S-400 hava savunma sistemi meselesinin Türk/Amerikan ilişkilerinde ürettiği gerilim ve kriz atmosferi bugünlerde bol bol konuşulurken, işin Rusya ayağına pek değinilmediğini görüyoruz.
Konuyu açmak için bazı sorular soralım:
Ruslarla S-400 görüşmelerini yapan ve süreci yöneten çevrelerden aldığımız izlenimler üzerinden bu soruları oluşturmuş bulunuyorum.
Yani aslında bu defa sorular üzerinden cevaplara değil, cevaplar üzerinden sorulara gitmiş olduk.
Soruları sorduk, şimdi cevaplarına gelelim.
Sözünü ettiğim çevrelere göre, Rusları en fazla Amerika’nın NATO üzerinden S-400 füzelerinin sırlarını çözmesi ihtimali korkutuyor.
Hani hep S-400’ler F-35’lerin sırrını çözer mi korkusundan söz edenler var ya.
Soruyu bir de tersinden sorunca bakınız neler karşımıza çıkıyormuş!
Yine bir kulis bilgisi olarak aktaralım.
Moskova’da bu füzelerin Türkiye’ye satışına sıcak bakanlar kadar, buna kesin şekilde karşı çıkanlar ve satılsa bile teknoloji transferinin yapılmaması gerektiğini söyleyenler de bulunuyor.
Rusların bu korkusunun dayanağı, NATO’nun kapalı kapılar ardında yapılan toplantılarında da böyle bir konunun konuşulması.
Rusların bu durumdan haberdar olması da, tedirginliklerini artırıyor.
Hava savunmasında Rusya seçeneğine yönelmenin temel gerekçesi de, fiyatının daha ucuz olması değil.
Amerikalıların aksine Rusların teknoloji transferini de kabul etmesi.
Yürütülen görüşmeler sonucunda işin bu kısmı da karara bağlandı ve sözleşmede teknoloji transferi de yerini buldu.
Yani mesele Ruslar açısından bir taahhüde dönüşmüş oldu.
İşin bu kısmı böyle olmakla birlikte, kendileriyle müzakere yürütmesi zaten zor olan Rusların mesele teknoloji transferi noktasına gelince Ankara’daki muhataplarını ciddi anlamda zorladıklarını öğreniyoruz.
Türkiye ile Rusya arasındaki ikili ilişkilerin itici gücü iki ülkenin liderleri.
Yani Vladimir Putin ve Tayyip Erdoğan.
Suriye’de bunun örnekleri çok görüldü.
Örneğin Afrin Harekâtı’nın en kritik anlarından birinde Ruslar Suriye’nin hava sahasını bir anda kapatınca, çözüm Erdoğan’ın Putin’i aramasıyla bulunmuş, harekat kaldığı yerden o şekilde devam edebilmişti.
Aynı durum S-400’lerin Türkiye’ye transferi sürecinde de karşımıza çıkıyor.
Şöyle özetleyebiliriz:
S-400 müzakerelerinde konu teknoloji transferine gelince, Rusya adına teknik görüşmeleri yürütenler işi yokuşa sürüyor. Bu durum, haliyle Ankara’daki muhataplar açısından zorlayıcı bir faktör haline dönüşüyor.
Sonra Erdoğan’a bu konu not olarak iletiliyor, Erdoğan Putin’le görüşmesinde gündeme getiriyor.
Sonuç?
Bu aralar herkes S-400’ler konusunda Amerika ile yaşanan gerilime odaklanmış durumda ama böyle bir zamanda Rusya’nın konuya bakışı, endişeleri, yürümekte olan süreçte aldığı tutum ayrıca üzerinde durmayı hak etmiyor mu?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.