Siyasetin son 5 ayının panoramasına baktığımızda, bu 5 ayın başlangıcıyla geldiği nokta, son derece dikkat çekici bir fotoğrafı önümüze koyuyor.Gelin bu fotoğrafa birlikte bakalım…23 Haziran 2019 İstanbul seçimlerinden sonra iktidar cephesinde ciddi bir moral bozukluğu, muhalefet kanadında ise, tam tersi büyük bir coşku havası esmeye başlamıştı.Alternatif politikalar üretip‘umut’üzerinden siyaset yapma yerine, çatının iktidar partisinin üzerine çökmesi beklentisiyle hareket eden, bu anlamda‘yıkıcı
Siyasetin son 5 ayının panoramasına baktığımızda, bu 5 ayın başlangıcıyla geldiği nokta, son derece dikkat çekici bir fotoğrafı önümüze koyuyor.
Gelin bu fotoğrafa birlikte bakalım…
23 Haziran 2019 İstanbul seçimlerinden sonra iktidar cephesinde ciddi bir moral bozukluğu, muhalefet kanadında ise, tam tersi büyük bir coşku havası esmeye başlamıştı.
Bu, siyasi ahlâka sığmayan, vatanseverlik duygusunun asgari koşullarını bile sağlamayan korkunç bir anlayış.
Ama öyle işte…
Ağırlıklı olarak CHP ve HDP içerisinde kümelenen, ülkenin durumunun ne olacağı önemli değil, yeter ki Tayyip Erdoğan gitsin düşüncesinden beslenen bir damar var karşımızda.
Arzu edilen şuydu:
Amerika S-400 füzeleri nedeniyle ağır yaptırımlar uygulayacak, dolar başını alıp gidecek, piyasa altüst olacak, ekonomi yönetilemez hale gelecek, yani çatı, iktidarın üzerine yıkılıverecekti.
Ama olmadı.
Olmadığı gibi, bir süre sonra rüzgâr tersinden esmeye başladı.
Havayı değiştiren, iktidar cephesine moral veren, karşı tarafta hayal kırıklığı ve panik üreten kritik gelişmeler oldu.
Bu yeni durum, CHP’nin hiç arzu etmeyeceği şekilde, HDP ile baş başa kalması anlamına geliyordu.
Ama iş orada bitmedi.
Bir süre sonra, CHP’ye karşı HDP içinden de homurdanmalar yükselmeye başladı.
O konuşmanın yapıldığı gün, Meclis’te Barış Pınarı Harekâtı için tezkere oylaması yapılacaktı.
Harekâta destek verse HDP’yi küstürmüş olacaktı.
Destek vermese, parti içinde ve taban nezdinde çok zor durumda kalacaktı.
Nitekim öyle de oldu.
AK Parti çevrelerindeki moral bozukluğu havası önemli ölçüde dağıldı.
Buna karşılık, 23 Haziran’dan bu yana geçen 5 ayın sonunda, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 2017 referandumundan başlayarak başarılı bir şekilde kurguladığı ittifak çatısı ciddi hasar almış oldu.
CHP açısından iktidarın üzerine gökten taş yağmasını beklerken, iki ayrı partneriyle ayrı ayrı sorunlar yaşamanın dışında, kendi krizine gömülen bir parti görünümü ortaya çıkmış oldu.
Son günlerin popüler tartışma konusunu böyle bir hikâyenin son halkası olarak düşündüğünüz takdirde, bu tartışma daha anlamlı, hatta biraz da eğlenceli hale geliyor.
23 Haziran sonrası, başarılı bir kombinasyonla sonuç alabildiğini gösteren CHP Genel Başkanı’nın yerine, parti içi muhaliflerine acemice operasyon çekmeye çalışan, günün sonunda boş havuza atlamanın ceremesini çeken bir Kılıçdaroğlu kalmış oldu.
Bir insanın, bir siyasinin, kendisine bu kadar kötülük edecek, böylesi yeteneklere sahip olması, herkese kısmet olmaz!