Kur saldırısından dersler çıkarmak

04:0016/08/2018, Perşembe
G: 16/08/2018, Perşembe
Mehmet Acet

Dün Amerikan Doları, Türk Lirası’na karşı bir gün öncesine göre ikinci bir yüzde 5 daha kayıpla başladı, 6 liranın altını gördü.Pazartesiden alacak olursak, iki gün içerisinde bu kaybın yüzde 10’u bulduğu söylenebilir.Tabii, meselemiz günü kurtarmak olsaydı, hep birlikte Meksika dalgası üretip “Oley” çekebilirdik.Ama Türk Lirası’nın ABD Doları karşısında bir ay önceki pozisyonuna göre kaybı halen yüzde 30’ların üstünde seyrediyor.Ekonomistlerce en ideal ölçüm yöntemi olarak kabul edilen Merkez Bankası’nın

Dün Amerikan Doları, Türk Lirası’na karşı bir gün öncesine göre ikinci bir yüzde 5 daha kayıpla başladı, 6 liranın altını gördü.

Pazartesiden alacak olursak, iki gün içerisinde bu kaybın yüzde 10’u bulduğu söylenebilir.



Tabii, meselemiz günü kurtarmak olsaydı, hep birlikte Meksika dalgası üretip “Oley” çekebilirdik.

Ama Türk Lirası’nın ABD Doları karşısında bir ay önceki pozisyonuna göre kaybı halen yüzde 30’ların üstünde seyrediyor.

Ekonomistlerce en ideal ölçüm yöntemi olarak kabul edilen Merkez Bankası’nın reel döviz kuru endeksinin 3,90 olması aradaki mesafenin hala uzun olduğunu gösteriyor.

Bardağın dolu tarafına bakalım.

İki gün içerisinde geçen haftaki saldırı dalgasının püskürtülebileceğinin gösterilmiş olması bile büyük kıymet arz ediyor.

Döviz kurlarının hızlı bir şekilde aşağı doğru inmeye devam etmesi demek, oluşan hasarın kısıtlı kalacağı anlamına gelecektir.

“SUÇU BİZE ATMAYIN!”

Bu aralar basın brifinglerinde bol bol Türkiye sorularına muhatap olan ABD’nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nauert, dövizdeki tırmanışın Amerika’nın Türkiye’ye dönük yaptırım uygulamalarıyla ilgisinin olmadığını söyledi.

Tam ifadesi şu şekilde:

“Bir ekonomist size Türkiye’de yaşananların ABD’nin ve son dönemdeki politikalarımızın çok ötesinde olduğunu söyleyecektir. Türkiye’deki ekonomik felaketler, biz iki kişiye küresel Magnitsky yaptırımlarını uygulama kararı aldıktan sonra başlamadı.”

Bu sözleri Türkçeye bir daha tercüme edecek olursak, “Ekonominiz zaten batağın içerisinde, suçu bize atmayın” demiş oluyor hanımefendi.

Tabii, gerçeği yarım yamalak söylediğiniz zaman, resmin sadece bir bölümünü gösterme çabası içinde olduğunuz zaman, bu eylemi ‘çarpıtma’ dışında başka bir kelime izah etmez.

Trump’ın Cuma günü ‘zaman ayarlı’ bir biçimde attığı twitin kur dengelerini sarsma niyeti taşıdığını atılan twitin kendi içeriği bile yeterince ortaya koyuyordu.

Amerikalıların bu pervasızlığına karşı Tayyip Erdoğan liderliğinde gösterilen onurlu duruşu korumak, bu ülkeye aidiyet duygusuyla bağlı olan herkesin birinci önceliği olmalı.

Ama bunu yaparken soğukkanlı bir şekilde dersler çıkarmanın da tam zamanı.

NE TÜR DERSLER ÇIKARTILABİLİR?

Dersler derken, şu geride kalan bir haftanın sonunda herkesin bir şekilde adını koyabileceği iki temel sorundan bahsedebiliriz.

1-İthalata dayalı ürünlere olan bağımlılığımız ve yerli üretim konusundaki yetersizliklerimiz.

2-Borçla yaşama alışkanlığı, bir başka deyişle tasarruf yapma, yani ayağı yorgana göre uzatma konusunda sahip olduğumuz kronik sorunlar.

Türkiye ihracatta güzel başarı hikayeleri yazıyor ama, ihraç edilen ürünlerin önemli bir bölümü ithal ham madde ve ara mallardan oluşuyor.

Orta gelir düzeyinden ileri gelir seviyesine ulaşmanın yolu, yüksek teknolojili ürünlerle uluslararası pazarlarda rekabet etmekten geçiyor.

Bununla birlikte ileri teknolojili ürünlerin ihracattaki payı yüzde 3,5 seviyelerini geçemiyor.

O halde, Ar-Ge’ye verilen teşviklerin sonuçları üzerinde düşünmenin tam zamanı diyebiliriz.

İkincisi, çoğumuz hak edilmemiş bir zenginlik içerisinde yaşamayı hedefliyoruz.

Hak edilmemiş zenginlik ne demek?

Borçlanarak, sürekli borçlu kalarak yaşamak…

Türkiye, zengin petrol, doğalgaz rezervlerine sahip bir ülke değil.

Zenginleşmesini alın teriyle, akıl teriyle elde etmesi gereken bir ülke.

Bu durumda 16 yıllık Ak Parti hükümetlerinin temel ilkesi olan mali disiplini korumaktan başka çare yok.

Görüşlerine başvurduğumuz ekonomi bürokratları, piyasanın Eylül ayı içerisinde açıklanması beklenen Orta Vadeli Program’a odaklandığını söylüyor.

İnsanlar gibi zaman zaman ülkelerin de ateşinin yükseldiğini, insanlar gibi ülkelerin ateşinin de doğru yöntemler kullanılarak düşeceğini dile getiriyorlar.

Döviz karşısında Türk Lirası’nın önümüzdeki haftalar içerisindeki seyri, öncelikli olarak enflasyon oranlarına etki edecektir.

Toparlanma ne kadar erken olursa, enflasyon üzerindeki kur etkisi o kadar az olacaktır.

#ABD
#Dolar