23 Haziran’da ne olabilir sorusuna yanıt ararken, 31 Mart’ta ne olmuştu sorusunu hatırlamak, meselenin hala en geçerli referans noktasını oluşturuyor.
31 Mart’ta İstanbul özelinde şu tür şeyler olmuştu:
İstanbul’un demografik yapısına baktığımızda bu saydığımız kesimlerin toplam nüfusun veyahut toplam seçmenin yarısından fazlasına tekabül ettiğini tahmin edersiniz.
Hal böyle olunca da, yüzde 3’lük, 4’lük, 5’lik oy sapmalarının ne kadar belirleyici olduğunu anlamak kolaylaşacaktır.
Katılım oranı yüzde 83,8’de kaldı.
Halbuki, 24 Haziran 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde bu oran yüzde 87,9 olarak gerçekleşmişti.
Yani bir önceki seçime göre 31 Mart’ta sandığa gidenlerin oranı yüzde 4,1 oranında azalmıştı.
Oranlar değil de sayılar üzerinden baktığımızda ise, 2018 Haziran seçimlerinde oy kullanan 440 bin civarı seçmenin 31 Mart’ta sandık başına gitmediğini görüyoruz.
İstanbul’da toplamda 1 milyon 705 bin seçmen oy vermeye gitmedi.
Bu yüksek bir rakam ama bu kitlenin takriben 4’te 3’ü, zaten hiçbir seçimde oy kullanmıyor.
Dolayısıyla “Acaba 23 Haziran tercihleri ne olur” sorusuna muhatap kıldığımız seçmen grubunu bir önceki seçimde oy kullandığı halde 31 Mart’ta sandık başına gitmeyenler arasında aramak daha doğru olacaktır.
İki seçim arasında oy vermeye gitmeyenler arasında çoğunluk Ak Parti seçmeninden oluşuyor.
Bu cümlenin içerdiği anlam konusunda genel bir konsensüs oluşmuş durumda.
Bu da demek oluyor ki, 31 Mart için geçerli olan kural 23 Haziran için de geçerli olacak.
Yani, katılım oranı artarsa bu durum Ak Parti adayı Binali Yıldırım’a, düşük çıkarsa CHP adayı İmamoğlu’na yarayacak.
Seçimlerin iptali ve yenilenmesi acaba kime yarayacak?
Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği karar sonrası, herkes eteklerindeki taşları döktü, söylenecekler söylendi.
Bu kararın hukuksuz olduğunu iddia edenler, bu durumun CHP ve adayı lehine bir hava oluşturduğunu dile getiriyorlar.
Ama öbür taraftan ‘Saydıkça’ Binali Yıldırım lehine değişen sonuçlar da herkesin gözü önünde yaşandı.
İstanbul için kullanılan oyların sadece yüzde 9’u sayıldığında, aradaki farkın 28 binlerden 13 bin 729’a kadar düştüğü görüldü.
Böyle olunca, acaba sandıkların geri kalan yüzde 91’i sayılsaydı ne olurdu sorusu zihinleri kemiren bir soru olarak kalmayacak mıydı?
Ekrem İmamoğlu, oylar sayıldıkça fark neden kapandı sorusuna ikna edici bir cevap veremedi.
Soruyu soran gazeteci ise, İmamoğlu’nun taraftarlarınca sosyal medya lincine tabi tutuldu.
Tıpkı Dersim/Tunceli tartışmalarıyla ilgili sorusu CHP adayı tarafından taca gönderilen bir diğer gazetecinin başına gelenlerde olduğu gibi.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.