Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak sorusunun cevabı büyük bir muamma olarak kaldıkça, senaryolar, ihtimal hesapları, isimler havada uçuşuyor.Muhalefet özelinde senaryolar, şu iki soru üzerinden başlıyor:-Seçimlerin ilk turu için ortak bir aday belirleyebilecekler mi?-İlk turda herkes kendi adayıyla yarışa girsin, ikinci tura kalan isim etrafında birleşelim mi denecek?Sonra başka türden sorularla, muamma büyüyor, mesele uzayıp gidiyor:-Kılıçdaroğlu gerçekten
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak sorusunun cevabı büyük bir muamma olarak kaldıkça, senaryolar, ihtimal hesapları, isimler havada uçuşuyor.
Muhalefet özelinde senaryolar, şu iki soru üzerinden başlıyor:
-Seçimlerin ilk turu için ortak bir aday belirleyebilecekler mi?
-İlk turda herkes kendi adayıyla yarışa girsin, ikinci tura kalan isim etrafında birleşelim mi denecek?
Sonra başka türden sorularla, muamma büyüyor, mesele uzayıp gidiyor:
-Kılıçdaroğlu gerçekten aday olmak istiyor mu?
-Yoksa çıkarmak istediği adayın yıpranmaması için kendi ismini tartıştırarak zaman kazanmaya mı oynuyor?
-Ya da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in adaylık şansının güçlenmesini, önünün açılmasını önlemek için mi kendi adaylığını canlı tutuyor?
(Şöyle düşünün: Kemal Bey ben aday değilim dese yahut hiçbir şey demese, ittifak ruhunun bir gereği olarak aday olma hakkı Meral Hanım’a geçmiş olmuyor mu?)
CHP ve İYİ Parti yönetiminin yani Kılıçdaroğlu ve Akşener’in uzlaşma içinde oldukları izlenimi veren tek başlık, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday yapılmaması üzerine sağlanan mutabakat gibi görünüyor.
Kılıçdaroğlu, birkaç gün önce katıldığı televizyon programında bu konularla ilgili sorular gelince,
“Büyükşehir belediye başkanları bir dönem daha devam etmeli. Başarılarının sürekli olmasını isteriz”
diyerek bu iki isimden herhangi birinin adaylığına soğuk baktığını dile getirmişti.
Bir önceki yazıda aktardığımız gibi, İYİ Parti’de de benzer bir yaklaşım söz konusu.
Konuştuğum Akşener’in yakın kurmaylarından biri, bana şunları söylemişti:
“Biz belediyeleri kaybetmek istemiyoruz. Onları tercih ettiğimiz andan itibaren belediyeleri vermiş oluyoruz. Seçmen buna tepki gösterir mi? Evet, gösterir. Dolayısıyla onları (Yavaş ve İmamoğlu) yerlerinde tutacağız.”
İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının aday yapılmaması için iyi bir gerekçe de (ya da bahane) bulunmuş durumda.
Siz ikinizden biri aday olursanız, belediye meclisindeki çoğunluk AK Parti’de olduğu için belediyeyi kaybederiz deniyor bu isimlere.
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak sorusu etrafında yapılan tartışmaların devam ettiği bir ortamda, CNNTürk yayınında kamuoyu araştırmacısı Hilmi Daşdemir ilginç bir iddiayı gündeme taşıdı.
Daşdemir, CHP’li bir tanıdığından aldığı duyuma dayanarak CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı için eski Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e teklif götürdüğünü iddia etti.
Hatırlatalım.
Mehmet Şimşek, 2007’de ülkeye hizmet etmek için Londra’daki yüksek maaşlı işini bırakıp Türkiye’ye gelmişti.
11 yıl boyunca AK Parti hükümetlerinde ekonomiyle ilgili bakanlıklarda başarılı görevler yürüttükten sonra, 2018’de yapılan seçimlerde tekrar aday olmadı.
-Peki, kendisi o günden bu yana neler yapıyor?
-Köşesine çekilip sakin bir emeklilik hayatı mı yaşıyor?
-Siyasetle ilişkisi ne durumda?
-İddia edildiği gibi CHP’den kendisine Cumhurbaşkanlığı adaylığı için herhangi bir teklif gitti mi?
Bu sorularla ilgili küçük bir araştırma yaptım.
Öğrendiklerime göre;
-Mehmet Şimşek’in herhangi bir konuda, herhangi bir siyasi partiyle herhangi bir dirsek teması bulunmuyormuş. Yani CHP’den kendisine bir adaylık teklifi gelmiş değil.
-Ali Babacan, DEVA Partisi’ni kurarken Şimşek’in bu partiye katılımı için çok ısrarcı olunmuş. Ancak Şimşek, arkadaşça görüşmenin ötesinde bu teklif ve taleplere karşı kapılarını kapalı tutmuş.
-CHP içinden de tanıdığı, zaman zaman karşılıklı hal-hatır soruduğu isimler varmış. Ancak Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda örtülü ya da açık kimse, herhangi bir teklifte bulunmamış.
-Öğrendiğime göre gözlerden uzak olsa da, Mehmet Şimşek’in finans alanında elde ettiği tecrübe ve birikimini kullandığı yoğun bir çalışma hayatı var.
Kendisi, Çin’in finans alanında en önemli think-tank kuruluşunda yönetim kurulu üyeliği görevini yürütüyormuş. New York’ta benzer bir kuruluşun danışma kurulu üyeliğini yapıyormuş. Londra’da, Ortadoğu’da, İslâm Kalkınma Bankası’nın bir fonunda çalışmalarını yürütüyormuş.
Yani Türkiye’ye gelmeden önceki profesyonel işini ya entelektüel düzeyde ya da fiili danışman olarak devam ettiriyormuş.
Denilene göre, kendisi bu işler için yoğun bir mesai içinde imiş.
Kişisel olarak ileride bir gün CHP, adaylık teklifinde bulunsa bile, Mehmet Şimşek’in böyle bir teklifi kabul edeceğini sanmıyorum.
Bununla birlikte, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusu muamma olarak kaldıkça, önümüzdeki aylar boyunca başka başka isimler de, gündeme gelecektir.
Bir de tabii CHP Genel Başkanı’nın bu konularda zihninden neler geçtiğinin ya da kendisine neyin telkin edildiğinin tam olarak kestirilememesi meselesi var karşımızda.
Kılıçdaroğlu, 2018 seçimleri öncesi, CHP’den ya da diğer ittifak paydaşlarından o kadar aday varken Abdullah Gül’e destek vermemiş miydi?
#CHP
#Mehmet Şimşek
#Abdullah Gül
#Ali Babacan
#DEVA
#Çin
#Hilmi Daşdemir
