Ankara’nın ABD yaklaşımı: Hazirana kadar ‘bekle/gör’ politikasıyla hareket etmek

04:001/05/2021, Cumartesi
G: 1/05/2021, Cumartesi
Mehmet Acet

İktidar makamlarının, dış politika meselelerinde bu aralar, muhalefetin geçen hafta gördüğümüz türden popülist, cıvık ve laubali diline aldırış etmeden ülke ve millet çıkarlarını gözeten bir çizgide hareket etmesinde sayısız faydalar olduğunu söyleyerek başlayalım.ABD Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan’da 1915 olayları için ‘soykırım’ tabirini kullanması, bir gün önce de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde bunu bu şekilde söyleyeceğini dile getirmesi karşısında muhalefet cephesinden

İktidar makamlarının, dış politika meselelerinde bu aralar, muhalefetin geçen hafta gördüğümüz türden popülist, cıvık ve laubali diline aldırış etmeden ülke ve millet çıkarlarını gözeten bir çizgide hareket etmesinde sayısız faydalar olduğunu söyleyerek başlayalım.

ABD Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan’da 1915 olayları için ‘
soykırım
’ tabirini kullanması, bir gün önce de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde bunu bu şekilde söyleyeceğini dile getirmesi karşısında muhalefet cephesinden söylenenleri hatırlayalım mı?

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener:

“Vatandaşlarımızın gözü kulağı Sayın Erdoğan’a çevrildi. Bir baktık ki kafası bozulana posta koymakla övünen dünya lideri gitmiş yerine pek bir terbiyeli, şeker, pek bir minnoş Mr. Erdogan gelmiş.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:

“Erdoğan konuştu, bırakın aslanı kedi gibi bir miyavlama sesi geldi.”

Doğrusunu söylemek gerekirse, her iki ismin de Erdoğan’ı en iddialı olduğu yerden (dış politikada diklenmeden dik durmak) vurma çabası içine girmeleri, biraz da komik kaçmıyor değil.

Bir süre önce kendileriyle işbirliği yaparak Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırmaktan söz eden bir Joe Biden’a karşı Erdoğan’ı pasif kalmakla suçlamak popülizmin zirvelerinde dolaşmak değilse, başka ne olabilir ki?

Kaldı ki, tersi bir senaryo da, bu cümlelerin 180 derecelik hızlı dönüşler yaptığına dair de çok sayıda örneğimiz var.

Soğukkanlı kalınca teslimiyetçi Erdoğan, sesini yükseltince ülkeyi türlü türlü tehlikelerin içine sürükleyen maceraperest Erdoğan.

Her seferinde kendisini tekrar eden böyle bir şablon var, muhalefet liderlerinin dilinde.

ABD BİLEK BÜKME ÇABALARINDAN VAZGEÇMİYOR
Bunları söylerken, ABD’nin Türkiye’yi eskiden olduğu gibi geleneksel ‘
bağımlılık
’ çizgisine çekme çabalarının görmezden gelinebileceği de düşünülmemeli tabii ki.
Erdoğan/Biden görüşmesinin ardından açıklamalar yapan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, sözü yeniden S-400 meselesine getirip
, “Ankara’nın S-400 alımı ABD’nin güvenliğini tehdit ediyor”
şeklinde bir açıklama yaptı.

Galiba, ABD yönetimi, Türkiye’nin bu konuda çaresiz kalıp boyun eğdiğini, yelkenleri indirdiğini ve yaptığından dolayı büyük pişmanlık duyduğunu dünya âleme göstermesini istiyor.

Ki, Rusya’dan bu sistemi almak isteyen başka ülkeler de Türkiye’den ders çıkartıp bundan vazgeçsinler.

Bozuk plak gibi dönüp dolaşıp aynı şeyleri söylemelerinin başka bir izahı var mı?

KASIM AYINDA BAŞLAYAN AÇILIMLAR KORUNACAK, BOZUK İLİŞKİLERİ DÜZELTME ÇABALARI SÜRECEK
Joe Biden’ın 3 ayı aşan bir süre sonra da olsa, (seçimlerin yapıldığı kasım ayına kadar giderse 5 ay oluyor bu süre) Erdoğan’ı aramasının ardından, kasımdan beri gündemde olan Türk/Amerikan ilişkileri nasıl bir atmosferde ilerleyecek sorusu,
‘takla attırılmış haliyle’
yeniden karşımıza çıktı.
-23 Nisan’daki görüşmeye bir milat, bir makas değişikliği gözüyle bakılmalı mı?
-İlişkiler bundan sonra daha öngörülebilir hale gelir mi?
-Ankara, Biden’ın sergilediği tutuma karşı nasıl bir refleks gösterecek?

Bu çeşit soruların içini doldurabilecek bir haber, birkaç gün önce Reuters tarafından servis edildi.

Haber ajansına konuşan üst düzey bir Türk güvenlik yetkilisi, Ankara’nın nasıl hareket edeceğine dair soruya cevap verirken şunları söyledi:

“Pandemi sırasındaki ekonomik koşullar ve Cumhurbaşkanının kasım ayında Avrupa Birliği, Körfez ülkeleri veya diğer sorunlu bölgelerle daha iyi bağlar kurma konusunda işaret ettiği yaklaşım çerçevesinde hareket edeceğiz.
Türkiye’nin politikası, haziran ayında Biden ve Erdoğan buluşana kadar ‘bekle/gör’ şeklinde olacak.”

Reuters’ın bu haberini görünce, doğruluğunu test etmek için, biz de kendi kaynaklarımıza yöneldik.

Bu konularda mesai harcayan üst düzey bir yetkili, Reuters’a yukarıdaki değerlendirmeyi yapan ismin sözleriyle ilgili soruma şöyle bir cümle ile geri dönüş yaptı.

“Bu kişi kimdir bilmiyorum ama bunlar genel olarak doğru.”

Bu durumda, Ankara’nın ABD ile ilişkileri ihtiyatlı bir şekilde yürütme niyetinin arkasını şu iki cümle ile doldurabiliriz.

1-ABD ve Avrupa ile ilişkilerle birlikte Batının mıknatıs alanında yer alan ülkelere dönük (Körfez ülkeleri ve Mısır) açılım politikaları korunmaya devam edecek.

2-Haziran ayında Erdoğan’ın Biden ile NATO zirvesinde yüz yüze yapacağı görüşmeye kadar, gerilimden uzak durulup, bekle-gör çizgisinde hareket edilecek.

Tabii bu alanlarda ilerlemeler kaydedilir, birtakım açılımlar sağlanırsa, Türkiye’deki muhalefetin
“Hani bizimle iş tutacaktınız”
şeklinde feveran etmesi de ihtimaller dâhilinde yer alıyor.
#Ankara
#ABD
#Haziran
#Erdoğan
#Kılıçdaroğlu
#Biden
#NATO
#Avrupa
#Türkiye