İkinci perde nasıl açılacak?

04:0012/11/2018, Pazartesi
G: 12/11/2018, Pazartesi
Mehmet Acet

Cumartesi akşamı Paris’te aynı yemek masasında yan yana oturan ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan acaba neler konuştular?İki ülke ilişkilerinde bu tür buluşmalarda konuşmayı zorunlu kılan birçok konu başlığı bulunduğuna göre bu mevzulardan en az birden fazlasını muhakkak aralarında değerlendirmişlerdir.Mantık böyle düşünmemizi gerektiriyor.Mesela, Kuzey Suriye, PKK lider kadrosundan üç ismin başına para ödülü konması, Münbiç gibi başlıklar hiç gündeme gelmemiş olabilir mi?Sanıyorum gelmiştir.Ama

Cumartesi akşamı Paris’te aynı yemek masasında yan yana oturan ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan acaba neler konuştular?

İki ülke ilişkilerinde bu tür buluşmalarda konuşmayı zorunlu kılan birçok konu başlığı bulunduğuna göre bu mevzulardan en az birden fazlasını muhakkak aralarında değerlendirmişlerdir.



Mantık böyle düşünmemizi gerektiriyor.

Mesela, Kuzey Suriye, PKK lider kadrosundan üç ismin başına para ödülü konması, Münbiç gibi başlıklar hiç gündeme gelmemiş olabilir mi?

Sanıyorum gelmiştir.

Ama görüşmenin içeriğine dair Beyaz Saray adına Reuters’a bilgi veren bir yetkilinin sözlerinden, iki liderin sadece Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen Cemal Kaşıkçı konusunu ele aldıkları, bu duruma nasıl yanıt verileceğini görüştükleri sonucunu çıkarabiliyorsunuz.

İnsanların merak duygusunu kabartan bu türden kritik görüşmeler sonrası, basına sızdırılan ‘İçeriğe dair’ bilgileri, sorular sorarak, birkaç yönden tartarak anlamlandırmak gerekebilir.

Mesela benim aklıma şöyle bir soru takılıp kaldı:

Resmi bir açıklama yapmak yerine uluslararası bir ajansa bilgi veren Beyaz Saray yetkilisi, bu görüşmede neden acaba sadece Kaşıkçı cinayetine nasıl yanıt verileceğinin konuşulduğu havasını yaymaya çalışıyor olabilir?

MESAJ VELİAHT PRENS’E Mİ?

Kaşıkçı cinayetini işleyenler, emri verenler belki de özgüven zehirlenmesi yaşadıkları için arkada bu kadar kanıt bırakabileceklerini hesap edememişlerdi.

Muhtemelen Kaşıkçı cinayetini işlerken faili, azmettiricisi belli ama delillendirilememiş bir cinayet olarak kalmasını planladılar.

Böyle cinayetlerin ürettiği ‘korku katsayısı’ her zaman daha güçlüdür çünkü.

Faili belli ama kanıtlanamamış bir cinayetin, despot yöneticilere karşı çıkan Arap sokağının yeni gözdesi İstanbul’da estirebileceği havayı bir düşünün.

Ama olmadı.

Gövde gösterisine dönüştürmek istedikleri vahşi bir cinayet ellerinde patladı.

Paris’e gitmeden önce havalimanında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, cinayetle ilgili ses kayıtlarının ABD dışında Suudi Arabistan, Almanya, Fransa ve İngiltere ile de paylaşıldığını açıkladı.

Ankara’nın bu cinayetle ilgili aldığı tutumun şöyle bir özetini yapabiliriz:

Meselenin üzerinin kapatılması ya da unutturulması çabalarını cinayet delillerini önce etkili medya mecralarıyla, sonra da bu 5 ülke ile paylaşarak boşa çıkartan ama Suudi Arabistan ile ikili ilişkilerin dengesini korumaya çalışan bir tutum.

Erdoğan’ın Suudi Kral Salman’dan “Hadim’ül Harameyn Eş-Şerifeyn” diye iltifatla söz etmesinin temel nedeni de bu.

Peki ama cinayetin azmettiricisi olarak görülen ve asıl gücü elinde tutan Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın durumu ne olacak?

Paris’teki akşam yemeği buluşmasını “Trump ve Erdoğan Kaşıkçı cinayetine nasıl tepki verileceğini konuştular” diyerek servis eden kimliği gizli Beyaz Saray yetkilisi, bu ‘sızdırmayla’ Veliaht Prens’e “Bak seni konuştular” der gibi bir mesaj vermek istiyor olabilir mi?

Trump’ın Prens Salman’dan vazgeçmek istemediğini, Kaşıkçı cinayetinin bütün unutulamazlığına rağmen onunla iş tutmaya devam etmek istediğini, en iyi Prens Salman biliyor olmalı.

Çünkü ismi üzerinden yürütülen proje az uz bir şey değil.

30 ile 50 yıl arasında kendisini Suudi Arabistan’ın başında tutacak, artı Arap dünyasında ismi üzerinden yeni sahte kahramanlık hikayeleri üretilecek, uydurulacak bir projenin sahne çekimlerinin ABD’de başladığını en iyi o biliyor.

Bu böyle iken Reuters’a konuşan Beyaz Saray yetkilisi “Bak Başkan Trump bu işi ört bas etmeye çalışırken, Erdoğan bütün bir görüşme boyunca bu konuyu gündemde tuttu” mesajıyla Prens Salman’ı yerinden hoplatmak istiyor olabilir mi?

TÜRKİYE’YE KARŞI HAMLE GELİR Mİ?

Biraz komplo teorisi yazısı gibi oldu, ama bunu daha çok, yanlış çıkma ihtimali de bulunan ‘Sezgilerin’ yazıya dökülmüş hali olarak okursanız daha iyi olur.

Bir tür ikinci perde nasıl açılacak sorusu üzerinde fikir egzersizi yürütme de diyebilirsiniz.

Birkaç soru soralım:

-Veliaht Prens MSB, Kaşıkçı cinayetinin yükünü üzerinden atmak için Türkiye’ye karşı sert bir tutum almaya yönelir mi?

-Ya da, Salman üzerinden Ortadoğu’ya yüzyıllık yeni bir format atma projesini hayata geçiren, Kaşıkçı cinayetine rağmen kendisinden vazgeçmeyeceği anlaşılan ABD için ideal senaryo Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki köprülerin atılması olabilir mi?

-Türkiye’deki darbe girişimlerine fon desteği sağlayan Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed, Riyad’a yaptığı ziyarette yeni ne tür fikirler gündeme getirmiş olabilir?

Bu sorular üzerinde kafa yormaya değen sorular.

Neden derseniz, Kaşıkçı cinayetin çözüp uluslararası bir mesele haline getirmeyi başaran Türkiye’den intikam almak isteyenlerin henüz etkili bir hamle yaptıklarını görmüş değiliz.

Belki de çılgınca bir hamle yapmak istiyor ama korkuyor da olabilirler.

#Türkiye
#ABD