İstanbul’da 23 Haziran sonuçlarını hangi faktörler belirleyecek?

04:0029/05/2019, Çarşamba
G: 29/05/2019, Çarşamba
Mehmet Acet

13 Mayıs’ta bu köşede İstanbul’da mahalleler üzerinden yapılan, niteliği nedeniyle İstanbul seçmeninin‘detaylı tomografisini’yansıtıyor dediğim bir rapordan söz edip, o rapor üzerinden bir takım verileri sizlerle paylaşmıştım.23 Haziran’da ne olabilir sorusuna yanıt ararken, 31 Mart’ta ne olmuştu sorusunu hatırlamak, meselenin hala en geçerli referans noktasını oluşturuyor.31 Mart’ta İstanbul özelinde şu tür şeyler olmuştu:-24 Haziran 2018 seçimleri ile kıyaslandığında, Karadenizlilerin yoğun olarak

13 Mayıs’ta bu köşede İstanbul’da mahalleler üzerinden yapılan, niteliği nedeniyle İstanbul seçmeninin
‘detaylı tomografisini’
yansıtıyor dediğim bir rapordan söz edip, o rapor üzerinden bir takım verileri sizlerle paylaşmıştım.


23 Haziran’da ne olabilir sorusuna yanıt ararken, 31 Mart’ta ne olmuştu sorusunu hatırlamak, meselenin hala en geçerli referans noktasını oluşturuyor.

31 Mart’ta İstanbul özelinde şu tür şeyler olmuştu:

-24 Haziran 2018 seçimleri ile kıyaslandığında, Karadenizlilerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde, Ak Parti’ye verilen oylarda gözle görülür bir gerileme olmuştu. (Yüzde 3-5 oranlarında)
-İstanbul’da sayıları yüksek olan Kastamonuluların yoğun olarak yaşadığı mahallelerde, Orduluların, Trabzonluların vs. yoğun olarak yaşadıkları mahallelerde, bir önceki seçime göre sonuçları doğrudan etkileyecek şekilde farklı bir tutum sergileyenler olmuştu.
-HDP seçmeninin yoğun olarak yaşadığı mahalleler üzerinde yapılan ‘Sondajlama çalışmasından’ bu partinin seçmeninin yüzde 80’den fazlasının CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na destek verdiği tespit edildi.
-Muhafazakar Kürt seçmenin yoğun olarak yaşadığı mahallelerden, Ak Parti’ye yine yüksek oranda oy çıkmış ancak bu kategoride yer alan seçmen kitlesinin takribi yüzde 4’ünün sandığa gitmediği anlaşılmıştı.

İstanbul’un demografik yapısına baktığımızda bu saydığımız kesimlerin toplam nüfusun veyahut toplam seçmenin yarısından fazlasına tekabül ettiğini tahmin edersiniz.

Hal böyle olunca da, yüzde 3’lük, 4’lük, 5’lik oy sapmalarının ne kadar belirleyici olduğunu anlamak kolaylaşacaktır.

KATILIM ORANI ARTARSA BU DURUM
AK PARTİ’YE YARAYACAK
31 Mart seçimlerinin yapılmasına bir gün kala yaptığım bir paylaşımda
“İstanbul’da seçim sonuçları katılım oranına bağlı. Katılım yüksek çıkarsa Ak Parti, düşük çıkarsa CHP kazanır”
demiştim.

Katılım oranı yüzde 83,8’de kaldı.

Halbuki, 24 Haziran 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde bu oran yüzde 87,9 olarak gerçekleşmişti.

Yani bir önceki seçime göre 31 Mart’ta sandığa gidenlerin oranı yüzde 4,1 oranında azalmıştı.

Oranlar değil de sayılar üzerinden baktığımızda ise, 2018 Haziran seçimlerinde oy kullanan 440 bin civarı seçmenin 31 Mart’ta sandık başına gitmediğini görüyoruz.

İstanbul’da toplamda 1 milyon 705 bin seçmen oy vermeye gitmedi.

Bu yüksek bir rakam ama bu kitlenin takriben 4’te 3’ü, zaten hiçbir seçimde oy kullanmıyor.

Dolayısıyla “Acaba 23 Haziran tercihleri ne olur” sorusuna muhatap kıldığımız seçmen grubunu bir önceki seçimde oy kullandığı halde 31 Mart’ta sandık başına gitmeyenler arasında aramak daha doğru olacaktır.

İki seçim arasında oy vermeye gitmeyenler arasında çoğunluk Ak Parti seçmeninden oluşuyor.

Bu cümlenin içerdiği anlam konusunda genel bir konsensüs oluşmuş durumda.

Bu da demek oluyor ki, 31 Mart için geçerli olan kural 23 Haziran için de geçerli olacak.

Yani, katılım oranı artarsa bu durum Ak Parti adayı Binali Yıldırım’a, düşük çıkarsa CHP adayı İmamoğlu’na yarayacak.

MAĞDURİYET PSİKOLOJİSİ
KİME YARAYACAK?

Seçimlerin iptali ve yenilenmesi acaba kime yarayacak?

Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği karar sonrası, herkes eteklerindeki taşları döktü, söylenecekler söylendi.

Bu kararın hukuksuz olduğunu iddia edenler, bu durumun CHP ve adayı lehine bir hava oluşturduğunu dile getiriyorlar.

Ama öbür taraftan ‘Saydıkça’ Binali Yıldırım lehine değişen sonuçlar da herkesin gözü önünde yaşandı.

İstanbul için kullanılan oyların sadece yüzde 9’u sayıldığında, aradaki farkın 28 binlerden 13 bin 729’a kadar düştüğü görüldü.

Böyle olunca, acaba sandıkların geri kalan yüzde 91’i sayılsaydı ne olurdu sorusu zihinleri kemiren bir soru olarak kalmayacak mıydı?

Ekrem İmamoğlu, oylar sayıldıkça fark neden kapandı sorusuna ikna edici bir cevap veremedi.

Bu soru kendisine sorulduğunda,
“Bilgisayar başındaki çocukların hatası”
diyerek soyut, ne anlama geldiği anlaşılamayan bir karşılık verdi.

Soruyu soran gazeteci ise, İmamoğlu’nun taraftarlarınca sosyal medya lincine tabi tutuldu.

Tıpkı Dersim/Tunceli tartışmalarıyla ilgili sorusu CHP adayı tarafından taca gönderilen bir diğer gazetecinin başına gelenlerde olduğu gibi.

#Tunceli
#Ekrem İmamoğlu