Orhan Miroğlu diyor ki:
Diyarbakır Cezaevi’nde türlü türlü işkencelere maruz kalmış, 1992 yılında Musa Anter’in öldürüldüğü saldırıdan yaralı olarak kurtulmuş, Kürtleri, Kürt sorununun ürettiği travmayı yaşamış bir ismin böyle konuşması önemli.
Bülent Arınç’ın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın uzun tutukluluk sürelerine dikkat çekip bundan duyduğu rahatsızlığı beyan etmesinde kişisel olarak yanlış bir şey görmüyorum.
Tutukluluk sürecinin uzamasına gösterilen tepki kadar, tutukluluğun geçerli kanıtlara dayalı olduğunun kabul edilmesi de önem taşıyor.
Kürtlerin travmasını Demirtaş üzerinden okumak ise tam da Orhan Miroğlu’nun dediği yere çıkıyor.
Trajediyi, trajediye sebep olanların kitabından öğrenmeye davet etmek.
Bunu, yani trajediye sebep olanlar meselesini, Demirtaş özelinden biraz açalım.
2013 ilkbaharı ile kendisinin tutuklandığı Kasım 2016 arasında geçen süreyi baz alarak küçük bir Selahattin Demirtaş portresi çıkartalım.
2013’ün Mart, Nisan ve Mayıs ayları, çözüm sürecinin de bahar ayları olmuştu.
Demirtaş’ın o dönemdeki rolünde Kürtlerin travmasını bitirecek pozitif katkılar vardı.
İmralı’ya giden HDP heyetinde yer alıyor, sonraki zamanlarda karşımıza çıktığı gibi konuşurken terlemiyor, yüzünü ekşitmiyor, o trafiğin sonuca olumlu yönde katkı vermesini ister gibi hareket ediyordu.
Hatta aynı yılın Temmuz ayı sonunda Gezi olaylarıyla ilgili söyledikleri, bu olayları organize edenler açısından tam bir hayal kırıklığı niteliğindeydi.
CNNTÜRK televizyonunda konuşan Demirtaş’ın ağzından şu cümleler çıkıyordu:
Doğru, HDP siyaseti çözüm sürecinin ‘bahar aylarına’ denk geldiği için Gezi olaylarına etkin bir şekilde katılmadı.
Ama bu durum, jargonunda ‘devrimci halk savaşı’ diye bir tabir bulunduran aynı çevrelerin içinde bir ‘ukde’ olarak kalmadı değil.
Bu böyle iken ilerleyen aylarda bu duruşta öyle bir sapma oldu ki, sanki bir el, Demirtaş’ın beynini yerinden alıp, yerine başka bir beyin koymuş gibi oldu.
Böyle olmasının birinci nedeni Suriye’deki gelişmelerdi.
Demirtaş ise, Türkiye’de, Ankara’da aynı ajanda ile siyaset yapmaya başladı.
Böyle konuşmasının nedeni, hükümetin bu işi yokuşa sürmesi ya da çözüm sürecinden vazgeçmesi değildi tabii.
2014’ün Ekim ayında yaşadığımız Kobani eylemlerinde Demirtaş’ın nasıl bir rol oynadığını biliyoruz.
Devamında 2015 yaz aylarından itibaren Suriye’yi Güneydoğu’ya taşıma niyetiyle başlatılan hendek eylemleri başladığında nasıl bir tutum sergilediğini de biliyoruz.
21 Mart 2013’te, çözüm süreci kendi baharına girdiğinde, Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda bir milyona yakın insan toplanmıştı.
Hâlbuki Kasım 2016’da Edirne’deki cezaevine götürülürken, Selahattin Demirtaş’ın arkasından üç kişi bile gitmedi.
Niye?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.