaya çalışıyoruz.

İtiraf edeyim, milim mesafe kat edebilmiş değiliz.

Sıfır gerilim, sıfır stres...

En son bayram tatilinde oğlumla aynı ismi taşıyan dedemize
“Torunun bu yıl TEOG sınavına girecek onun gerilimini yaşıyor”
dediğimde babam durumu anlamaya çalışırken oğlum, bana doğru hızlıca
“Bunu da nereden çıkarıyorsun”
bakışı atmıştı.

Bizimkisi, böyle bir durum işte.

Öğretmenleriyle sağladığımız
“Zehir gibi bir çocuk ama derslere biraz daha önem verse iyi olacak”
mutabakatıyla idare edip gidiyoruz.

Hafta sonu katıldığım veli toplantısında, on binlerce sınıfta aynı anda yapılan toplantıda olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gün önce yaptığı açıklama gündeme bomba gibi düşmüştü.

“Ben
olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG’un kaldırılması lazım”
sözleri.

Açıklamayı akşam program canlı yayınlanırken dinlemişti.

Oğlumuz, Cumhurbaşkanının sözlerinin kendisini nasıl ilgilendirdiğini kavradığı anda, Beşiktaş’ın rakip kaleye attığı bir gole sevinirken yaptığı hareketi yaptı.

Yerinden ayağa kalkıp, iki elini yumruk yaparak “
İşte bu”
sevinci patlattı.
Veli toplantısında öğretmenlerin bir kısmı TEOG bu yıl olacak mı olmayacak mı? sorusunu hiç hesaba katmadan,
“Bu yıl kader yılı biliyorsunuz”
edasıyla konuşmalar yaptı.

Yanlış anlaşılmasın, onların bu tutumunu da çok fazla yadırgıyor değilim.

Ama, üç saatlik toplantıda 25 yıllık Fen hocasının TEOG kaldırılmalı görüşüne uygun düşecek sözlerini kendi açımdan daha bir rahatlatıcı buldum.

Eğitimin testlere gömülü, robotlaştırıcı yönünün faydadan çok zarar getirdiğini düşünüyorum.

O yüzden eğitim sıralamalarında Türkiye’yi çoğunlukla Zimbabwe’nin altında gösteren aşağılayıcı araştırmaları görünce karalar bağlamıyorum.

Mesela,
“PİSA araştırmasında Türkiye’nin sıralaması şöyle oldu”
gibisinden bir haberle karşılaştığımda benim aklıma önce İtalya’daki PİSA kulesi geliyor.

Şöyle dersem belki meramımı daha iyi anlatabilirim:

Oğlum bir gün karşıma geçip Mevlana’nın şu şiirini okusa TEOG’dan ful çekmiş kadar sevinirim:

“Kalbin köşküne kurulmuşsa nefs; insan da bir, hayvan da bir.
Edep örtüsünü giymemişse beden; bahar da bir, hazanda bir.
Haram lokmaya alışmışsa kursak; aç da bir, tok da bir.
Haline şükrü unutmuşsa insan; az da bir, çok da bir.
Merhamet elini tutmamışsa vicdan; zalim de bir, mazlum da bir.”

Bu arada, veli toplantısı bahsini kapatmadan önce orada ortaya attığım, genelde de destek bulan bir fikrimi sizlerle paylaşayım.

Toplantı yaptığımız sınıfta, bir kamera vardı.

Kameranın çektiği görüntüler dahili sistemle okul yönetimi tarafından izlenebiliyor.

Ders ortamında çekilen o görüntüler, bir link verilerek velilerin de erişimine açılsa kötü mü olur?

Okullar, dersler özel bir alan değil.

Okula bıraktıktan sonra, ya da gittikten sonra çocuğunuzun gün boyu ne yaptığını bilmek, okul yönetimi kadar velilerin de hakkı olsa gerek.

Eğrisi, doğrusu tartışılabilir belki ama bu fikri sıcak karşılayan olursa, talebin karşılanması için Milli Eğitim Bakanlığı’na doğru bir yürüyüş planı yapabiliriz.

#TEOG
#Recep Tayyip Erdoğan
#MEB
#Öğrenci