Bir an için hep birlikte bir nehir halinde akıp gittiğimizi düşünürsek ve yine bir an için akıntının bir yerinde kıyıya çıkıp nehrin nereye doğru aktığına baktığımızda karşımıza çıkan fotoğraf nedir?
Nehir bizi nereye doğru götürüyor?
İçinden geçtiğimiz süreçte hiçbir zaman olmadığı kadar böyle bir bakışa ihtiyaç var.
Gözümüzün önünde gelişip giden hadiselerin, nasıl bir akılla yürütüldüğünü, nihayetinde neye ulaşılmak istendiğini çok iyi analiz etmeliyiz.
Kıyıdan bakınca nehirde şöyle bir akıntının ilerlemekte olduğu görülebiliyor:
Bu son cümle bu haliyle kalırsa pek bir şey ifade etmeyecek.
O yüzden biraz derinleşelim.
Türkiye topraklarında yaşayan Kürtlerin ekser kısmının kendilerini Türkiye’ye ait hissetmeye devam ediyor oluşları, siyasette de en az yarısının Ak Parti’den zihinsel kopuşunun sağlanamaması.
Bunu en son referandumda gördük.
Doğu-Güneydoğu’dan gelen oyların oylama sonuçlarına yaptığı katkı, daha 16 Nisan gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın takdir cümlelerine yansımıştı.
Şimdi birileri, AK Parti-MHP ittifakını akılda tutarak Ak Parti gövdesindeki Kürt oylarını yeniden HDP’ye doğru kanalize etmeye çalışıyor.
Ya da Barzani yönetiminin Kuzey Irak’ta yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu öncesi oluşan iklim, neye ne kadar nüfuz ediyor desek.
Kıyıdan baktığımız nehir, son 2,5 yılda nasıl aktı, biliyoruz.
7 Haziran 2015 seçimleri öncesi Kürtleri ve Alevileri aynı potada birleştirip, Ak Parti mahallesinin üzerine salma projesi vardı.
Yeteri kadar Kürt Ak Parti’den, yeteri kadar Alevi CHP’den kopartılamayınca, sonrasında PKK’nın başlattığı terör eylemlerine karşı Kürtler PKK’ya dirsek gösterince, o proje akim kaldı.
Sonraki süreçte ve şimdilerde, HDP’nin Kürt mahallesinde estirmeye çalıştığı rüzgarı, şöyle bir propaganda cümlesine oturttuğu görülüyor:
Sezgin Tanrıkulu’nun SİHA açıklamasını Jitem bağlantısı ile kurması, zihinlere hangi fikrin yerleştirilmeye çalışıldığını açıkça göstermiyor muydu?
Bu propagandadan daha önemlisi ise, algının değil, olgunun ne olduğunu görmek ve gösterebilmek.
Olgu şu:
Terörle mücadelenin getirdiği zorluklar, kim ne derse desin, Ak Parti hükümetinin insan hakları bağlamında taşıdığı yaklaşım biçiminde bir kırılmaya yol açmadı.
PKK’ya karşı yürütülen şehir operasyonlarında bir PKK’lının cesedinin sürüklenmesi olayına karşı alınan tutumdan başlayın, Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine yapılan saldırıya karşı takınılan tutuma kadar getirin.
Geçen Cuma akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı televizyon programını izledim.
Sadece insan hakları meselesinde değil, Kürtlerin demokratik kazanımları konusunda da, terörle mücadele sürecinin zorlukları nedeniyle hükümet zihninde bir kırılma olduğunu düşünmek haksızlık olur.
Hatırlayalım.
Bu anlamda kazanılmış haklardan dönüş biçiminde yorumlanabilecek bir tablo ortaya çıkmış değil.
Peki eksik olan ne?
Karşınızda sert bir şekilde estirilen bir propaganda varsa eğer, buna bazen boğazınız yırtılırcasına bağırarak karşı koyabilirsiniz.
Sezgin Tanrıkulu, SİHA-Jitem bağlantısı ile meseleye yaklaşmışsa eğer, SİHA’ları savunmak meselenin bir yarısına tekabül eder.
Eksik olan bu.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.