Ağustos başında Milli Eğitim Bakanı olan Prof. Dr. Mahmut Özer’le dün sabah kahvaltıda bir araya geldik.
Kendisiyle hem pandemi süreci, hem de bakanlıktaki hedefleriyle ilgili yaklaşık 2 saatlik bir sohbetimiz oldu.
En çok merak edilen soruyla başlayalım.
Okulların durumu ne olacak?
Yeni Milli Eğitim Bakanı, bu konuda çok net bir kararlılık sergiliyor.
Okullardaki korona vakalarıyla ilgili güncel durumu, Bakan Özer’in verdiği rakamlar üzerinden aktaralım:
Milli Eğitim sistemi içerisinde 57 bin 108’i devlet okulu olmak üzere, toplam 71 bin 320 tane okul, 850 bin sınıf bulunuyor.
Bu veriler doğrultusunda son durum şöyle:
Cuma günü itibarıyla 4025 sınıf kapalı iken, 10 günlük karantina sürecinden dönenlerin etkisiyle kapalı olan sınıf sayısı şu an için 2225’e gerilemiş durumda.
Bakan Özer, bu verilerden yola çıkarak endişe verici bir durum olmadığını, okullarda uygulanan maske/mesafe/temizlik kurallarının bu sayının daha fazla yükselmesini engellediğini söylüyor, öğrencilerin dışarıda iken okullardaki kadar dikkatli olmadığını dile getiriyor
Şu veriler, bu konuda önemli bir rahatlamanın sağlandığını gösteriyor:
Okullarda;
-Mevcut dersliklerin yüzde 56’sında, öğrenci sayısı 25 ve altında.
-50 ve üzeri öğrenciye hizmet veren sınıfların oranı ise yüzde 1,1’e kadar düşmüş.
AK Parti hükümetinin eğitim alanında yaptığı en güzel işlerden biri de kitapların ücretsiz olarak öğrencilere verilmesi olmuştu.
Bakan Özer şimdi yeni bir müjde veriyor.
Artık yardımcı kitaplar da bakanlık tarafından bastırılarak ülkenin her tarafına, bütün okullara ücretsiz gönderilecek.
Özer, MEB’in yardımcı kitaplarının en nitelikli kitaplar olduğunu artık özel okulların da bu kitaplara yöneldiğini söylüyor.
Bir başka güzel haber, okul öncesi eğitimle ilgili başlatılan seferberlik.
Bakan Özer, fırsat eşitsizliğinin temeli olarak nitelendirdiği bu alanı güçlendirmek için iddialı bir hedef belirlemiş.
Toplamda 2784 olan ‘ana okul’ sayısına bir yıl içerisinde 3 bin tane yenisi eklenecek.
Seferberlik sözcüğünün içini yeterince dolduran bir hedef değil mi bu?
Ama asıl önemlisi, devlet eliyle bu işler yapılacağı için İstanbul Etiler’de okuyan bir çocuk ile Hakkari’deki bir çocuk için aynı fırsatlar oluşturulmuş olacak.
Bakan Özer, ilkokulların altyapısını güçlendireceklerini, okulların bütün ülkede aynı donanımlara sahip hale getirileceğini ifade ediyor.
Bir başka hedef, meslek okullarıyla ilgili.
Özer, Bakan Yardımcılığı döneminde bu alanla ilgili çalışmalar yürütmüştü.
Bakanlığı döneminde de yüzde 85 oranında istihdam sağlayan Mesleki Eğitim Merkezlerine yönelimi artırmayı en önemli hedefler arasında sayıyor.
Eğitim meselesi dünyanın her tarafında sert tartışmalar eşliğinde yürüyen, doğruları yanlışları kişiden kişiye, gruptan gruba, uzmandan uzmana değişebilen bir alan.
Bu alandaki yetersizlikleri, eksik bırakılanları, doğruları ve yanlışları tartışmak elbette önem taşıyor.
Yeni Milli Eğitim Bakanı, sanıyorum böyle bir atmosferden kendisi de rahatsız olduğu için, başlığa taşıdığımız ifadeyi kullanıyor:
Peki, bu içi boş bir retorik mi?
Yine kendisinin verdiği uluslararası sınavlardaki son durumumuza bakılırsa, “Eğitim işinde kötüyüz” diyerek kendimize biraz fazla haksızlık yaptığımızı düşünebiliriz.
PİSA ve TIMMS gibi uluslararası izleme araştırmalarına göre Türkiye, son yıllarda ortalama puanını OECD ülkeleri arasında en fazla artıran üç ülkeden biri olma başarısını elde etti.
Bu ezberleri biraz da pozitif yönleriyle bozsak nasıl olur?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.