İki hafta kadar önce ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ukrayna krizinden dolayı Rusya’yı hedef alan şöyle bir açıklaması olmuştu:
Bu tehdit dolu açıklamadan hemen sonra Bilinken’ın kendisi Rus mevkidaşı Lavrov’la, devamında da Biden, Putin’le başkanlar düzeyinde görüşmeler yaptı.
ABD, Rusların Ukrayna’ya askeri bir operasyon yapmasına tehdit cümleleri kurarak karşı çıkıyor; Ruslar, bu ülkenin NATO’ya alınmayacağına dair kendilerine garantiler verilmemesi halinde sınıra yaptıkları dev yığınaktan vazgeçmeyeceklerini ima ediyorlar.
Önümüzdeki dönemde bu görüşmelerin sonucunu, sürecin hangi tarafın istediği biçimde ilerlediğini görerek anlayabileceğiz.
Kendisinin de hatırlattığı gibi, yakın zamanda Rusya’ya komşu iki ülkenin başına gelen iki örnek, (2008’de Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesi, 2014’te Kırım’ın işgal ve ilhakı) Ukrayna’nın bugün karşı karşıya olduğu durumda olduğu gibi, Amerika’ya sırtını yaslamanın güven verici olmaktan ne kadar uzak olduğunu düşündürtüyordu.
(2014’te Rusya Kırım’ı ilhak ettikten sonra bu hareket, İkinci Dünya Savaşı öncesi Hitler’in Çekoslovakya’yı “Benim hakkım” diyerek işgal etmesine ve Fransa ve İngiltere’nin buna göz yummasına benzetilmişti).
Diğer yandan Ukrayna krizi, Avrupa’nın önüne hızla artan enerji maliyeti olarak döndü.
Sonbaharda rekorlar kıran doğalgaz fiyatları, biraz durulur gibi olmuştu.
Ancak Almanya’da yeni kurulan hükümetin Dışişleri Bakanı Annalena Bearbock’un açıklamalarıyla doğalgaz odaklı gerilim yeniden tırmanışa geçti.
Çiçeği burnunda Alman Bakanın Rusya’dan Almanya’ya uzanan Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattının açılışa hazır olmadığını söylemesi ve bu sözlerini aynı zamanda Ukrayna krizi nedeniyle Rusya’ya bir tepki olarak ortaya koyduğunu belli etmesi ile doğalgazın bin metreküplük fiyatı yeniden 1300 dolara fırladı.
O cephede de durum şöyle:
Rusya, vanaları kısıp Avrupa’yı kış ortasında donmakla, Almanya ise Rusya’yı, Ukrayna krizini tırmandırması halinde 10 milyar dolar maliyetle inşaatı tamamlanan Kuzey Akım-2 hattını açmamakla tehdit ediyor.
Bu sözleri, Alman Bakanın acemiliğine vermek mümkün mü?
Yoksa daha kurumsal bir politikayı mı yansıtıyor bu yaklaşım?
Doğalgaz fiyatlarını yeniden fırlatan bu sözler bir gaf değilse eğer, bu işin arkasındaki Amerikan aklı ile izah edilebilecek bir durumla karşı karşıya olduğumuz söylenebilir.
İkinci Dünya Savaşı’nın mağlupları arasında yer aldığı için ordusunun yeniden güçlenmesine izin verilmeyen Almanya, askeri bakımdan Rusya ile baş başa kalma korkusunu ABD’ye yaslanarak tolere etmeye çalışıyor.
Trump döneminde Berlin’de müstemleke valisi gibi davranan bir ABD büyükelçisi vardı ve bu büyükelçi, Kuzey Akım-2 projesine açıktan karşı çıkıyordu.
Almanlar o büyükelçinin o günkü tutumundan rahatsız olduklarını belli etmişlerdi tabii ancak statüko hatırlandığında bu tepkiler, bu yerden sonra anlamını yitirmişti.
Geçenlerde yine bir Türk yetkiliden, ABD’nin Dedeağaç’a yaptığı askeri yığınağının bu konuyla da bir ilişkisi olduğuna dair bir değerlendirme almıştım.
Bu gerilimlerin tam ortasında dikkatleri toplamayı gerektiren bir başka gelişme de Bosna Hersek’te yaşandı.
Bilindiği üzere Bosnalı Sırpların lideri, Sırp Cumhuriyeti entitesinin Bosna-Hersek vergi ve yargı sisteminden çıkması ve kendi ordusunu kurması için kendi meclisine teklif götüreceğini söylemişti.
Milorad Dodik dediğini yaptı ve bu teklif Sırp meclisinde kabul edildi.
Bu kararın ne anlama geldiğini, nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu başka bir yazı ile anlatalım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.