İngiltere ile ‘koruyucu ekipman’ krizinin perde arkası

04:0022/04/2020, Çarşamba
G: 22/04/2020, Çarşamba
Mehmet Acet

İngiliz basınında üç gün boyunca “Türkiye’den gidecek yardımlar” temalı haberler çıkınca, sonra bu yazılanlar “Türkler bu işi yokuşa mı sürüyor” sorusunu zihinlere düşürecek tarzda bir haber diline dönüşünce, antenlerimizi bu alana çevirdik.Ankara’da konunun bütün detaylarını bilen üst düzey bir yetkiliyle konuştuktan sonra işin arka planında hayli dikkat çekici bir hikaye olduğunu fark ettim.Önce örnek olması için o haberlerden bazı spotlar paylaşalım.-Türkiye’den temin edilecek 84 tonluk sevkiyatın

İngiliz basınında üç gün boyunca “Türkiye’den gidecek yardımlar” temalı haberler çıkınca, sonra bu yazılanlar “Türkler bu işi yokuşa mı sürüyor” sorusunu zihinlere düşürecek tarzda bir haber diline dönüşünce, antenlerimizi bu alana çevirdik.

Ankara’da konunun bütün detaylarını bilen üst düzey bir yetkiliyle konuştuktan sonra işin arka planında hayli dikkat çekici bir hikaye olduğunu fark ettim.

Önce örnek olması için o haberlerden bazı spotlar paylaşalım.

-Türkiye’den temin edilecek 84 tonluk sevkiyatın gecikecek olması gerçek bir endişe konusu. (BBC)

-İngiltere’nin Türkiye’den temin ettiğini açıkladığı 84 tonluk sevkiyat “gecikiyor.” (BBC Türkçe)

-Türkiye’den gidecek yardım malzemeleri 24 saat gecikirse ülkedeki sağlık sistemi durabilir.” (Daily Mail)

Görüldüğü üzere bu haberler, İngiltere’nin Türkiye’den yüklü miktarda koruyucu ekipman sipariş ettiğini (400 bin adet koruyucu önlük) ancak bunun bir türlü ülkeye ulaşamadığını söylüyor.

Bunları okuduktan sonra bütün kapılar çalındı, bütün görüşmeler yapıldı ama Ankara’da işi yokuşa süren birileri var gibi bir izlenim edinmiyor musunuz?

LONDRA’DAN ANKARA’YI ARAYAN OLMADI

Oysa benim Ankara’da konuştuğu üst düzey Türk yetkili, bu hikaye ile ilgili başka şeyler anlatıyor.

Meğer, İngiliz basınında bu haberler çıkarken resmi makamlar üzerinden Ankara ile herhangi bir temas sağlanmamış.

Şöyle deniyor:

“İngiliz basınında bu haberler çıkınca, Ankara’da Sağlık Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı ‘Bu nedir’ diye birbirlerine sordular. İşin gerçeği iki bakanlığın da böyle bir konudan haberi yoktu. Yani İngiliz makamlarından herhangi bir isim, Türk makamlarıyla herhangi bir temas kurmamıştı.”

Nisan başında İspanya ile benzeri bir kriz yaşandığında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıkladığı gibi, Türkiye’de koruyucu sağlık ürünlerinin ihracatı Sağlık Bakanlığı’nın iznine tabi.

4 Mart’ta resmi gazetede yayınlanan tebliğ, tıbbi niteliği olan koruyucu önlüklerin ihracatını da aynı kapsamda tutuyor.

İNGİLTERE BÜYÜKELÇİSİ ARANDI RAHATSIZLIK İLETİLDİ

Durum böyle ise, bu işlerin nasıl yürütülmesi beklenir?

Tıbbi malzemelerin ihracatı Sağlık Bakanlığı’nın iznine bağlı olduğuna göre, İngiliz makamlarından ilgili isimlerin, Sağlık Bakanlığı ya da Dışişleri Bakanlığı üzerinden temas kurarak izin taleplerini iletmeleri.

Ama onlar böyle yapmadılar.

Ankara ile herhangi bir temas kurmadan, yukarıda sözünü ettiğimiz yöntemle, yani bu işin bir baskı aracı haline dönüşmesinden yararlanacak bir tarzla hareket ettiler.

Bu son gelişmeler ve İngiltere yönetiminin Ankara ile herhangi bir temas kurmadan, meselenin sadece basın üzerinden ilerlemesi halinde bunun bir baskı aracı haline dönüşeceği varsayımıyla hareket etmesi, Türk makamları nezdinde rahatsızlığa neden oldu.

Dışişleri Bakanlığı üzerinden İngiltere’nin Ankara büyükelçisi Dominick Chilcott arandı ve kendisine “Bu işler böyle mi olur” tepkisi verildi.

(Sağlık Bakanlığı Pazartesi günü bu ürünlerin İngiltere’ye gönderilmesi için izin verdi)

İŞİN İÇİNDE DAHA FAZLA PARA KAZANMA HIRSIYLA HAREKET EDEN TÜRK FİRMALARININ KURNAZLIĞI DA OLABİLİR

İngiltere ile yaşanan bu soruna, İspanya ile aybaşında yaşanan ‘solunum cihazı’ krizinin bir benzeri gözüyle bakılabilir.

Konuştuğum yetkili ismin de teyit ettiği gibi hemen hemen aynı şey yaşandı.

İspanyol basınında, tam da Türkiye’den bir uçak dolusu yardım malzemesinin ülkeye ulaştığı günlerde, Türkiye’den sipariş edilen 116 adet solunum cihazının teslim edilmediği iddiasıyla eleştirel mahiyette haberler çıkmıştı.

Sonra konu bir şekilde tatlıya bağlandı.

Ancak aynı günlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklama içinde yer alan şu cümlelere de dikkatinizi çekmek isterim:

“Türkiye’deki bazı firmalar, ihracata ilişkin yapılan düzenlemeleri bildiği halde, daha fazla para kazanmak için farklı ülkelerden gelen talepleri cevapsız bırakmadılar ya da Sağlık Bakanlığı’na yönlendirmek yerine sözleşme imzaladılar”.

Bu açıklamalar ne anlama geliyor?

Şu ortamda daha fazla para kazanma hırsıyla hareket eden Türk firmalarının da Sağlık Bakanlığı iznini aşmak için bu kurnazca yönteme dahil olabilecekleri anlamına geliyor.

Şu anki gidişat, Türkiye’nin kendi tıbbi malzeme kapasitesinin kendi hastalarına yetecek miktarda olduğunu gösteriyor.

Böyle düşünülmese, böyle bir kurnazlığa prim verileceğini de zannetmiyorum.

Ancak, önce İspanya, ardından İngiltere’nin izlediği bu yöntem bundan sonra başka ülkeler için de yol olabilir.

O yüzden yapılması gereken ilk iş, maske, solunum cihazı, koruyucu önlük gibi tıbbi malzeme üreten firmalara dönük müeyyide kartını da açık hale getirecek bir yöntem izlemek olabilir.

Ne kadar kritik günlerden geçtiğimiz ortada.

Önce Türkiye’nin ihtiyaçları, sonra diğer ülkeler…

#Türkiye
#İngiltere
#Kriz
#Mevlüt Çavuşoğlu