Ocak 2019 sonunda Millet İttifakı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Tunç Soyer ismi açıklanınca, İyi Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, bu karara tepki göstermiş,“Sayın Soyer’in aday gösterilmesi parti tabanımız ve bazı teşkilatlarımızda tepkiyle karşılanmıştır”diye bir açıklama yapmıştı.Tepkinin nedeni şuydu:Tunç Soyer, hem 12 Eylül sonrası“Ülkücüleri idama götüren savcı”olarak bilinen Nurettin Soyer’in oğlu idi, hem de İyi Parti ile HDP arasında bir seçim yapacak olsa, hiç
Ocak 2019 sonunda Millet İttifakı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Tunç Soyer ismi açıklanınca, İyi Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, bu karara tepki göstermiş,
“Sayın Soyer’in aday gösterilmesi parti tabanımız ve bazı teşkilatlarımızda tepkiyle karşılanmıştır”
diye bir açıklama yapmıştı.
Tunç Soyer, hem 12 Eylül sonrası
“Ülkücüleri idama götüren savcı”
olarak bilinen Nurettin Soyer’in oğlu idi, hem de İyi Parti ile HDP arasında bir seçim yapacak olsa, hiç tereddüt etmeden HDP diyebilecek CHP’liler kategorisinde yer alıyordu.
İyi Parti il başkanı açıklamasında,
“Artık kendi başının çaresine baksın, bu işte biz yokuz”
anlamına gelen bir cümle daha kurdu:
“Bundan sonraki süreçte Sayın Soyer kendi sorumluluk alanında ve adaylığında kendi üzerine düşeni yapmalıdır”
sözleriyle.
Aynı günlerde partinin Genel Başkanı Meral Akşener’le bir grup gazeteci kahvaltıda bir araya gelmiştik.
Meral Hanım, o buluşmada partinin ağır toplarından Musavat Dervişoğlu’nun bu konuyla ilgili sözlerini tekrarlayarak
“Babadan oğula suç geçmez, oğuldan babaya da suç geçmez”
deyip, Soyer’e destek verdi.
Şurası açık ki, İyi Parti’nin 31 Mart yerel seçimlerinde yaptığı tercihler, aldığı kararlar, girdiği ilk seçimde Meclis’e girmeyi başarmış bir partinin
hiç de uygun değildi.
Nihayetinde, İyi Parti, 30 Büyükşehir’i geçtik, kalan 51 ilden bile bir tane belediye başkanı çıkaramadı.
Sonuçta CHP’ye
olmanın mutluluğu yetti, bu kayıplardan dolayı ciddi bir tartışma bile yapılmadı.
AKŞENER’İN TERCİHLERİ, PARTİ İÇİNDE YAŞANAN KRİZLER
Son günlerde olup bitenlerle ilgili, İyi Parti’nin içinden aldığım nabzı yansıtabilecek bir cümle kurayım:
Dinlediklerimden çıkardığım sonuç doğru ise eğer, Parti içi tartışmaların bir türlü bitmemesinin bir nedeni de, Genel Başkan Akşener’in partiyi yönetmek yerine, idare etmeye dönük bir tutum sergilemesi olabilir.
Akşener, yine aynı kahvaltı davetinde idi yanılmıyorsam,
diyerek içerideki ‘curcunayı’ pek önemsemediğini dile getiren bir ifade kullanmıştı.
Meral Hanım’ın
tutumunun 20 Eylül’deki kurultayda yaşanan liste krizinin büyümesine neden olduğu söyleniyor.
Malum, o kurultayda bazı isimler, Genel İdare Kurulu listesinin dışında bırakılmıştı.
Bu böyle olurken, delegelere,
“Şu şu isimler tercih edilmeyecek”
diye önden bir yazı verilmesi, tartışmaları daha da alevlendirmişti.
“BUNU KENDİLERİNE SÖYLEMEYE UTANDIM”
Bu liste krizi patlak verdiğinde, liste dışı kalan isimler dâhil, herkes, bu işin sorumlusu ya da uygulayıcısının Koray Aydın olduğu konusunda hemfikirdi.
Ancak bir başka soru da zihinlerde asılı halde duruyordu:
Koray Aydın, Genel Başkan’ın haberi olmadan böyle bir şey yapabilir miydi?
İyi Parti içinde siyaset yapan ve bu gürültülü ortamda olup bitenleri perde önü ve perde arkasıyla birlikte bilebilecek durumda olan çevrelerden dinlediğime göre, Akşener’e,
“Bu isimlere liste dışına kalacaklarını niye siz söylemediniz? Neden böyle gizli saklı bir yöntem izlendi”
biçiminde sorular gelince, kendisi şöyle bir cevap vermiş:
“Bunu (liste dışında kalacaklarını) kendilerine söylemeye utandım.”
Diğer yandan, bütün bu olup bitenleri, yani düne kadar partinin önde gelenleri arasında yer alan bir ismin
“İstanbul il başkanımız FETÖ’cü”
demesini, aynı ismin İyi Parti’nin HDP’nin de aralarında bulunduğu partilerle anayasa çalışması yaptığını ifşa etmesini, bir başka milletvekilinin yine zehir zemberek açıklamalar yaparak partisinden istifa etmesini, dışarıdan yapılan operasyon olarak nitelendiren görüşler de var malum.
Bu ifşaatı yapanlara, istifa edenlere,
“20 Eylül’de bu liste krizi yaşanmasaydı yine böyle yapar mıydınız”
diye sorulsa, kimse bu soruları yadırgamaz.
Belli ki bu isimler aynı zamanda
“Sen misin beni liste dışı bırakan”
diyerek intikam duygusuyla hareket ettiler.
Ancak asıl şaşırtıcı olan, ‘
’ lafını bu partide hemen herkesin sık sık kullanması.
İyi Parti’nin 3. kuruluş yıldönümü nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Akşener’e bir kutlama mesajı göndermişti.
Kurultay’daki liste krizinde ismi çizilenler arasında yer alan İzmir Milletvekili Aytun Çıray, bu kutlama mesajını sosyal medya hesabında paylaşıp,
“Her satırı üzerinde adeta birlikte çalışılmış”
dedi.
Bu mesaja göre ne olmuş oluyor?
Erdoğan ile Akşener böyle bir açıklama yapmadan önce açıklama metnini birlikte hazırlamış oluyorlar!
“
” lafını Meral Hanım dâhil İyi Parti içinde siyaset yapanların bol bol kullandığını biliyoruz.
İşte şu son krizde de Akşener
“Partiye operasyon yapılıyor”
demedi mi?
‘
’ lafı bu kadar fazla dolaşımda kalınca, liste dışı kalan bir partilinin düz bir kutlama mesajından bile böyle bir sonuç çıkarması kaçınılmaz olabiliyor demek ki.
#İyi Parti
#Soyer
#Akşener
#CHP
#Operasyon
#HDP