Şubat 2019’da Tahran’dan aniden gelişen bir istifa haberi geldi.
Gerekçe sunmamıştı ama o görevde kalmayı gerçekten anlamsız hale getiren onur kırıcı bir tutumla karşılaştığı an, geriye başkaca bir seçenek de kalmıyordu.
Şubat 2019 dedik.
O günlerde, Suriye’de İran destekli katliamlarla yeni yüzyılın en cani devlet başkanı unvanını elde eden Beşar Esed için, Tahran’a gizlice bir ziyaret planlanmıştı.
Ziyareti planlayan isim, Ortadoğu’daki Şii yayılmacılığının sembolü, resim verdiği yerlere İran’ın sıradaki hedefi gözüyle bakılan, Devrim Muhafızlarının gözbebeği, dini lider Hamaney’in sağ kolu Kasım Süleymani’den başkası değildi.
Ancak, her durumda bir başka ülkenin devlet başkanı için planlanan bir geziden, gizlilik derecesi ne olursa olsun, ev sahibi ülkenin dışişleri bakanının haberdar edilmemesi kadar tuhaf bir durum olamazdı.
Evet, öyle oldu.
Esed’in Tahran’a yaptığı ziyaretten İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif haberdar edilmedi.
Türkiye’de İran dosyasını en iyi bilen isimlerden biri olan İran Araştırmaları Merkezi’nden Hakkı Uygur’un dediğine göre, bazı ülkelere, örneğin Bağdat’a büyükelçi atanırken, yine Dışişleri Bakanı’nın değil, Devrim Muhafızları içindeki bir tugayın aynı ismi taşıyan komutanının sözü geçiyordu.
Bu aktardıklarımız, İran’da güç hiyerarşisinin, tutulan pozisyonların yukarıya doğru dikey şekilde ilerlemesiyle değil, kişilere ve kurumlara göre yatay ve hatta asimetrik şekilde oluştuğunu bize gösteriyor.
Buradan bakınca, dün sabaha karşı ABD Başkanı Trump’ın talimatıyla Bağdat Havaalanında öldürülen Kasım Süleymani’nin, bu türden bir hiyerarşi içinde Cumhurbaşkanı’ndan bile daha önemli görülen bir isim olduğu düşünülebilir.
Bunu düşünmeniz halindeyse, Bağdat Havaalanı’nda dün sabaha karşı olanların İran ve Şii dünyası için ne kadar acıtıcı olduğu gerçeği ile baş başa kalırsınız.
Önceki gün ABD’nin Irak’taki büyükelçiliği saldırıya uğramış, binada ABD adına görev alanlar tahliye edilmiş, elçilik binasından alevler yükseldiğini gösteren görüntüler dünyaya yayılmıştı.
Saldırının hemen ardından ABD yönetimi İran’ı sorumlu tutmuş, Trump ile Hamaney arasında sosyal medya üzerinden karşılıklı sataşmalar olmuştu.
Hemen ertesi günü, Süleymani’nin Bağdat Havaalanında yanındakilerle birlikte hedef haline gelmesinin, ABD açısından büyükelçiliğe yapılan saldırının arkasında İran var tezini güçlendirir bir niteliği de olabilirdi.
Ülkesinde 8,5 ay sonra yapılacak olan seçimler için hazırlıklarını sürdüren, bütün politikalarını Amerikan ulusalcılığını köpürtme niyeti üzerine kuran Trump’ın, Bağdat’taki ABD büyükelçiliğine yapılan saldırıya bu şekilde cevap vereceği muhtemelen öngörülmemişti.
Belli ki bir özgüven zehirlenmesi de vardı.
Ne dersiniz?
Bundan sonra neler olabilir sorusuna yanıt arayanlar için buraya kadar anlatılanlar bir fikir veriyor olabilir mi?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.