TBMM’de grup toplantılarının yapıldığı Salı günleri, salonlara giden koridorlarda bir süredir turkuaz renkli şeritler kullanılıyor.
Hem güvenliği, hem de düzen-intizamı sağlamak için.
Günün sürprizi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir yanına Başbakan Binali Yıldırım’ı, diğer yanına onun selefi 64. dönem Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu alarak önümüzden geçişi oldu.
Dikkat çekici olan, Davutoğlu’nun o üçlü resimde yerini almış olmasıydı.
Bu resmin bir hikâyesi de var.
Geçen hafta Ahmet Davutoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmek için randevu istiyor.
Görüşme gerçekleşiyor ve 3 saat sürüyor.
Afrin harekatı dahil, memleketin iç-dış sorunları uzun uzun konuşuluyor.
Devamında Erdoğan, Yıldırım ve Davutoğlu’nun Salı günü yapılacak grup toplantısına birlikte gidip ortak resim vermeleri konusunda bir fikir gelişiyor.
Cumhurbaşkanı, ekibine talimat veriyor, grup salonunda Yıldırım ve Davutoğlu’nu sağına ve soluna alarak oturacak şekilde bir düzen ayarlanıyor.
Sanıyorum, bu ara başlık ortaya çıkan resmin bir tercümesi olarak düşünülebilir.
Erdoğan’ın da bundan memnuniyet duyduğu, gösterdiği refleksten anlaşılabiliyor.
Şunu söyleyeyim:
Öbür yandan Abdullah Bey nasıl düşünür bilemem ama bu yeni durumun Erdoğan’dan kurtulmak isteyen çevrelerde çatık kaşla karşılanacağı da kesin.
Türkiye, 2015 yazında başlayan, 2016’da 15 Temmuz darbe girişimiyle zirveye çıkan büyük güvenlik tehditlerine Erdoğan’ın liderliği ile kararlı bir şekilde karşı koydu, koymaya devam ediyor.
Öbür taraftan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, satır aralarına bakınca kulağına üflendiği izlenimi veren tehditvari açıklamalar yapıyor.
Türkiye’nin bugün Osmanlı'nın son dönemini yaşadığını söylüyor, 2019’u kastederek Erdoğan’ın kaybetmesi halinde büyük bir hesaplaşmanın yaşanacağını ima ediyor.
Ben bu lafları yeni bir 28 Şubat, hatta Takrir-i Sükun’a kadar giden acımasız geri dönüş planlarının bir işareti olarak okuyorum.
Bu okumayı Kılıçdaroğlu’nun yetersiz kalibrasyonu üzerinden değil, 4,5 yıldır Türkiye’ye karşı dümenler çeviren üst akıl üzerinden yapıyorum.
Böyle bir zeminde Davutoğlu’nun Erdoğan’a yakınlaşmasını, Erdoğan’ın da kendisine sahip çıkmasını değerli buluyorum.
CHP’nin ajandasının, memleketin selametini önceleyen değil, bütünüyle Erdoğan’ın kaybetmesi üzerine inşa edilmiş bir angajmana sahip olduğunu artık kabul edelim.
15 Temmuz darbe girişimi olduktan sonra, bir ay ancak dayanabildiler.
7 Ağustos bittikten hemen sonra, FETÖ’nün yanında hizalanarak kontrollü darbe, darbe 20 Temmuz’da başladı söylemine yöneldiler.
Şimdi görüyoruz ki, Afrin harekatında bu tutum çok daha kısa sürdü.
CHP yönetimi daha şimdiden Özgür Suriye Ordusu’na dönük aşağılayıcı/tahkir edici tutumuyla Zeytin Dalı Harekatı'nı boşa düşürme çabası içine girdi.
Kimsenin kafasında oy kaygısı olmadığı halde, memleketin güvenliğini doğrudan ilgilendiren bir operasyonun oy devşirme amacıyla yapıldığını iddia ediyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.