Ankara’dan Macron’a Barzani golü

04:007/09/2020, Pazartesi
G: 7/09/2020, Pazartesi
Mehmet Acet

İzliyorsanız fark etmişsinizdir.Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu aralar kafayı Türkiye ile iyice bozmuş durumda.Son dönemde dış politikadaki bütün enerjisini Türkiye’yi frenlemek, etkinlik alanlarındaki gücünü, nüfuzunu zayıflatmak için kullanıyor.Yakın zaman önce Türkiye’de büyükelçilik yapmış bir ismin (Bernard Emie) yenilerde Fransız Dış İstihbaratı’nın başına geçmiş olması ile bu konu arasında bir ilişki kurulabilir mi?Sanıyorum kurulabilir.Bernard Emie bu tür hamlelerin yapılmasına

İzliyorsanız fark etmişsinizdir.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu aralar kafayı Türkiye ile iyice bozmuş durumda.

Son dönemde dış politikadaki bütün enerjisini Türkiye’yi frenlemek, etkinlik alanlarındaki gücünü, nüfuzunu zayıflatmak için kullanıyor.

Yakın zaman önce Türkiye’de büyükelçilik yapmış bir ismin (Bernard Emie) yenilerde Fransız Dış İstihbaratı’nın başına geçmiş olması ile bu konu arasında bir ilişki kurulabilir mi?

Sanıyorum kurulabilir.

Bernard Emie bu tür hamlelerin yapılmasına karar verildiği için o göreve getirilmiş de olabilir, Türkiye tecrübesine güvenilerek kendisi planlasın, bir yol haritası çizsin, o istikamette ilerlensin diye de düşünülmüş olabilir.

Birkaç hafta önce bu köşede bu atamayla ilgili görüş beyan ederken, bu ismin burada elde ettiği tecrübeyi Türkiye aleyhine kullanması için o göreve atanmış olabileceğinden söz etmiştim.

Galiba öyle oluyor.

Macron’un son dönemde yaptığı atakların hepsinin bir şekilde Türkiye’ye dokunan bir tarafı olduğu için böyle düşünmek durumunda kalıyoruz.

ÖNCE LÜBNAN ZİYARETİ SONRA BARZANİ’Yİ KENDİ SAFINA ÇEKME HAMLELERİ

Fransa Cumhurbaşkanı Beyrut’taki o korkunç patlamadan sonra Lübnan’ı ikinci kere ziyaret etti.

Bu ziyaretleri yaparken “Biz gelmezsek bu boşluğu İran ve Türkiye dolduruyor” diyerek niyetini de açıkça belli etti.

Macron’un Hizbullah lideriyle yaptığı görüşmeyi haberleştirdi diye bir Fransız gazeteciyi fırçaladığı son gezisinde ülkesinin dış istihbaratını yöneten Bernard Emie’nin yeni hükümet üyelerinin belirlenmesi için görüşmeler yaptığı yönünde haberler çıktı.

Belli ki bir sömürgeci ruhuna uygun düşecek şekilde Lübnan’ın bu en zayıf döneminden yararlanıp, ülkeye çökmek istiyorlar.

Macron, Lübnan’dan sonra soluğu Bağdat’ta aldı.

Irak’ın başkentine gitmekle kalmadı, referandum gerilimi nedeniyle Ankara’nın üç yıldır mesafeli durduğu Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’yi ayağına kadar getirtmeyi de başardı ve Bağdat’ta kendisiyle yarım saatlik bir görüşme gerçekleştirdi.

“BİRŞEY OLDUĞU YOK… PSİKOLOJİK ETKİ…”

Macron’un bu hareketleri Ankara’da yakından izleniyor.

Bir güvenlik kaynağı, “Lübnan’ı ziyaret etmesi, sonra Irak’a gelmesi, Yunanistan’a verdiği destek… Bugün yarın Gürcistan’a veya Ukrayna’ya da gidebilir, yani şaşırmamak lazım” diyerek Fransa yönetiminin Türkiye’ye karşı bir tür ‘çevreleme’ politikası izlediğini dile getiriyor.

Bu durumda şu soru akla geliyor:

Bu hamleler nasıl bir sonuç verebilir?

Aynı kaynağın bu soruma verdiği cevabı aktarayım:

“Bir şey olduğu yok. Psikolojik etki. Hiçbir şey olduğu yok. Ne olacak yani Hafter’e destek verdi de ne oldu?”

Macron’un Neçirvan Barzani’yle Bağdat’ta yaptığı görüşme sonrası, basketbol maçlarında atılan üçlüğe bir başka üçlükle anında karşılık verilmesi gibi bir şey oldu ve aynı Neçirvan Barzani, Ankara’da ağırlandı.

Dışişleri Bakanlığı’nda Mevlüt Çavuşoğlu ile resmi görüşmelere katıldı, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ağırlandı.

Bu, bir yönüyle Macron’un Kuzey Iraklı Kürtleri kendi nüfuz alanına çekme girişimine anında cevap verme niyetiyle yapılmış bir hamle idi.

Diğer yönüyle de 2017 Eylül ayında yapılan referandum nedeniyle ortaya çıkan kopukluğu giderme niyeti taşıyor gibiydi.

Neçirvan Barzani, Mesut Barzani’nin çocukluk hayali olana o referanduma mesafeli durmuş, hatta birkaç ay sonra pişmanlık belirten açıklamalar yapmıştı.

Devamında Irak Federal Mahkemesi’nin referandumu iptal etmesini ‘bu karara saygı duyuyoruz’ diyerek ‘işin içinden çıkış aracı’ olarak kullanmıştı.

Neçirvan Barzani’nin Macron’la görüştükten sonra soluğu Ankara’da almasının kendi yönetimi açısından ne anlama geldiği de önemli.

Macron’un bundan hoşnut olmayacağını bile bile buraya gelmesi dikkate değer bir nokta.

İşin bu kısmıyla ilgili kulak verdiğimiz çevrelerde şu tür değerlendirmeler yapılıyor:

“Soluğu burada alması şu anlama geliyor. Macron’un Türkiye açıklamalarının kendisini bağlamadığını göstermiş oluyor. Bağdat’taki görüşmeden hemen sonra buraya gelmesi, Barzani’nin Fransa’nın politikalarına destek vermediği şeklinde yorumlanabilir. Tabii bu durumun şöyle bir anlamı da var: Önceden Batı’nın verdiği desteği Türkiye aleyhine kullanan bir denge vardı. Şimdi Batı’nın verdiği desteği pek umursamayıp Türkiye’nin verdiği desteği önceleyen bir bölge ülkesi var. Birleşik Arap Emirlikleri de bundan korkuyor zaten bu yüzden Türkiye’yi her yerde hedef alıyor.”

Fransa’nın Türkiye karşıtı hamlelerini izlemek bundan sonra da büyük önem taşıyor.

Macron, yakın bir zaman içinde Yunanistan Başbakanı Miçotakis’le bir araya gelecek.

Belli ki Atina yönetiminin NATO’nun arabuluculuk girişimini sabote etmesinin arkasında da Fransa var.

#Emmanuel Macron
#Fransa
#BAE
#NATO
#Neçirvan Barzani