Özge Akman, Doğan Duman, Aysel Tekerek, Lütfi Yılmaz, Mehmet Yıldız, Muhammet Ali Canca, Vedat Öztürk, Hüseyin Karabulut…
Muhtemelen hiçbirinin isimlerini dahi duymadığınız bu kişiler, 31 Mart’ta İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri için bağımsız aday olarak yarışanların bir bölümünü oluşturuyor.
Fazla yer kaplamasın diye hepsinin ismini yazmadık.
Toplam sayıları 24.
Ama şimdi muhtemelen her birinin ayrı ayrı kapısı çalınacak, kimlerden oy aldıkları araştırılacak, imkân ya da ihtiyaç varsa işbirliği yapılacak.
Yani İstanbul İl Seçim Kurulu’nun 17 Nisan’da Ekrem İmamoğlu’na verdiği mazbatada geçtiği haliyle iki favori aday arasındaki 13 bin 729’luk farktan daha fazlasına tekabül eden bir miktar.
Ak Parti ve CHP’nin 23 Haziran için bir oy hesabıyla hareket edeceğini söyledik ama bu mantıkla yürütülecek bir çalışma için, 31 Mart’a katılmış küçük siyasi partilerin alacağı kararlar, bağımsız adayların alacağı kararlardan daha önemli olacak.
Yenilenecek seçimde ne yapacağına bir türlü karar veremeyen Saadet Partisi örneğin…
17 Nisan’da verilen mazbatada Saadet Partisi adayı Necdet Gökçınar’ın 103 bin 364 adet oy aldığı yazıyordu.
Bu rakam Ak Parti adayı Binali Yıldırım ile CHP adayı Ekrem İmamoğlu arasındaki farkın 7,5 katına tekabül ediyor.
Bu da demek oluyor ki, 31 Mart’ta Saadet Partisi’ne oy verenlerin 23 Haziran seçimleri için yapacakları tercih, doğrudan seçimin kazananını belirleyebilir.
Lakin Saadet Partisi yönetimi adaylarını çekip çekmeme konusunda henüz bir karar veremedi.
Doğrusunu söylemek gerekirse tuhaf bir gerekçesi var bunun.
Temel Karamollaoğlu yönetimi, her durumda Ekrem İmamoğlu’nun işine yarayacak bir formül arayışı içerisinde.
Böyle bir durumda parti yönetiminin ne yapması beklenir?
Ancak, bu açıklamayı şu an için yapamamalarının başka bir gerekçesi var.
Haliyle bu kararsızlık hali, tabanını kontrol edemeyen bir siyasi parti hüviyeti çıkarıyor karşımıza.
Saadet Partisi aday çıkarırsa mı CHP’ye daha çok yarar, çıkarmaz İmamoğlu lehine çekiliyoruz derse mi?
Bu durumda Saadet Partisi yönetiminin bile yönetemediği bir tabandan söz ediyoruz demektir.
Ak Parti açısından ‘tavanın’ tutumunu değiştirmeye dönük yapacak bir şey yok gibi görünüyor.
Ama kendi tavanının bile nereye gideceğinden emin olamadığı ‘Saadet tabanı’ için özel bir kampanyanın yürütülmesi, iyi bir fikir olabilir.
31 Mart’ta Demokratik Sol Parti de İstanbul’dan bir aday çıkarmış, çıkarılan aday 30 bin 884 oy almıştı.
Aradaki 13 bin 729’luk farkı dikkate aldığımızda, DSP’nin binde 36’lık oyunun da ne kadar cazip hale geldiği anlaşılabiliyor.
Kuşkusuz hem Ak Parti, hem de CHP genel merkezlerinde bu hesapların hepsi ince ince yapılıyor bu aralar.
Ancak İstanbul sonuçlarını her durumda 1 Nisan’dan bugüne yaşananlar ile bugünden itibaren önümüzdeki 1,5 ay içerisinde yaşanacak olanların ortaya çıkaracağı atmosfer belirleyecektir.
23 Haziran’ın galibinin kim olacağı sorusunun bugünden bir cevabı yok elbette.
İlerleyen günler, haftalar içerisinde yapılacak kamuoyu yoklamaları, anketler belki önceden bir fikir verecektir.
Ama şimdiden şu kadarını söyleyebiliriz:
23 Haziran;
31 Mart seçim sonuçlarını ve 36 gün boyunca neler olup bittiğini gördükten sonra Ak Parti adayına oy vermediğine pişman olanlarla, seçimlerin yenilenmesi kararı nedeniyle Ekrem İmamoğlu’nun mağdur edildiğine inananlar arasında geçecek bir karşılaşma olacak gibi görünüyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.