Bir haftadır beşik gibi sallanıyoruz.
Akhisar, Ankara, İstanbul, Elazığ dün de Manisa Kırkağaç’tan deprem haberleri geldi.
İşin ilginç yanı, bu sarsıntılar ayrı ayrı kaynaklarda ortaya çıktığı için (Akhisar/Kırkağaç depremi ilişkili olabilir) birbirinden bağımsız depremler olarak nitelendiriliyor.
Neden acaba?
Televizyonlarda yaygın şekilde kullanılan bir deprem haritası var ya hani.
ODTÜ’den Prof. Dr. Ali Koçyiğit, o haritayı hazırlayan üç kişilik ekipte yer alan bir isim.
Alanında en iyi olan üç tane isim sayın derseniz, Koçyiğit’i o listenin başlarına rahatlıkla koyabilirsiniz.
Aynı günün akşamında Hoca’nın işaret ettiği yerde 7,2 büyüklüğünde o bildiğimiz kötü sonuçları olan ikinci büyük deprem meydana geliyor.
Deprem nasıl bir geometri sunmuş, nerede sıkışma, nerede genişleme sağlamış?
Arazideki incelemeler, laboratuvardaki modellerle karşılaştırılarak bir takım verilere ulaşılıyor.
Sözünü ettiğim tahminler bu çalışmalar üzerinden yapılabiliyor.
Ali Koçyiğit’le, Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde konuşurken, bundan sonraki depremler için risk unsuru artan iki bölgeye dikkat çekti.
1939 kışında Erzincan’ı yerle bir eden 7,9 büyüklüğündeki depremden sonra, Tokat/Niksar’a kadar olan 360 kilometrelik fay hattındaki enerji boşalmıştı.
İlerleyen yıllarda büyük ölçekli depremler batıya doğru aynı fay hattı üzerinden devam etti.
1944’te Gerede’de, devamında 1967’de Sakarya Akyazı’da, 1999’da Gölcük ve Kaynaşlı’da büyük sarsıntılar yaşanmış, bu sarsıntılar ağır yaralar bırakmıştı.
Aşağı yukarı bütün deprem uzmanlarının üzerinde ittifak ettiği, 30-40 yıl içerisinde olma ihtimali yüzde 65 olarak değerlendirilen, 7 ve üzerinde olacağı söylenen İstanbul depremi…
Koçyiğit, bu depremlerle birlikte fay hattındaki enerji birikiminin Marmara’ya dayandığını dile getiriyor.
Kuzey Marmara Fay Hattı denildiği zaman, İstanbul Bakırköy kıyılarının 6 kilometre açığından geçen, Silivri’ye doğru kıyıya olan mesafesi biraz daha artan fay hattı tarif edilmiş oluyor.
1999 Gölcük depreminden sonra çıkartılan yönetmeliğe uygun şekilde inşa edilen binaların son depremlerde başarılı bir sınav verdiği görüldü.
Van depremi sonrası aynı şey söylenmişti, şimdi Elazığ için benzeri değerlendirmeler yapılıyor.
İstanbul’da da, son 20 yıl içerisinde inşa edilen binaların daha güvenilir olduğu düşünülebilir.
Ancak, İstanbul’un konut olarak kullanılan bina stoku, 90 öncesine, hatta 80 öncesine kadar gidiyor.
İstanbul sahil yolunun kenarında sahile paralel şekilde uzanan 30, 40 yaşın üzerindeki binaların halini düşünüyorum da…
Allah korusun!
7’nin üzerindeki deprem senaryoları göz önüne getirildiğinde sadece kıyı şeridi değil, iç kısımlara doğru da eski yapılaşmaların yoğun olduğu ilçeler için ciddi bir tehlike var.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.