Geçtiğimiz Cuma günü, Çorlu’dan kendisini bu ülkeye ait hisseden herkesin omuzlarını kabartan bir haber geldi.Envanterdeki mevcut Silahlı İnsansız Hava Araçlarının bir üst sınıfını temsil eden Akıncı TİHA, ilk uçuş testini başarıyla gerçekleştirdi.Böylece Türkiye, bu alanda insansız hava aracına sahip dünyadaki 4 ülkeden biri haline geldi.Akıncı TİHA’nın özelliklerinden birkaçını sıralayalım:-40 bin feet yüksekliğe çıkabiliyor, 24 saat havada kalabiliyor.-400 kilogram dâhilî ve 950 kilogram hâricî
Geçtiğimiz Cuma günü, Çorlu’dan kendisini bu ülkeye ait hisseden herkesin omuzlarını kabartan bir haber geldi.
Envanterdeki mevcut Silahlı İnsansız Hava Araçlarının bir üst sınıfını temsil eden Akıncı TİHA, ilk uçuş testini başarıyla gerçekleştirdi.
Böylece Türkiye, bu alanda insansız hava aracına sahip dünyadaki 4 ülkeden biri haline geldi.
Akıncı TİHA’nın özelliklerinden birkaçını sıralayalım:
Selçuk Bayraktar ve uçuş testini sevinç gözyaşlarıyla izleyen ekibini tebrik ediyorum, kendilerini Churchill’in İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi hava filosunu yenen pilotlar için kullandığı şu cümle ile selâmlıyorum:
Son dönemde düzenli bir şekilde bu alanla ilgili muhalefet yürütmesi, en son böyle bir ithamda bulunması, başka türlü nasıl izah edilebilir ki?
Meselenin ucu, bütün bu işlerin koordinasyonunu yürüten Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’na dokunuyor.
Dün, Kanal 7’de yaptığımız programda Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir ile konuştum.
Sağda, solda karşılaştığı birçok CHP’linin bu alanda yapılan işlerden takdirle söz ettiğini dile getiriyor, Kılıçdaroğlu’nu şu sözlerle uyarıyor:
AK Parti hükümetlerinin geride kalan 17 yıl içerisinde en başarılı ilk üç icraatı nelerdir diye bir soru sorsak, Savunma Sanayii alanı tartışmasız ilk üçe girer.
Bazı rakamlar verelim:
Neresinden bakarsanız, 10 kat, 20 katlık bir büyüme söz konusu.
2030’a kadar kendi silahlı gücünü, ele güne muhtaç olmayan bir kapasiteye ulaştırmak ve belli alanlarda dünyanın en iyileri arasında olmak gibi iki büyük hedefle bu menzilde ilerleniyor.
Yani bu alanlarda ilerleyip, mesafe kat etmek için morallerin yerinde olması ve kalması lazım.
İrade ve kararlılık derken, vurgulanan şey bu.
Bir de şu var:
Atı alanlar Üsküdar’ı geçmeden önce Nuri Demirağ’ların, Nuri Killigiller’in vakitlice attıkları adımların nasıl sabote edildiğini düşünürken, o engellemeleri yapan kafaların bugün nerelerde kümelendiğini akılda tutmak lazım.
Sadece terörle mücadelede başkalarının silahına muhtaç kalan Türkiye ile, bugünkü Türkiye’nin sahip olduğu kabiliyetler kıyaslansa bile, bu söz yerli yerine oturur.