İstanbul seçimleri için kampanya döneminin devam ettiği günlerde, başarılarıyla yönettiği ilçeyi Ak Parti’nin kalesi haline getiren bir belediye başkanı aradı.
Benim 31 Mart’ta Karadeniz ve Kürt seçmende Ak Parti’ye verilen oyların Cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre düştüğü yönündeki tezime itiraz ediyordu.
31 Mart öncesi Ak Parti genel merkezinin yaptırdığı anketlerde de bir Suriyeliler başlığının karşımıza çıktığını partinin ilgili yöneticilerinden dinlemiştik.
Acaba gerçekten öyle mi?
İçinde başka şeyler söyleme arzusu olduğu halde bunun için gerekli cesareti toplayamayanlar, herhangi bir maliyet üretme riski bulunmadığı için Suriyeliler deyip geçiveriyorlar.
Bir de vatan toprağını babadan kalma özel tapulu mülkiyetle aynı şey zanneden, Türkiye’de pişen ekmekten bir parça da Suriyeli göçmenlere düşmesini, kendisine ait şeftali bahçesinden hırsızlık yapılması olarak gören bir kafa var tabi.
Avrupa’da yükselen ırkçılık bahsi açıldığında hepimiz sırtımızı koltuğa dayayıp rahat rahat konuşabiliyoruz.
Almanlar şöyle, Holandalılar böyle, Avusturyalılar zaten öyle…
Kendi adıma bu konuşmaları artık eskisi kadar rahat yapabildiğimi söyleyemem yalnız.
Neden derseniz, Avrupa’nın yüzyıllara cari bu hastalığının aynı semptomlarla, Suriyeliler bahsi açıldığı zaman bizim ülkemizde de kendini gösterdiğini gördüğüm için.
Daha açık yazmak gerekirse, Avrupa’ya özgü olduğunu düşündüğümüz, insanları inançları/ırkları/renkleri üzerinden kategorik bir biçimde reddeden ırkçılık türü, meğer bizim buralarda da müşteri buluyor olmuş, bunu gördük.
Bir örnek vereyim.
Kendi cümlelerimizle bir teşbih yapalım.
İşin ucunda oy alma kaygısı var sonuçta.
Orası öyle ama aslı varken taklidine olan rağbet azalınca, toplamda ırkçı partilerin Avrupa’daki yükselişleri devam ediyor.
Son dönemde benzeri bir siyasi atmosfere, Suriyeliler üzerinden bizim buralarda tanıklık ediyoruz.
Son günlerde, Suriyeli göçmenlere dönük olarak yürütülen yeni uygulamaları takip ediyor olmasınız.
Pazartesi günü İstanbul Valiliği, Düzensiz Göçle Mücadele başlıklı bir açıklama metnini kamuoyu ile paylaştı.
Kayıtları başka ilde olup da İstanbul’da yaşayan Suriyelilerin kayıtlı oldukları ile dönmeleri için 20 Ağustos’a kadar süre tanındı.
Normalde yeni olan bir şey yok burada.
Yani herkesin kayıtlı olduğu ilde kalma zorunluluğu önceden de vardı.
Soylu’nun bu konudaki iyi niyetinden kuşku duymuyorum.
Kendisinin genel yaklaşımının savaş mağduru insanlara sahip çıkan bir çizgiye sahip olduğu da su götürmez bir gerçek.
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da, Suriyeli göçmenlerin entegrasyonu anlamında Gaziantep’te uyguladığı başarılı modellerle tanınan, bu anlamda rüştünü ispat etmiş birisi.
Ama bu yaklaşım sergilenirken 8 yıllık politikada bir değişiklik olmadığı biraz daha güçlü şekilde dillendirilmeli.
Öbür türlü, Suriyeliler defolsun gitsin diyenlerle aradaki farkın ne olduğu anlaşılamaz hale gelebilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.