“Tatil, bazen insanlara yakışmıyor ama bana o da yakışıyor” demişti.Devamında, “10 günde bir, çok güzel bir uyku çekesim geliyor. O gün saat 12’ye kadar uyuyasım geliyor”diye eklemişti.Ne zaman demişti bunları?2019 Temmuz’unda.Yani İstanbul seçimlerini kazandıktan hemen sonra, soluğu Bodrum’da aldığı günlerde kendisine yöneltilen eleştirilere binaen cevap mahiyetinde söylemişti bunları.Her sözünün, her hareketinin kendisine ‘yakıştırıldığı’, her eleştirinin, uyarının saman alevi gibi uçup gittiği,
Ne zaman demişti bunları?
2019 Temmuz’unda.
Yani İstanbul seçimlerini kazandıktan hemen sonra, soluğu Bodrum’da aldığı günlerde kendisine yöneltilen eleştirilere binaen cevap mahiyetinde söylemişti bunları.
Her sözünün, her hareketinin kendisine ‘yakıştırıldığı’, her eleştirinin, uyarının saman alevi gibi uçup gittiği, sınırsız bir krediye sahip olduğunun düşünüldüğü günlerde.
O hava değişti ama tabii.
Bir süredir, en büyük şaşkınlığı kendi taraftarları yaşıyor.
İSTANBUL EHLİ KEYF BAŞKANLIĞI KALDIRIR MI?
İmamoğlu’nun İstanbul’a Belediye Başkanı olarak seçildikten sonra yapması gereken ilk iş, Tayyip Erdoğan’ın 1994’te yaptığının bir benzerini yapmaktı.
Neydi o iş?
Sabahlara kadar çalışıp, kentin sorunlarına ve çözüm yollarına odaklanmak.
İstanbul öyle bir şehir çünkü.
Yönetmeye talip olanların ayağını bisiklet pedalından çekme lüksünün olmadığı bir şehir.
13 yıl yaşadığım, 1994 öncesini de, sonrasını da yakinen bildiğim için, bunun rahatlığıyla yazıyorum.
Bir de şu var:
Hep söylüyorum, Ekrem Bey İstanbul’u bir atlama taşı olarak görüyor diye.
Asıl hedefi muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı olmak.
23 Haziran akşamı bu hedefi kafasına koydu ve İstanbul’a gerektiği kadar motive ol-a-mamasının temel gerekçesi de bu.
Öyle ama potansiyel bir cumhurbaşkanı adayı olarak memleket meselelerine, halkın ortak acılarına ne kadar duyarlı olduğuna dair kötü örnekler de verdi İmamoğlu.
Hatırlayalım.
İBB Başkanı olduktan 7 ay sonra Ocak 2020’de Elazığ ve Malatya’yı vuran deprem olduğunda, Elazığ’da kısa bir mola ile resim verip Palandöken’deki kayak merkezinde soluğu almıştı İmamoğlu.
İmamoğlu’nun toplumun ortak acılarına ne kadar duyarlı olduğunu göstermesi bakımından hafızalardan silinmesi çok zor bir iz bıraktı o olay.
İMAMOĞLU’NUN ÖZGÜVENİ YERİNDE
Bu yılın ocak ayında İstanbul kar yağışına teslim olduğunda belediyenin nasıl sınıfta kaldığını hatırlıyoruz değil mi?
Felaket olduğunda tatilde yakalanması, hiçbir felaketin tatil planlarını değiştirmemesi, bir belediye başkanı, hele hele İstanbul’u yöneten bir belediye başkanı için büyük sorundur.
Bu, ayakların yere basmaması halinin kendiliğinden geliştiğini düşünmek de doğru olmaz tabii.
İstanbul’u kazanır kazanmaz gözünü cumhurbaşkanı adaylığına dikmesini, İmamoğlu’nun kişisel hırsıyla izah etmek yeterli olmaz.
Biraz da bu nedenle o gün bugün, İmamoğlu’nun ayakları yere değmiş değil.
Amerikan büyükelçisinin ziyaretleri, İngiliz büyükelçilerinin görüşmelerinin rutinleşmesi…
Meseleye bir de bu tarafından bakmayı deneyelim isterseniz.
Değilse, içinden hiç çıkılamayacak.