Ellerinde bir tek yaptırım sopası kaldı ama o da tavsadı

04:004/12/2019, Çarşamba
G: 4/12/2019, Çarşamba
Mehmet Acet

13 Kasım’da Beyaz Saray’da yapılan Erdoğan/Trump zirvesi, Ankara için hedeflere uygun şekilde sonuçlanmıştı.Bir nevi, o zirveden negatif bir sonuç çıkmaması temel bir hedef idi ve günün sonunda bu gerçekleşti.Şunu kastediyorum:O gezi öncesi Kongre ve kendi çalışma ekibi, Trump üzerindeki baskıyı artırarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir dizi yaptırım kararıyla muhatap etmeye çalışmışlar ama bunu başaramamışlardı.Bu bir kazanım mıydı, evet kazanımdı.Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin NATO zirvesi için

13 Kasım’da Beyaz Saray’da yapılan Erdoğan/Trump zirvesi, Ankara için hedeflere uygun şekilde sonuçlanmıştı.

Bir nevi, o zirveden negatif bir sonuç çıkmaması temel bir hedef idi ve günün sonunda bu gerçekleşti.

Şunu kastediyorum:

O gezi öncesi Kongre ve kendi çalışma ekibi, Trump üzerindeki baskıyı artırarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir dizi yaptırım kararıyla muhatap etmeye çalışmışlar ama bunu başaramamışlardı.

Bu bir kazanım mıydı, evet kazanımdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin NATO zirvesi için gidilen Londra temaslarının ana başlıklarından biri, yine S-400 füzeleri olacak.

13 Kasım’da bu konudaki anlaşmazlıkların giderilmesi için müzakerelerin devamına karar verilmişti.

Londra’da bu konunun görüşüleceği heyetler arası bir toplantı planlandı.

Gezi başlamadan önce, Türkiye adına bu müzakereleri yürüten çevrelerin nabzını
“Bir anlaşma çıkar mı”
sorusu üzerinden yokladım.

Ankara, bu sistemin F-35 savaş uçaklarının sırlarını elde edeceği, NATO’nun güvenliğini riske atacağı gibi tezlere karşı kartlarını açık oynuyor.

Çalışma grupları oluşturalım, bu kaygıları tartışalım önerisinde bulunuyor.

Dışarıya yansıtılan görüşlerde birtakım
‘ara formüllerle’
krizin aşılabileceği dillendiriliyor.
ÖNERİ VAR AMA
ANLAŞMA BEKLENMİYOR

Ancak perde arkasındaki gerçek görüş, bir anlaşmaya varma umudunun çok zayıf olduğu yönünde.

Bunun nedeni de, ABD tarafının bu türden görüşmelere yanaşmamaya devam etmesi ve Türkiye’nin bu sistemi aktif hale getirmesine
‘kategorik’
bir şekilde karşı çıkması.

Bu müzakereleri yürüten çevrelerde şu türden cümleler kullanılıyor:

*
Amerikalılar önce anlaşmaya karşı çıktılar. Sonra bu sistemin parçalarının Türkiye’ye getirilmesine itiraz ettiler. Şimdi de aktif hale getirmeyin diyorlar.
*
Ellerindeki tek koz yaptırımlar. Önümüzdeki aylar içerisinde bu yaptırımları hayata geçirebilirler ancak ekonomi açısından bu tehdit, piyasalar tarafından büyük ölçüde satın alınmış durumda. Büyük bir sarsıntı olmaz. Savunma Sanayii anlamında kısa ve orta vadede bir takım sıkıntılar olabilir ama uzun vadede bunu da aşarız.

NATO zirvesinin takvimi ile eşzamanlı olarak Amerikalıların ellerindeki tek koz olan yaptırım sopasını yeniden göstermeye başladığı, gelen haberlerden anlaşılabiliyor.

Son haber şu:

Cumhuriyetçilerin önde gelen senatörlerinden Lindsey Graham ile Demokratlardan Chris van Hollen, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya mektup göndererek,
“Sabır gösterme zamanı geçti. Yasayı (CAATSA) uygulama zamanınız geldi. Yasanın uygulanmaması, diğer ülkelere ABD yasalarının herhangi bir sonucu olmadan ihlal edilebileceği gibi korkunç bir mesaj verecektir”
dediler.

Yaptırımlar ve ekonomi piyasaları bağlamında ince bir nokta var.

Piyasalar, S-400’lerin aktif hale getirilip getirilmeyeceği ya da başka fiili gelişmelere göre değil, Türk/Amerikan ilişkilerinin
‘atmosferine’
göre pozisyon alıyor.
Trump’ın dün
“Türkiye ile iyi ilişkilerimiz var. Uzun süre sınırlarında kaldık, artık çekildik. Türkiye’yi seviyorum. Erdoğan ile iyi anlaşıyorum. Türkiye çok iyi bir NATO üyesi, Türkiye ABD silahlarını almak istiyordu fakat Obama bunu engelledi. Bu yüzden onlar da Rusya’dan aldılar”
cümlelerine yansıyan tekrar niteliğindeki Türkiye pozisyonu ciddi bir kırılma yaşamadığı takdirde, piyasaları panikletecek
“İlişkiler kopuyor mu”
korkusunun devreye girmesi zayıf bir ihtimal olarak değerlendirilebilir.
AVRUPA GÜVENLİ BÖLGE İÇİN KESENİN AĞZINI AÇACAK MI?

Londra’daki ikinci önemli gündem, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa, İngiltere ve Almanya liderleriyle buluşması.

Onlar, Türkiye’nin Suriye’de ne yapmak istediğini, nasıl bir perspektifle hareket ettiğini anlamak istiyorlar.

Buna karşın Ankara’nın da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 yıldır dillendirdiği Güvenli Bölge ve geleceğiyle ilgili birtakım talepleri var.

Erdoğan, Suriye topraklarında Suriyeliler için yaşam alanları oluşturulması fikrini uzun bir süredir dillendiriyor.

Tabi, bu fikrin hayata geçmesi için ciddi bir fona ihtiyaç var.

Suriye meselesinde önceliği kendi ülkelerine daha fazla göçmen gelmemesi olarak belirleyen Almanya, Şansölye Merkel nezdinde bu fikre sıcak baktığını Ankara’ya iletmiş durumda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın A takımında yer alan bir isme sordum, bu bilgiyi teyit etti.

Merkel, bu projenin hayata geçirilmesi halinde Avrupa Birliği adına yeni bir fon tahsis edilmesi fikrine de olumlu bakıyor.

Suriyeli sığınmacılar için kullanılan AB fonunun 1 milyar avro artırılacağı yönünde Avrupa basınında haberler de çıktı.

Ama netice ne olacak göreceğiz.

#Avrupa
#Yaptırım
#Gezi Parkı
#Londra
#Recep Tayyip Erdoğan